Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Doğu Akdeniz günden güne ısınıyor. Güney Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölge ilan ettiği alanda bulduğu gaz epeyce hacimli.

        Güney Kıbrıs Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis’e göre keşfin büyüklüğü 141-226 milyar metreküp büyüklüğünde. Keşif, bölgede bulunan en büyük doğal gaz rezervi. Gaz büyük olunca, onu savunanların sayısı ve çapı da aynı oranda büyüyor.

        ABD, Katar, İsrail ve Avrupa Birliği…

        Türkiye itiraz ediyor: ‘Gaz, ortak malımız’. Biz de bölgeye sondaj faaliyetinde bulunması için Fatih ve Yavuz gemilerimizi gönderiyoruz.

        Görüldüğü gibi mesele hem politik hem ekonomik. Ben tamamen ekonomi tarafından tutmak istiyorum işin.

        *

        Sonra söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Umarım o gazı bulmayız!

        Gazı bulursak bize yarardan çok zarar getireceği kanaatindeyim.

        Memleketimizin büyüme modeli tıkandı. Sadece ekonomide değil, onun sağlıklı ve stabil olmasına katkıda bulunan disiplinlerde de problemler var. Hukuk, eğitim gibi.

        Bizim bunları bütüncül gören ve birlikte çözen sistemlere meyletmemiz gerekiyor. Benim savıma göre, yalnızca ekonomiyi ya da yalnızca eğitimi ayağa kaldırmak mümkün değil. Belki tam da bu yüzden ekonomik reform programı ve yargı paketi peş peşe ilan ediliyor…

        Dünyada topyekun bir demokratik erozyon yaşanıyor. Demokratik standartların aşınmasında yalnız değiliz. Demokrasi açığı büyüdükçe ‘değer’ ithal etmek de zorlaşıyor.

        Her ülke kendi göbeğini kendi kesmek zorunda. Üstelik korumacılık ve sosyal Darwinizm yükselişte iken.

        Güçlü olanların kuralları koyduğu ve ticarette korumacılığın arttığı bir yeni dünya bu.

        Kural bazlı, liberal ticaretin hüküm sürdüğü değil güçlü olanın kurallarının uygulandığı dünya.

        *

        Sorunlu alanlarımızı önümüzü tıkıyor. Düşük verimlilikle çalışan ve devamlı olarak ‘gelişen ülke’ hikayelerini yeniden üreten bir sarmala itiyor bizi.

        Kişi başına milli gelirimiz yaklaşık 8 yıldır 10 bin dolar ile flört ediyor. Gel gör ki gelişmiş ülkeler düzeyine bir türlü sıçrayamıyor. Bu da bizi eski, fasit döngülerin içine çekiyor.

        Gaza dönelim. Her yılı ihtiyacımızı karşılayacak kadar gaz keşfetsek mesela? Fena mı olur?

        Benim yanıtım evet. Fena olur; bulmayalım.

        Sorunları ve krizleri çözmenin birinci adımı toplumun rızasını şeffaf bir şekilde üretmek. Hazır tüm kesimler bir değişim ihtiyacında birleşmişken çözümü doğal kaynakta aramamıza sebebiyet vereceği için fena olur.

        Doğal kaynağa sahip ülkelerin demokratik standartları çok zayıf olduğu için fena olur.

        Reform ihtiyacını sahte şekilde gölgeleyeceği için fena olur.

        Batı’ya gittikçe önce demokrasilerin kurulduğunu, varsa doğal kaynakların sonradan sisteme dahil olduğunu görürsünüz. Norveç ve Avustralya kısmen farklı durumlar oluştururlar elbette. Oysa bize yaklaştıkça, doğal kaynak lanetini görmek mümkün olur. Petrol ve gaza sahip imrenilecek bir demokrasi bulmak zordur.

        Venezuela gibi günden güne bozulan uçlardan, Suudlar gibi stabil ancak pek de imrenmeyeceğiniz ekonomilere bir yolculuk yapmak mümkün.

        Ancak sonuç değişmeyecek.

        *

        Elbette gazı bulalım. Bize lazım olan değişiklikleri hayata geçirdikten sonra bulalım. Kaynak lanetine uğramayalım.

        Diğer Yazılar