Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Muharrem İnce’nin Babala TV’de Oğuzhan Uğur yönetiminde katıldığı programın İnce’nin oy kaybına neden olduğu ve İnce’nin her çıktığı programda biraz daha gerilediğini yazınca Muharrem Bey hemen aradı haliyle.

        “Programın tamamını izlemeden karar vermeyin, çok yanılırsınız” dedi.

        Son derece iyi bir performans sergilediğinden, program yayınlanınca oylarının yükseleceğinden çok emindi.

        Aradığında Rize’de idi. Sokaklardan fotoğraflar yolladı, “Erdoğan’ın memleketinde bu ilgiyi başka kim görebilir” dedi. Ardından geçtiği Trabzon’da da aynı ilginin sürdüğünü anlatan başka fotoğraflar yolladı. Özgüven patlamasındaydı.

        “7 saat süren yayını milyonlar izleyecek ve hiç de yazıldığı gibi olmadığını herkes görecek” dedi.

        Sonra televizyonda konuştuğumuz iddiaya girmeyi önerdi.

        “Çöktüysem 2-3 puan alırım. Çökmediysem 10, 15 hatta 20” dedi. Benim fikrimi sordu.

        Ben de 8 ve üzeri oyun başarı olacağını ama onu kurtarmayacağını söyledim.

        “İddiaya varım çok çok üzerinde oy alacağım” dedi. “Onlar 17 parti, 11 büyükşehir, Halk TV, Krt, Tele 1. Ben tek başıma” dedi.

        Çok açık biçimde AK Parti’yi değil, CHP’yi rakip görüyordu.

        İkinci tura kalmasının mümkün olmadığını söyledim. Onun farkında idi. "Onu söylemiyorum zaten" dedi.

        Takım elbisesine iddiaya girdik.

        Sonra Oğuzhan Uğur’la konuştuk.

        “Çok gergin, çok sinirliydi” dedi.

        “Ben orada yokmuşum gibi davrandı. Doğrudan izleyici ile konuştu ve sinirlendi. Gerginliği izleyenlere de geçti. Ara verdiğimizde hiç yapmadığım bir şeyi yaptım. Bu tavrının doğru olmadığı konusunda kendisini kibarca uyarmak zorunda kaldım. Bunca program yaptık hiç böyle bir şey yaşamamıştık. Ben Muharrem Bey’in bu kadar gergin ve hatta sinirli olmasına anlam veremedim” dedi.

        Sonra da şunu söyledi, “Programdan sonra bir daha bize kimse gelmez diye düşündüm. Ama ilginçtir. Hem DEVA, hem CHP’den arandık. Büyük ihtimalle bu iki partinin liderleri de gelecek” dedi.

        Bürokratın mı, siyasetçinin mi!

        Bürokratın mı, siyasetçinin mi!
        0:00 / 0:00

        İlginç.

        Bu iddiayı doğru kabul edersek ortaya çok ilginç bir sonuç çıkıyor.

        Sağlık sistemlerinin başarısızlığının nedeni siyaset değil de, bürokrasi ise başarılı olmasının nedeni de siyaset değil bürokrasidir.

        Böyle bir durumda, eğer bugün Türkiye’de iktidarın söz ettiği gibi başarılı ve iyi işleyen bir sağlık sistemi var ise, bunun sorumlusu da siyasi iktidar değil, bürokrasidir.

        Yani vatandaş sağlık hizmetlerinden memnunsa, bunu sağlayan kişi ne Sağlık Bakanları Recep Akdağ, Mehmet Müezzinoğlu ya da onların bağlı olduğu Başbakanlar veya Cumhurbaşkanları değil, o dönemin SGK genel müdürleridir.

        Demek ki, AK Parti’nin ilk döneminde büyük başarı elde eden ve sağlık sistemini iyileştiren kişi dönemin, bugün adını dahi hatırlamadığımız SSK genel müdürü her kimse odur.

        Anketçi sallamacılığına yargı tescili

        Anketçi sallamacılığına yargı tescili
        0:00 / 0:00

        Ben size söyleyeyim, bu kadar anketi bu kadar hızlı bir biçimde yapacak ne anketör var ne de bu kadar anketi bu kadar hızlı bir biçimde değerlendirecek süper bilgisayarlar.

        Anlayacağınız anketlerin yüzde 90’ı palavra.

        Zaten kamuoyu araştırmacılarının dünyadaki tepe örgütü, Türkiye’de uluslararası standartta kamuoyu araştırması yapmaya yetkin, akredite sadece 2 kurum olduğunu söylüyor.

        Hatırlayacaksınız, bir süre önce ünlü bir kamuoyu araştırma şirketi ile ilgili bir eleştiri yazısı kaleme aldım.

        “Kamuoyu araştırması yapmıyor, siyaset mühendisliği yapıyor” neredeyse her gün yayınladığı sözde anketlerin “palavra” olduğunu yazdım.

        Kendisi beni dava etti.

        Sonuç.

        Mahkeme beni haklı buldu. Özer Sencar ve şirketi Metropoll’ün Siyaset mühendisliği yaptığı yargı kararı ile tescillendi.

        Pek çoğunun durumu farklı değil. Ellerine kim ne düdük verdi ise onu çalanlar çoğunlukta.

        O yüzden pek de ciddiye almanıza gerek yok.

        ABD seçimlerinde, Fransa seçimlerinde, Brexit’te, Türkiye’de 2019 yerel seçimlerinde, Türkiye’de 2015 genel seçimlerinde ne kadar bildilerse şimdi de o kadar biliyorlar.

        Görülmeyen dip dalgalar, sadece siyasetin değil, araştırma şirketlerinin iyi niyetli olanlarının bile üzerinden geçiyor.

        Kaldı ki, sahtekarların altında kalmasın.

        Private jet

        Private jet
        0:00 / 0:00

        Neymiş, Kılıçdaroğlu, 16 uçaklık Cumhurbaşkanlığı filosunu eleştiriyor ama kendi özel uçak kullanıyormuş.

        Yıllardır okuyanlar bilir, Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil edenlerin abartılı olmamak koşulu ile ülkenin büyüklüğü ve gücü ile orantılı bir biçimde özel uçak sahibi olması gerektiğini hep savundum.

        Ama dediğim gibi, orantılı bir biçimde.

        Bakan Varank özel uçakla dalgasını geçince ister istemez güldüm.

        2018 yılıydı. Bakan Bey, Arjantin’de G-20 toplantısına katılmıştı. Tabii ki, 14 saatlik yolu tarifeli uçakla sefil olarak gidecek hali yoktu.

        Özal uçakla gitmiş, özel uçakla dönmüş, dönüşte de tarifeli uçakla dönecek olan gariban Endonezyalı Bakan’a acıyarak yanına almıştı. Gerçi Endonezya ekonomisi bizimkinden yüzde 30 daha büyüktü ama olsun acınacak durumda olan Endonezyalı Bakan’dı.

        Ama ana muhalefetin Endonezyalı bakan kadar bile hakkı olamazdı.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Kendimizi üstün insan zannetmekten vazgeçtiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar