Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Avrupa'da süregiden krizin baş aktörü olan bankaların mali bünyelerini güçlendirme konusunda bugüne kadar yapılanların yetersiz kaldığını herkes biliyordu.

        Şu ya da bu nedenle Avrupalı yöneticiler işi ağırdan aldılar. Çözümü hep ileriye attılar.

        Oysa bankaların karşılaştıkları sorunların çözümlenmemesinin maliyetinin bir yerden çıkacağı ve zaman ilerledikçe bu maliyetin artacağı açıktı.

        Sonunda IMF dayanamadı. Avrupa bankalarının durumunu ve maliyetini tüm dünyaya duyurdu.

        Aralarında önemli isimlerin de bulunduğu Avrupa'daki 58 bankayı kapsayan çalışmada IMF, bu bankaların durumu düzeltilmediği takdirde Euro Bölgesindeki milli gelirin yüzde 1.4 düşeceğini öngördü. IMF bunların 2013 yılıyla birlikte 3.8 trilyon dolarlık varlık satmak zorunda kalabileceğini belirterek toplam bilançolarında 2.6 trilyon dolarlık azalma olacağına işaret etti.

        Şimdi top Avrupalı yöneticilerin ve bankaların elinde. Ya bu bankaların sermayesi artırılacak ya da yeniden yapılanacaklar. Üçüncü bir alternatif de batmaları.

        Miktarlar çok büyük. Bunu ne sermayedarlar, ne de ilgili ülkelerin vergi mükellefleri ödeyebilirler.

        Ellerinde ne varsa satmaları, geri kalan zararlar için küçülme stratejileriyle birlikte hissedarların ve Avrupa'da yeni kurulacak kurtarma fonunun katkısıyla sermaye artırmaları en gerçekçi strateji gibi görünüyor.

        G-20'lerde aşırı ısınma

        IMF, bahar toplantıları öncesinde raporlarını yayınlamaya başlayınca ilginç konular ve saptamalar ortaya çıkıyor.

        Bunlardan birisi de G-20 ülkelerindeki ısınmaların en son durumu.

        12 ekonomik verinin 1997-2006 yıllarındaki ortalamalarından sapmalarını hesaplayıp, bu ülkelerde aşırı ısınma baskısı olup olmadığına bakıyorlar. Aşırı ısınma bir anlamda kırılganlıkların ya da risklerin artması anlamında kullanılıyor.

        Genelde G-20'ye üye gelişen piyasalara sahip ülkelerde aşırı ısınma baskısı azalmış durumda.

        Büyüme, çıktı açığı, işsizlik ve enflasyon şeklinde iç ekonomik göstergeler esas alındığında, Arjantin ve Güney Afrika hariç diğerlerinde bir sorun görülmüyor. Türkiye de bunlardan biri.

        Dış ekonomik göstergelerden kırmızı alarm verip dikkati çeken iki ülke var. Japonya ve Türkiye.

        Japonya'da dış ticaret hadlerindeki gelişmeler aşırı ısınma olarak nitelendiriliyor. Türkiye için ise cari açık ve dış ticaret hadleri, aşırı ısınma baskısının arttığı göstergeler olarak tabloda yer alıyor.

        Hindistan, Kanada ve İtalya gibi ülkelerin bazı göstergelerinde aşırı ısınma var, ancak bunların yönü aşağıya doğru.

        Sonuçta cari açığın sürekli olarak karşımıza çıktığına bir kez daha şahit oluyoruz.

        Diğer Yazılar