Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Merakla beklenen Merkez Bankası Para Politikası Kurulu kararı açıklandı.

        Bloomberg HT anketine katılan ekonomistlerin ortalama beklentisi haftalık repo faizi olan politika faizinin 250 baz puan indirimle yüzde 21,50 olarak belirlenmesiydi. Rasyonel beklentiler ile indirimin büyüklüğü 2,5 puan tahmin edilirken ‘fısıltı tahmini’ 4-5 puan civarındaydı.

        Piyasa tepkisinin kurda ve faizde olumsuz olmamasını buna bağlayabiliriz. Bir diğer neden ise zaten kur takası faizlerinin bu bölgeye yakın bir fiyatlama yapmış olmasıydı. Unutmadan, dünyadaki faiz hadlerinin çakılıyor olmasını tekrar tekrar vurgulamak gerekir. Örneğin, henüz dün İsviçre’de 50 yıl dahil tüm vadelerde getiriler negatif bölgeye battı…

        *

        Yeni MB’nin açıkladığı metin öncekine oranla bambaşka. Yeni diyorum çünkü metnin hem içeriği hem de biçimi yenilendi. Son Başkan Çetinkaya’nın politika metni oldukça sade ve toplamda 159 kelimeydi. Yeni Başkan Uysal ise kendini 353 kelimede ifade etmiş.

        Yeni metinde sektörel vurgular dahi var. Turizm sektörünün örneğin olumlu katkısından bahsediliyor. Büyümeye ilişkin ifadeler yukarı revize edilirken, enflasyondaki düşüş süreci çekinmeden vurgulanmış. Hatta diyor MB, düşüş bizim beklentimizi de aşacak.

        Neydi beklenti Nisan Enflasyon Raporunda? Yüzde 14,70.

        Enflasyondaki düşüşün temkinli para politikası duruşu ile süreceğini söylüyor MB metni. Bu sebeple 425 baz puan indirime gidildiği belirtiliyor.

        Başkan Uysal daha önce yaptığı açıklamada bundan sonra reel faizin önemli olacağını ve sıkılığın ölçüsünün bu olacağını açıklamıştı. Reel faize doğal olarak beklenen enflasyona göre bugün ödenecek faiz diye bakabiliriz.

        MB yıl sonu enflasyonun kendi tahminlerinin altında kalacağını bekliyorsa demek ki yüzde 14’ün altına inebilecek bir TÜFE hayal ediyordur. Bu durumda ‘makul’ reel faiz ödediğimiz dünyada politika faizimiz kabaca yüzde 17 civarında olacak diyebiliriz. Buna göre, TCMB’nin bu indirimden sonra başka büyük faiz indirimlerine gitmeyeceği çıkarımını yapabiliriz.

        Öyleyse, TCMB önden yüklemeli bir faiz indirimi yapmıştır.

        Bunun sağlamasını gelecek haftaki Enflasyon Raporu toplantısında yapmak mümkün olacak.

        Bu konuya ilişkin 2 şey ekleyebilirim. İlki, reel enflasyona beklenen olarak bakmak doğrudur. Gel gelelim bizim gibi enflasyonu sürekli yukarıdan ıskalayan ve son 10 yılda hedefini 1 kez tutturabilmiş Banka’ya sahip ülkede bu lüks her zaman olmaz. Tam da bu sebeple reel faize bir de geriye dönük bakmak gerekir. O zaman görülür ki biz son 10 yıldır pek reel faiz ödemiş bir ülke değiliz.

        Gelişen ülkeler arasında mevcut durum göre baktığımızda, Türkiye’nin ödediği ekstra reel faiz 1 puanı geçmemektedir. Üstelik risk primi göstergelerimiz Dolar bazında bu ülkelere göre en az 2 puan fazla iken.

        Her zaman olduğu gibi TL’nin üstündeki koruma kalkanı zayıflatılmıştır. Elbette bugün yağmur yağmıyor. Şemsiyeye ihtiyaç yok. Ancak yarın şemsiye lazım olduğunda en hızlı biz çekemeyeceğiz; bu belli oldu.

        *

        Yeni dönemde TCMB’nin tek görevi olan fiyat istikrarına finansal istikrarı da yapıştırdığını görüyoruz. Bunu, nasıl formülize edecek Banka bilmiyoruz ancak gelecek haftaki Rapor sunumu bu bakımdan yol gösterici olabilir. Her şeyden önce Banka’nın tarif ettiği finansal istikrar endişesi ve benimki arasında büyük bir fark seziyorum. Banka istikrardan kredi büyümesinin canlanmasını anlıyor diye okuyorum. Bense ülkemizde finansal istikrarsızlığı dolarlaşma (özel sektörde, vatandaşın tasarrufunda ve kamuda), yüksek enflasyon ve özel sektörün çok borçlu olması olarak tarif ediyorum.

        Bu istikrarsızlığı aşmanın yolu ise enflasyonu düşürmek. Faizleri indirmek değil. Enflasyon düşünce faizler zaten düşecektir. Aynen bir süredir düştüğü gibi…

        *

        TCMB’nin küresel şartlardan beslenerek ve büyümeyi önceleyerek faizi peşinen indirdiğini düşünüyorum. Heybede ise fazla faiz indirimi kalmadı. Temkinli kelimesi yeni bir yorum kazanmış oldu. Her zaman olduğu gibi ‘ABD’ gibi gerçek bir risk kendine metinde yer bulamadı. Enflasyon hedefi arka planda ve düşmekte olması yeterli görülmüş durumda. Finansal istikrara bakış hayal ettiğimden çok farklı. Reel sektör bu indirimi beğenecektir. Yarın güçlü TL ve düşük enflasyon lazım olduğunda ise bilançolar alarm vermeye devam edecektir.

        Bankanın kendi sitesinden kontrol ettiğimde bu faiz indiriminin rekor olduğunu gördüm. Faizler 60’larda gezerken bile bu kadar sert indirim olmamış 2002’den bu yana. Uzun lafın kısası, Merkez Bankası cephesinde ve finansal dünyamızda çok değişen bir şey yok. Her şey kendini tekrar ediyor. Yumuşak politikanın dozu ‘bir miktar’ artmış sadece...

        Diğer Yazılar