Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        “Yellen yellen ipe diz” gazeteciliği.

        Kulis adı altında “sallama” muhabirliği.

        Yapanlar çoluk çocuk olsa gam yemeyeceğim.

        Koca koca gazeteciler.

        Bakın gazeteci yanlış yapmaz, gazetecinin her yazdığı doğru çıkar falan demiyorum.

        Hepimiz hata yaparız, yanlış yazarız, yanıltılırız, bazen doğru yazmış bile olsak yalanlanabiliriz ama “olsa olsa” deyip işkembe-i kübradan haber çıkarmanın hiçbir kabul edilebilir tarafı yoktur.

        Dünün işkembe-i kübradan çıkan haberi “Mansur Yavaş CHP Genel Başkanı’na rest çekecek ve eğer genel başkanlar Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak ise ben seçim çalışmalarına katılmam diyecek” şeklinde tezahür eden haberdi.

        Bu haberin muhtemel kaynağı ise Mansur Yavaş’ın Teke Tek’te söylediği “Aslında benim gönlüm genel başkanların parlamentoda olmasından yana. Doğrusu buydu” sözleri idi.

        Ben de Mansur Yavaş gibi düşünüyorum.

        Bir yandan “Güçlendirilmiş parlamenter sistem”i ve parlamentonun gücünü savunacaksınız, diğer yandan hiçbir genel başkan parlamentoda olmayacak.

        Hem tutarsız hem de yarın parlamenter sisteme geçildiğinde 1-2 yıllığına bile olsa güçsüz bir Başbakan demek.

        Ancak Mansur Yavaş’ın bu konuda bir rest çekmesi söz konusu bile değil. Fikrini söylemiş, tekrarladı ve konu kapandı.

        Ben hala listeler belli oluncaya kadar bu konunun Millet İttifakı içinde yeniden değerlendirilebileceğini düşünüyorum.

        Peki Mansur Yavaş “Ben seçim çalışmalarında yer almayacağım” demeyecek de, ne diyecek?

        Zurnanın zırt dediği yer burası.

        Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, büyük ihtimalle, Cumhuriyet Halk Partisi lideri ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan “sulhu salah” için taleplerini iletecek.

        Çünkü Millet İttifakı içinde bu konuda bazı sorunlar var.

        Seçime doğru giderken, bazılarının “barışı ve düzeni” bozmaya yönelik faaliyetleri olduğu artık saklanamaz hale geldi.

        CHP içinde küçük bir grubun iki büyükşehir belediye başkanından rahatsız olduğu, sadece onlardan değil onların arkasında duran kişi gibi görünen Meral Akşener’e karşı da tepkili olduğu, bunun da seçime giderken güç birliğine zarar verdiğini anlatmış olabilir Kılıçdaroğlu’na.

        Mansur Yavaş’ın seçimi gerçekten kazanmak isteyenler adına yapacağı bu girişimin ne kadar etkili olacağını da görürüz elbet.

        Bir helikopterden neler öğrendik

        Bir helikopterden neler öğrendik
        0:00 / 0:00

        Bir süredir neye inandırmaya çalışıyorlar bizi.

        “Türkiye çok güçlü. Terörle mücadelede çok başarılı. PKK öldü bitti perişan oldu.”

        “Ülkede 5 PKK’lı kaldı, 8 PKK’lı kaldı. Her şeylerini biliyoruz.”

        Ama geçen hafta bilmediğimiz bir şey ortaya çıktı.

        PKK’nın helikopteri bile varmış.

        PKK’nın üst düzey teröristlerini taşıyan ve bir PKK’lının kullandığı helikopter, Kuzey Irak’ta düşünce öğrendik bunu.

        Her şeyini bildiğimiz PKK’nın bilmediğimiz bir yönü ortaya çıktı.

        Helikopter düştü, neyin göründüğünü söylemeyeyim de yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermeyeyim.

        Bu mu her şeyini bildiğiniz PKK!

        Diyebilirler ki, “Bu helikopter SDG’nin.”

        Doğrudur.

        Suriye, ABD’nin taktığı isimle, Demokratik Güçleri’nindir. Ama bizim için onlar PKK’dır.

        Diyecekler ki, “ABD veriyor.”

        Doğru ABD veriyor! Zaten tersini söyleyen de yok.

        Hatta “KYB de var” diyeceklerdir.

        Doğru, içinde Talabani”nin Kürdistan Yurtseverler Birliği de vardır muhtemelen.

        Bu daha da vahim bir durumdur.

        Karşımızda hem yerel hem uluslararası koalisyon yapmış bir PKK var demektir.

        Vahamet katmerlidir.

        Sormazlar mı adama, “Hani uluslararası alanda çok güçlüydük? Koduk mu oturtuyorduk, biz ne dersek o oluyordu! Ne bu rezillik” diye.

        Batı'nın işine yarayacak tahıl koridorunu açmaya yeten büyük uluslararası gücümüz, PKK’ya gelen yardım koridorunu kapatmaya yetmiyor mu!

        E, ne anladım bu işten!

        Terör örgütünün bugün tankı, tanksavarı, helikopteri, füzesi, roketi, ABD tarafından eğitilen ordusu ve hatta ülkesi var ama biz terörle mücadelede çok başarılıyız öyle mi!

        Güldürmeyin beni.

        Yarın tepemizde bir PKK F-35’i uçmayacağının garantisi var mı, onu söyleyin!

        Herkes doğru ama anlaşılan farklı

        Herkes doğru ama anlaşılan farklı
        0:00 / 0:00

        İsmail Saymaz, “Depremden 36 saat sonra askerden yardım istendi” diye yazınca, İçişleri Bakanlığı’ndan itiraz geldi.

        “Hayır askerden hemen yardım istedik” dediler ve kanıt olarak bir de ses kaydı yayınladılar.

        Aslında sorun “Askerden yardım istendiği” ile ilgili değil galiba.

        “Askerden ne istendiği” konusunda anlaşamıyoruz.

        Depremin hemen ardından zaten Milli Savunma Bakanlığı 3500 askerin görevlendirildiğini açıkladı.

        Ertesi gün bu sayı 17 bine çıkarıldı.

        Buralarda bir sorun yok.

        Mesele askerden ne istediğinde.

        Bu açıdan bakıldığında, İçişleri Bakanlığı'nın yayınladığı ses kaydı Saymaz’ı yalanlamıyor.

        Çünkü kayda göre askerden istenen “havadan tespit”.

        Bakanlık “Hasarın boyutunu bilemiyoruz. Siz havadan tespit yapın” diyor.

        İstenen bu.

        Güvenlik için de askerin devreye girdiği yerler olduğunu biliyoruz.

        Burada da bir eksik yok.

        Eleştirilen bu değil zaten.

        “Askerin devreye girmesinden” kast edilen özellikle istihkam birlikleri ve silahlı kuvvetlerin elindeki ekipmanla, dışarıdan saatler hatta günler sonra gelecek yardım gelmeden, anında arama ve kurtarma çalışması başlatılması.

        Aslında muhtemelen her iki taraf da doğru söylüyor.

        Ama bu, enkaz altında günlerce bekleyip, donarak ya da açlıktan veya belki susuzluktan ölen on binleri artık hiç ama hiç ilgilendirmiyor.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Bilmediğimizi bildiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar