Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Altılı Masa’nın uzun süredir üzerinde çalıştığı ve bir anlamda iktidara gelmeleri halinde yeni Cumhurbaşkanı’nın yol haritası ve “önkoalisyonun” protokol metni hatta hükümet programı olacak olan "ortak mutabakat metni” dün açıklandı.

        Büyük bir heyecan dalgası yaratmayan metin kendi içinde tutarlı, altı liderin şimdiye kadar söylediklerinin toplamını içeren ama altı partiden herhangi birinin hassas olduğu konuları kapsam dışı bırakan sakin bir metin. Öyle ki, İstanbul Sözleşmesi bile metine alınmamış.

        Buna rağmen oldukça kapsamlı ve muhalif kesimin hoşuna giden, en azından çok da eleştirmediği bir metin.

        Okuyabildiğim kadarı ile ben de yazılanları beğenmekle beraber, bunların bazılarının nasıl yapılacağı ya da yapılabileceği konusunda kafamda soru işaretleri oluşturmadı değil.

        Ancak çok açık söyleyeyim.

        Bu metin çok üst perdeden olmuş.

        Muhalifler açısından makul ve makbul ancak AK Parti’den kopmaya çalışan ama zorlanan seçmene yönelik hiçbir anlam ifade etmiyor.

        Mesela, “Başlatılan konut kampanyalarında ödemeler sabit hale getirilecek, vatandaş düşürülmesi iktidarın sorumluluğunda olan enflasyon karşısında ödeme güçlüğüne düşürülmeyecek. Bunun için gereken kaynak, KOİ projelerinden sağlanacak tasarruf ile elde edilecektir”.

        Ya da “Fakirlik sınırı altında olan vatandaşlara TOKİ vasıtasıyla bedelsiz olarak konut verilecek ve bu konutların finansmanı Kanal İstanbul gibi verimsiz bir proje hayata geçirilmeyerek sağlanacak kaynaktan yapılacaktır” veya “Tarımsal destekler ürünün devlet tarafından değerlendirilmesi şeklinde verilecek, bu destek karşılığında kamu tarafından alınacak tarımsal ürünler, ihtiyaç sahibi vatandaşlara devlet yardımı olarak dağıtılarak yardımlarla aracıların değil, üreticinin zenginleşmesi sağlanacaktır” gibi elle tutulur, gözle görülür vaatler.

        Yani somut, bu tarz seçmenin gönlünü kazanacak sözler.

        Kim bilir belki de bu gibi müjdeler Altılı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayının vermesi için bu metne alınmamıştır.

        İnşallah…

        Bir suikast, bir çete avukatı, bir tribün lideri

        Bir suikast, bir çete avukatı, bir tribün lideri
        0:00 / 0:00

        Biliyorsunuzdur, epey bir Galatasaraylı, epey bir Galatasaray taraftarı, Galatasaraylılar Derneği’nin eski yöneticisi, Galatasaray Spor Kulübü’nün eski yöneticisi, Galatasaray Spor Kulübü’nün eski 2. Başkanı olmama rağmen, Galatasaray Spor Kulübü’nün üzerine bir kabus gibi çöken tarikatçı ve mafya bozuntusu kişilerin eline geçmiş UltrAslan grubu ile aram kötüdür.

        Ben bu grubun yöneticisi olduğunu iddia edenlere karşı ağır eleştiriler yaparım, onlar da beni tehdit eder dava eder.

        Başlarında olduğu söylenen adı nüfusta farklı, sokakta farklı kişi ile aramızda açılmış davalar vardır.

        Bu kenarda dursun.

        Gelelim bugüne.

        Öncelikle eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayetinden sonra dosyayı devralan Soruşturma Koordinatör Başsavcı Vekili Durdu Özer’e bir özür borcumuz var.

        MHP’ye yakın olduğu iddiası, MHP'li bir ilçe yöneticisi ile çekilmiş fotoğraflarının ortaya çıkması üzerine Savcı Özer’in dosyayı akamete uğratmak için göreve getirildiği yolunda iddialar ortaya atılmıştı.

        Görülen o ki, pek de öyle olmadı.

        Savcı Durdu Özer, titiz bir çalışma yaparak, daha önce defalarca serbest bırakılan bazı sanıkların yeniden tutuklanmasını sağladı.

        REKLAM

        Bu sefer tutukluluk kalıcı olacak gibi.

        Savcının bu konudaki kararlığı, tüm engellemelerin üstesinden, en azından şimdilik, gelmiş görünüyor.

        Şu anda bu suikast ile ilgili yakalanamamış tek isim tetikçi Eray Özyağcı.

        Tutuklu sanıklar arasında, bir de avukat var.

        Serdar Öktem.

        Oradaki varlığı şans eseri değil.

        Tetikçi Eray Özyağcı’nın, tetikçiyi kiralayan kişi olduğu iddia edilen Doğukan Cep’in ve onunla bağlantılı pek çok kişinin evvelden beri avukatı.

        Sadece onların değil, Kadıköy’de bir grubun kadınlara yönelik tacizini engellemeye çalışırken tacizciler tarafından öldürülen öğretmen Bahadır Grammeşin’in katili çetenin de avukatı.

        Peki bu Serdar Öktem başka kimin avukatı dersiniz!

        Bingo…

        Galatasaray taraftar grubu UltrAslan’ın sözde lideri gerçek adı Muzaffer olan Sebahattin Şirin’in avukatı.

        Çeşitli tarikatlarla içli dışlı olan, Mustafa Cengiz döneminde tribünlere yaptırdığı “Ayağa kalk” koreografisiyle FETÖ’nün mesajını yaymaya çalıştığı iddia edilen, sonrasında İsmailağa Cemaati ziyareti ile gündeme gelen Sebahattin Şirin.

        Bir yanda bir kiralık katiller bir yanda çeteler, bir yanda FETÖ'ler, bir yanda tarikatlar, bir yanda tribün lideri şeriatçılar.

        İlginç bir küme.

        Bir siyasi liderin ünlü bir sözü var, “Kimler kimlerle berabeeeeer” diyen.

        Bakın kimler, kimlerle beraber…

        Sosyal medya ve seks ticareti

        Sosyal medya ve seks ticareti
        0:00 / 0:00

        Sosyal medyada en çok konuşulan konulardan biri, muhafazakar görüntülü bir kadının sosyal medya platformu üzerinden para karşılığı erotik içerikli yayın yapmasıydı.

        Üstelik de, çocuğu da yakınlarında iken.

        Ne yazık ki, bu tip yayınlar giderek daha fazla sayıda genç insanı yanlış bir yola itiyor.

        Bunu fark etmemi sağlayan ise bizim gazetenin yakınında, ulaşım işi ile ilgilenen bir genç baba oldu.

        Gazeteye gelirken her gün selamlaşıp hal hatır sorduğum bu genç bir gün “Fatih Abi bir şey rica edebilir miyim?” diye durdurdu.

        Ve anlattı.

        “Abi Tiktok diye bir rezillik var. Çocuk yaşta genç kızlar, evli barklı kadınlar burada para karşılığı türlü rezillik yapıyorlar. Çocuklar odalarına kapanıp burada para karşılığı soyunuyorlar. Her türlü sapıklığa açık bir ortam. Türlü tehlikesi var. Bir yandan bedenleri üzerinden para kazanmayı öğreniyorlar. Seks işçiliğine giden yolu açıyor. Diğer yandan şantaja açık hale geliyorlar. Seks ticareti yapanların ellerine düşmeleri çok kolay hale geliyor. Abi ne olur bir şey yap” dedi.

        Gazeteye gelip bunu hemen bizim bilgi işlemdeki akıllı çocuklar ile paylaştım.

        “Ne yapılabilir” diye sordum.

        “Abi senin veya bizim yapabileceğimiz bir şey ne yazık ki yok” dediler.

        Ekonomik koşulların giderek zorlaşması, sosyal sınıflar arası uçurumun giderek genişlemesi, fakirliğin ve fırsat eşitsizliğinin bir kabuk gibi toplumun üzerini kaplaması sonucu muhafazakar bir iktidar döneminde muhafaza edecek hiçbir şeyimiz kalmayacak gibi görünüyor.

        Yapabileceğimiz tek şey kendi çocuklarımıza kendimiz sahip çıkacağız.

        Çünkü artık anladık ki, siyasi söylem olarak muhafazakarlık gerçek değerlerimizin değil başka şeylerin muhafaza edilmesi demekmiş.

        Gerçek değerleri korumak başa düşüyor.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Başkalarının çocuklarının da evlat olduğunu unutmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar