Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sevgili okurlar Kurban Bayramınızı kutluyor, hepinizi sevgi ile kucaklıyorum.

        Ve bu mübarek günde, ne inandığınız bu dine ne bu mübarek güne yakışan bir sözde din adamı ile ilgili bir yazı ile başlıyorum.

        Bu topraklar neler görmüş olmalı ki, şahane laflar üretmiş.

        Bunlar arasında en sevdiklerimden biri “İmam yellenirse cemaat s.çar” diyeni.

        Ama her şeyi görmüş, geçirmiş, yaşamış olan bile imamın s.çacağını düşünmemiş.

        Ne yazık ki, artık o noktadayız.

        İmamın orta yere pislediği noktada.

        Bir imam, iddiaya göre Konya’nın bir ilçesinde bir imam, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin son bulması ve öldürülen doktor arkadaşlarının cinayetini protesto için iki günlük grev yapan doktorlara yönelik olarak “Bunlar dövülmez mi, sövülmez mi, öldürülmez mi” diye cümlesini kuruyor.

        Hem de müminlere insanlık, sevgi, güzellik aşılamak için çıktığı minberde, hutbe sırasında camide.

        Bu sözlerin dinle, imanla, Müslümanlıkla alakası olmadığı aşikar.

        Bu sözler saf kötülük.

        Saf insafsızlık.

        Saf şeytanlık.

        Müslümanlık veya herhangi bir dini bırakın insanlık dışı.

        Bu sözler bir nebze vicdanı olan bir insanın değil, ancak ve ancak şeytana kulluk yapan birinin söyleyebileceği sözler.

        Bir iblisten peydahlanabilecek bir kötülük.

        Ve demek ki, din adamı olmak din adamı kisvesi altında dolaşmak sizi kötü olmaktan, şeytana kulluk etmekten korumuyor.

        İnsanlıktan çıkmanıza engel olmuyor.

        Kötülük, karşımıza her kıyafette, her meslekte çıkabiliyor.

        Ve şimdi “O imama soruşturma açıldı” denilerek tepkiler bastırılmaya çalışılıyor.

        Soruşturma açtınız da ne oldu, ne olacak!

        Belki onu bugün o camiden alıp, yarın başka bir camide yine inananların karşısına koyacaksınız.

        Ve bir de bunu inanç adına yapacaksınız.

        Size gerçekten inanamıyorum!

        Vardır bir hikmeti

        Vardır bir hikmeti
        0:00 / 0:00

        Size garip gelmiyor mu bilmem ama bana çok garip geliyor.

        Türkiye’de türeyen yeni hukuk anlayışı çerçevesinde, devlet ya da iktidar tarafından suçlanan ve haklarında dava açılan pek çok kişinin malına mülküne kayyum atanıyor.

        Pek çoğunun mallarına el koyuluyor.

        Varlıkları yok ediliyor.

        Bunların büyük bölümü FETÖ ile bağlantılı kişiler.

        Bu yüzden de kimse sesini çıkaramıyor, bu nasıl hukuk diyemiyor.

        Bu varlıkların, suç vasıtasıyla elde edildiği iddiası olduğu için, sessiz kalınıyor.

        Ancak ilginçtir, Rıza Zarrab gibi, varlıklarını suç sonucu elde ettiği aşikar olan ve Türkiye’nin başında Demokles’in kılıcı gibi bir dava oluşmasına neden olarak, ABD’de itirafçı olarak bir anlamda Türkiye’yi ABD’ye rehin bırakan birinin Türkiye’deki malları mülklerine ise kimse ama kimse dokunmuyor.

        Adamın buradaki işleri aynen yürüyor, buradaki şirketlerini uzaktan da olsa yine yönetiyor, milyarlar kazanmaya devam ediyor.

        Hatta şimdi eski eşi Ebru Gündeş’e bir de velayet davası açmış.

        Bu kadarını anlamakta zorlanıyorum diyeceğim ama aslında zorlanmıyorum.

        Gayet iyi anlıyorum. Ama anlamamak daha iyi galiba.

        Anladıkça insanın asabı daha çok bozuluyor.

        Söylemek mi yapmak mı!

        Söylemek mi yapmak mı!
        0:00 / 0:00

        Bir basketbolcu genç ile bir sanatçı genç kızın evlenme töreni sırasında Acun Ilıcalı’nın da içinde olduğu bir gırgır yapılmış, Acun bir cübbe giyerek nikah memuru olmuş ve şakadan çiftin nikahını kıymış.

        Eğlence, şamata, gırgır.

        Adına ne derseniz o.

        Ben görüntüleri görünce “Eyvah, şimdi bir işgüzar Acun’un sahtecilik yaptığına ilişkin CİMER’e şikayette bulunur, durduk yere soruşturma açılır” diye düşündüm.

        Yanılmışım.

        Bir işgüzara gerek kalmadı.

        Bazı Avukatlar, Acun’un avukatlara hakaret ettiğini öne sürerek Acun’un özür dilemesini istemişler aksi halde şikayetçi olacaklarını açıklamışlar.

        Yuh artık.

        Bu kadar mı şakadan, eğlenceden, gırgırdan uzaklaştık.

        Hani alınan bozulan nikah memurları olsa zor da olsa bir nebze anlarım ama cübbe giydiği için avukatlık mesleğini küçük düşürdü iddiasını gerçekten anlamam.

        Avukatlık mesleğini gerçekten küçük düşürenlere, saçma sapan baro kuruluşlarının önünü açarak avukatlık mesleğini ayaklar altına alanlara gık diyemeyenlerin, Acun’dan özür beklemesini anlamak gerçekten zor.

        Ama ilk yazıda da dediğim gibi atalarımız bu duruma uygun sözler de üretmişler.

        Ama burada yazmayayım.

        Biliyorsunuz yaparsanız aldırmazlar ama söylerseniz kaldırmazlar!

        COVID patladı geliyor

        COVID patladı geliyor
        0:00 / 0:00

        Değerli okurlar, COVID 19 gerçekten yeni bir atağa başladı.

        Avrupa’da geçen haftalarda da yazdığım gibi günlük vaka sayıları zirveye doğru ilerliyor.

        Üstelik de yaz olmasına rağmen.

        Türkiye’de durumun farklı olmadığını, COVID vakalarının yakın çevrenize kadar geldiğini görüyorsunuzdur.

        Üstelik bu yeni varyant, Omicron’un bir alt türü olmasına rağmen Omicron’a oranla daha ağır bir seyir getiriyor.

        Lütfen dikkatli olun.

        Kalabalık kapalı yerlerde lütfen maske takın.

        Toplu taşımada mutlaka maske takın.

        Temizlik kurallarına lütfen uyun.

        Bilin ki, turizm sezonu bitinceye kadar iktidar bir önlem falan almayacak.

        Siz önleminizi alın.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Dindar olmak için önce insan olmak gerektiğini anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar