Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        “İnce’yi kim destekliyor” sorusu Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminin en ciddi sorularından biri haline geldi, geliyor.

        Kimileri İnce’yi AK Parti adayı lehine sürece dahil olmakla suçluyor ve iktidar tarafından yönlendirilen trollerin ve bot hesapların Muharrem Bey’i şişirdiğini iddia ediyor, kimileri ise İnce’ye veriler desteğin “organik” olduğu kanaatinde.

        Aslında tüm bu tartışmanın müsebbiplerinden biri de benim.

        İki hafta önce, twitter hesabımdan bir anket yaptım ve burada İnce’ye rekor düzeyde destek çıktı.

        Muharrem İnce, Kemal Kılıçdaroğlu’nun önünde yüzde 46 destekle 1. sırayı aldı. Toplam kullanılan oy ise 1 milyon 743 bindi. Erdoğan 3. olabildi.

        Selahattin Demirtaş’a verilen destek ise yüzde 8’di.

        O günün potansiyel adayları da bunlardı zaten.

        Beni bu anketi yapmaya yönlendiren bir başka unsur daha vardı.

        Vole isimli spor amaçlı sosyal medya aplikasyonu da bir süre önce bir anket yapmıştı ve orada da İnce’ye büyük destek vardı.

        Ancak ankete katılımcı sayısı çok düşüktü.

        Bunun üzerine Vole’nin yöneticisi ve kurucusu Tolga Kabataş’la konuştum.

        O da daha çok erkek kullanıcı ağırlıklı bir uygulama olduklarını ama buna rağmen 2018’den bu yana yaptıkları tüm anketlerin çok doğru sonuç verdiğini aktardı. Buna İmamoğlu’nun kazandığı İBB seçimi de dahildi.

        Benim yaptığım anket, biraz da katılımcı azlığı nedeniyle bana pek güven vermeyen Vole’deki anketi test ediyordu.

        Peki İnce’ye AK Partili hesaplar da gaz vermiyor mu?

        Yanıt net.

        “Evet veriyor.”

        Bu hesapların kim olduğu sır falan değil.

        Başında “Aslan” gibi bir adam var ve troll hesaplar buna bağlı.

        Harekete geçtikleri anda çok yoğun bir etkileşim sağlayabiliyorlar.

        İstediklerini kısa süreliğine de olsa trend haline getirebiliyorlar.

        Bu hesapların tamamı son dönemde İnce’yi destekleyen 'tweet'ler atıyorlar. Tek kalemden çıktığı belli olan on binlerce yorum ve tweet bir anda ortalığı sarıyor.

        Bunu destekleyecek diğer unsurlar ve sokak röportajcıları da anında devreye giriyor.

        Sonuçta bir bölümü gerçek, bir bölümü sahte müthiş bir Muharrem İnce desteği ortaya çıkıyor.

        AK Parti’nin İnce’ye yönelik bu “sosyal medya desteği” nasıl bir sonuç verecek bilmiyorum.

        Şimdilik muhalefeti bölme ve seçimi en azından ikinci tura taşıma amacı taşıdığı kesin.

        Ancak sandığa gidildiğinde ikinci tura kalanlar İnce ve Kılıçdaroğlu olursa emin olun çok gülerim.

        Ne de olsa düşük zekalı troll ordusu, bu gazla İnce’yi AK Parti’nin adayı zannetme potansiyeline sahip.

        Ne demiştik

        Ne demiştik
        0:00 / 0:00

        Geçen hafta sonunda Yeşil Sol Parti’ye dikkat çeken bir yazı yazdım.

        Dedim ki, “Bu seçimin sürpriz partisi Yeşil Sol Parti olabilir. Yeşil Sol’un çok geniş bir katılıma çatı olması söz konusu. Anayasa Mahkemesi’nin bir son dakika golüne karşı kaleye geçmesi muhtemel görünen Yeşil Sol Parti adını önümüzdeki günlerde çok duyabiliriz.”

        Okurların büyük bölümü muhtemelen bu partinin adını duymamıştı bile.

        Siyaseti yakından takip edenler bile bu yazıdan bir anlam çıkaramadılar.

        Hatta siyaseti iyi bilen bir dostum, “HDP Hazine yardımına hak kazandı. Seçime kadar kapatılma riski yok. Niye böyle deli saçması bir iş yapıp ÖDP’den çıkan küçük bir partinin çatısı altına girsin. Saçma bir tez” dedi.

        Oysa HDP’de alarm zillerini çaldıran bir anlamda AYM’nin Hazine yardımının önünü açan kararı oldu.

        Seçime kısa bir süre kala partiyi kapatarak, HDP’nin önünün kesilmesini ve Hazine yardımının da Hazine’ye geri alınmasını sağlamaya yönelik bir planın parçası olabileceğini düşündüler.

        Kapatma davası açıldığından bu yana sürdürdükleri “yedek parti” çalışmasını bu nedenle hızlandırdılar. YSP formülü de böyle çıktı.

        Şunu da şimdiden söyleyeyim.

        Milletvekili listeleri açıklandığı zaman da şaşırmaya hazır olun.

        HDP’nin pek çok önemli, bildik ismi listelerde yer almayacak gibi görünüyor.

        Olası bir siyasi yasak kararı ile TBMM’de zayıflatılma ve milletvekilliklerinin hatta adaylıkların düşürülme ihtimaline karşı, pek çok isim milletvekili listesinde yer almayacak.

        Övünmek gibi olmasın ama siyasette ne olduğunu her yerden öğrenmek mümkün.

        Ama ne olacağını genelde bu köşeyi okuyanlar öğreniyor.

        Bu arada bir de uyarı yapmak gerek.

        HDP’nin muhafazakar, özellikle de Şafi muhafazakar seçmeni, “Sol” kelimesine alerji geliştirebilir. Bunu da gözden geçirmelerinde kendileri açısından fayda olabilir.

        TOGG'un fiyatı iyi mi?

        TOGG'un fiyatı iyi mi?
        0:00 / 0:00

        En alt donanım paketi ve tek motorlu 200 beygirlik versiyonu 953 bin TL’den başlayacak.

        Bundan iki yıl önce açıkladığım fiyat.

        Tam da şöyle demiştim: “Gördüğüm kadarı ile TOGG’un fiyatı 40 bin avro civarı olur. Bugünkü kurla 450 bin TL kadar. Ama satışa çıktığı gün Avro 20 TL olursa ben bile alamam.”

        Avro bugün 20.6 TL ve fiyat da 953 bin TL. TOGG da 46 bin avro.

        Peki TOGG bu paraya değer mi?

        Çok açık söylüyorum, son halini görmemiş olsam da, üretime hazır prototipini gördüğüm ve özelliklerini okuduğum araç bu fiyatı fazlasıyla hak ediyor.

        Hatta açık söyleyeyim, ucuz bile.

        Bugün TOGG ile yakın özelliklere sahip bir Mercedes EQC, üretim ülkesi Almanya’da 75 bin avro civarında bir fiyata satılıyor.

        Evet menzili yüzde 30 daha fazla, motor gücü hemen hemen 2 katı ve önünde kendini 100 yıldır kanıtlamış bir Mercedes logosu var ama TOGG da hiç fena değil.

        Ve Türkiye’de üçte bir fiyatından daha ucuz.

        Eğer elektrikli bir araç alma niyetiniz var ise ve bir otomobile 1 milyon TL verecek durumunuz var ise bu araç bu fiyata alınır.

        Fiyat kalite orantısında şu anda en iyi pozisyondaki araç olabilir.

        Bence acele etmekte de fayda var.

        Çünkü bu fiyatın sürdürülebilir olduğundan emin değilim.

        En kötüsü boş umut vermek

        En kötüsü boş umut vermek
        0:00 / 0:00

        Gökhan Zan trollerin saldırısı altında.

        Hem de çift taraflı.

        Depremin üzerinden birkaç gün geçmişti ve Gökhan Hatay’dan Teke Tek’e bağlanmıştı.

        Perişan bir halde idi. Yaptığı yardım çağrılarına İletişim Başkanlığı'ndan kulak verildiğini, başkan yardımcılarından birinin kendisini aradığını ve Hatay’ın talep ettiği acil ihtiyaçların karşılanma sözünü verdiği duyurmuş ve İletişim Başkanlığı’na teşekkür etmişti.

        Gökhan bu teşekkür üzerine o gün de hedef olmuş, muhalif trollerin saldırısına uğramıştı. “Hiçbir şey yapmayan iktidara nasıl teşekkür ederdi.”

        Gökhan Zan, dün katıldığı bir programda ise “Verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. Hakkımı helal etmiyorum" diye isyan edince bu kez de iktidar trollerinin hedefi oldu.

        Dün Gökhan’ı arayıp sordum, “Ne oldu da isyan ettin” diye.

        “Fatih Abi, depremin ilk anından beri koşturuyorum. Sesim daha çok duyuluyor diye çağrılar yapıyorum. Kendim için değil. Oradaki binlerce insan için. Senin programa da bağlandığım gün, sesimin Ankara’dan duyulup yardım sözü verilmesine ve ihtiyaç listesi istenmesine müteşekkirdim. Ve açıkça söyledim. Ama sonra ne arayan, ne soran, ne de aramalarımıza yanıt veren oldu. Onca insan umutla bekledi. Hiçbir söz tutulmadı. İsyanım kendi adıma değil. O insanlar adına. Söz vermeseler sorun değildi. Başka yere giderdik. Ama boşuna umutlandırıldık. Boşuna bekledik. Boşuna zaman kaybettik. Depremden sonra ikinci bir yıkım oldu ve tutulmayan sözler. Ve şimdi suçlu biz olduk. Ne yapacaktım? Verdiği sözü tutmayanlara onca insanın hakkını helal mi edecektim” dedi.

        Haklıydı.

        Söz ya verilmezdi verilince de tutulurdu.

        İnsanlık bunu gerektirirdi.

        Hele hele depremin vurduğu insanlara bir de sosyal medya üzerinden saldırmak.

        İşte bunun insanlıkla hiç ama hiç alakası olamazdı.

        2500 TL'lik banknot gerek

        2500 TL'lik banknot gerek
        0:00 / 0:00

        200 TL'lik banknotlar TL'den 6 sıfır atılmasından birkaç yıl sonra hayatımıza girdi.

        Bu banknotların basımına karar verildiği sırada dolar 1.23 TL idi.

        Ve 200 TL'lik banknot ile 162 dolar satın alınabiliyordu.

        Piyasaya çıktığı 2009 yılında ise doların fiyatı 1.5 TL'ye ulaşmıştı ve 200 TL'lik banknot ile 133 dolar satın alınabiliyordu.

        Ciddi bir para idi.

        Bugün dolar 19 TL'ye yaklaştı ve 200 TL ile topu topu 10.5 dolar alınabiliyor.

        O günkü değere sahip bir banknotumuz olması gerekiyorsa bugün 2500 TL'lik bir banknotun piyasaya verilmesi gerekiyor.

        Ama bırakın 2500 TL'lik banknotu, Merkez Bankası 500 ve 1000 TL'lik banknot çıkarmamakta ısrarcı.

        Niyesini herhalde tahmin ediyorsunuzdur!

        NOT: Dünkü yazımda Bakan Murat Kurum'un bir ara TOKİ Başkanlığı yaptığını yazmışım. Özür dilerim, Murat Bey, TOKİ değil Emlak Konut Genel Müdürlüğü yapmıştı.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Depremzedelere bağırmak değil sarılmak gerektiğini anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar