Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türk Lirası, yarım euro ve yarım dolardan oluşan sepete karşı yıl başından bu yana % 43 değer yitirdi. Bu, % 48 değer yitiren Arjantin Pesosuna en yakın para birimi yapıyor milli paramızı.

        Elbette istenen bir ikincilik değil.

        Biriken makro dengesizlikler, yoğun politik gündem, mali politikaların para politikasına eşlik etmemesi, para politikasının etkisiz ve geç kalması... Bu zayıflıkları değerlendiren ABD'nin ise beklenenin çok ötesinde hasmane tutumu ile yeni bir evre.

        Ekrandaki döviz kurlarına bakınca adeta Yeni Euro ya da Yeni Dolar gibi iki yeni para birimi görüyoruz. Alışamadık. Sanırım alışmak da doğru değil.

        Değil çünkü hem enflasyonu artırıcı etkileri hem de bilançolara verdikleri zarardan ötürü Yeni Euro ve Yeni Dolar bizim mahallede istenmiyorlar.

        Peki onları nasıl kovacağız?

        Bir eylül hayal ediyor şimdi piyasalar.

        Bu eylülde diplomasi iki ülke arasındaki sorunlu alanları çözmek için bir fırsat yakalamış. ABD ile ilişkiler en tatlı noktaya gelmiyor elbette. Hayal bile olsa uçmamak lazım. Ancak bir yerde duruyor devlet aklı ve ilişkiler nadasa bırakılıyor.

        Merkez Bankası faizi gerçeklere yakınsıyor. Hiç kimse yüksek faiz sevmiyor. Ancak karıştırmamak lazım; kredi maliyetleri zaten oldukça yüksek. Bugün % 20'den aşağıda mevduat faizi bulmak zor olduğu gibi bireysel, kurumsal kredi faizleri % 30'lara yakın. Bonolar 20'lerde ve swap faizleri / kur takası faizleri yine benzer bir aralıkta.

        Yeni ismi ile Orta Vadeli Program gerçeklere oldukça yakın ve ikna edici şekilde açıklanıyor. Piyasada güven unsuru yeniden tesis ediliyor.

        Artık herkes enflasyonun düşeceğine ve cari açığın gerileyeceğine ikna olmuş.

        Uzun vadeli faizler aşağı iniyor. Türk Lirası güçleniyor. Hâlâ yüksek olsa da kendine 5'lerden bir yer beğeniyor.

        Avrupa Birliği, Başkan Trump'un itiş kakışından bezmiş. Kendine bir yol arıyor. Yolda, daha önce kaybettiği Türkiye'yi buluyor. İki eski dost birçok kırgınlığı bitirmiş önüne bakıyor. Periferideki huzursuzluk AB'yi eski komşu ile yeniden samimi yapıyor. Türkiye demokratik standartlarını, AB ahde vefa kasını güçlendiriyor.

        Tüm bunlar olup bittikten sonra politik gelişmeler arka koltuğa geçiyor. Dönemsel gerilemiş cari açığın ve oldukça derin izler bırakan enflasyonun nasıl kalıcı olarak indirilebileceğini tartışıyoruz. Üretkenliği artırmanın yollarına bakıyoruz.

        Bir eylül hayali bu. Yoksa reçetesi mi demek lazım...

        Kur birikimli olarak değer yitiriyor ve içeri sermaye girişi yok. Son likidite tedbirlerinin ardından Merkez Bankası rezervleri çift haneli şekilde erimiş. Durum ilgi bekliyor.

        Eylül bunun için çok iyi bir ay. Geçip gitmesine izin vermemeliyiz.

        Diğer Yazılar