Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MARMARAY birkaç gün içinde açılıyor.

        Temeli, AK Parti iktidarı döneminde atıldı.

        2004 yılında.

        İnşaat 9 yıl sürdü.

        Sonunda bitti.

        Osmanlı'dan beri kurulan bir hayalmiş.

        O kadar eskisini bilmiyorum.

        Ama daha yakın tarihini gayet iyi biliyorum.

        Projenin başlangıç tarihi 1980'lerin sonu.

        Projenin sahibi Bayındırlık Bakanlığı DLH Genel Müdürlüğü.

        İlk projeler ve etütler 1988 yılında yapılmaya başlandı.

        Sonra unutuldu.

        1990'ların sonunda proje yeniden ele alındı.

        Yenilendi, güncellendi.

        Japonlar işin içine dahil oldular.

        Çok uzun vadeli ve çok düşük faizli bir kredi sağladılar.

        Tek şartları vardı.

        "Çevreci bir proje olacak, sadece raylı sistemler için yapılacak, karbon emisyonlu araçlar kullanmayacak, imalatı sırasında çevre koşulları dikkate alınacak."

        Japonlar bu konuda o kadar hassastılar ki, projenin imalatı planlanırken "balıkların göç yolları" ile ilgili araştırmalar bile yaptılar.

        Göç dönemlerinde imalatın durdurulmasını kredi koşulu olarak koydular.

        Bütün bunları nereden mi biliyorum.

        Unutulmuş bu projeyi raftan indirip hayata geçirilmesi için ilk adımları atan adamdan.

        Dönemin Bayındırlık Bakanı Prof. Dr. Enis Öksüz'den.

        Ecevit hükümetinin MHP'li Bayındırlık Bakanı Enis Öksüz aradı bir gün ve Ankara'ya davet etti.

        "Size bir proje göstermek istiyorum. İstanbul için, Türkiye için çok önemli bir proje" dedi.

        Ankara'da DLH (Demiryolları, Limanlar ve Havaalanları İnşaatı) Genel Müdürlüğü'nde Genel Müdür İhsan Gülay'ın odasında buluştuk.

        Marmaray Projesi'ni ilk olarak orada gördüm.

        En ince detayına kadar her şeyi hesaplanmış, planlanmıştı.

        Genel Müdür İhsan Gülay, projeyi raftan indirmiş, her şeyiyle yapılabilir hale getirmişti.

        Başlaması an meselesiydi.

        Çok heyecanlandım.

        Projeyi, o zaman Hürriyet'in İstanbul ekinde bütün detaylarıyla yazdım, anlattım.

        Gerçekten heyecan vericiydi.

        Ancak Ecevit hükümetinin ömrü bu projeyi hayata geçirmeye yetmedi.

        İşi başlatmak ve bitirmek AK Parti hükümetlerine nasip oldu.

        2004 yılında başlattılar.

        2013 yılında bitirdiler.

        Cumhuriyetimizin 90. yıldönümünde 29 Ekim günü açılışı yapılacak.

        Keşke o açılışa bu projeyi raftan indirip yapılabilir hale getiren dönemin Ulaştırma Bakanı Prof. Enis Öksüz ve dönemin DLH Genel Müdürü İhsan Gülay da davet edilse.

        Başbakan Erdoğan'ın böyle bir özelliği olduğunu biliyorum.

        İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde metro projesini başlatan Nurettin Sözen'i metronun ilk hattının açılışına davet etmişti.

        Aynı şeyi şimdi de yapar herhalde.

        CUMHURİYET TANK, TOP, TÜFEK MİDİR!

        CUMHURİYET Bayramı'nda açılacak Marmaray'dan söz etmişken, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarından söz etmemek olmaz.

        Bu kutlamalarla ilgili anlamadığım bir şey var.

        Cumhuriyet Bayramı kutlamaları niye "askeri bir tören" havasında yapılıyor?

        Cumhuriyet sivil bir idare biçimi.

        Sivil iradeyi egemen kılma rejimi.

        Madem öyle, niye tören askeri?

        Niye hâlâ yollar kesiliyor ve tanklar, toplar, tüfekler geçit yapıyor?

        Tamam, 30 Ağustos askerlerin bayramı.

        Onu öyle kutlayalım.

        29 Ekim'i niye tankla, topla, tüfekle kutluyoruz?

        Hadi eskiden "Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi" askerlerdeydi, o yüzden kutlama törenini de askerler yapıyordu.

        Artık askerin böyle bir görevi de olmadığına göre, neden kutlamayı halk yapmıyor?

        Niye sokaklarda gençler, yaşlılar, halk kutlamıyor da halk sadece askerleri izliyor?

        İstanbul'da birkaç yıldır zaten belediye gayet güzel, sivil bir kutlama yapıyor.

        Bunu yaygınlaştırsak, her yerde her ilde şenliklerle, konserlerle, eğlencelerle kutlasak Cumhuriyet'i kurmamızın yıldönümünü.

        Askeri töreni sadece 30 Ağustos'a bıraksak.

        Asker kendi bayramını kutlasa, Cumhuriyet'i de hep beraber kendimiz kutlasak.

        O gün halk konserleri verilse, her yerde türlü sanat etkinliği yapılsa, Avrupa'daki "White Nights" gibi tüm bunlar halka açık ve bedava olsa.

        Eğlenerek, şamata yaparak kutlasak daha iyi olmaz mı?

        Cumhuriyet'i tankla, topla, tüfekle kutlamak şart mı?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Şaka yapmanın insanlara mahsus olduğunu anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar