Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İstanbul Havalimanı tam kapasite olarak Nisan’da hizmet vermeye başladığında geniş bir alana yayılan büyük gümrüksüz satış (duty free) alanlarıyla gündeme gelmişti. Dünyanın önde gelen en elit 5 markası da ilk defa İstanbul Havalimanı’nda yan yana mağaza açmasıyla da gözler, bu durumun havalimanı ekonomisine ne kadar katkı yapacağına ve cirolarına odaklandı.

        Ayrıca İstanbul Havalimanı gelen yolcu katında yer alan pasaport sonrası gümrüksüz satış mağazalarının da dünyanın en büyüğü olduğunu belirteyim.

        Ancak Atatürk Havalimanı’nın taşınmasıyla tam kapasite olarak hizmet vermeye başlayan yeni meydan için sağlıklı bir değerlendirme yapılmasında acele edilmemesi gerekiyor. Zira yılın 3 ayı yok. Taşınmadan sonraki 3 ay sistemin oturması, mağazaların açılması ve çeşitli entegrasyonlara geçti. Dolayısıyla yılın yarısı yok olunca, ortaya çıkan istatistiklerinde bir karşılığı olmuyor.

        Dolayısıyla Atatürk Havalimanı gümrüksüz satış mağazalarında 2018’de yaklaşık 500 milyon Euro duty free (gümrüksüz satış) cirosuyla 2019’da İstanbul Havalimanı’ndaki faaliyetlerinin kıyaslanması doğru netice vermez.

        Geçen hafta İstanbul Havalimanı'nın duty free işletme hakkını 25 yıllığına alan Unifree'nin CEO'su Ali Şenher, 2020'de satışlarının Atatürk Havalimanı’na göre %75 oranda artışla 900 milyon Euroya ulaşacağını söyledi. Ben de bunun üzerine bir değerlendirme yaptım. Dünyanın iki numarası, Avrupa’nın en büyük duty free işletmecisi Alman Heinemann’nın %60 ortağı olduğu Unifree’nin 2020 ciro hedefini yorumladım. Akabinde de Ali Şenher ile buluştuk ve 2018’deki yaklaşık 500 milyon ciro gelirinin ikiye nasıl katlanabileceğini konuştuk.

        Ali Şenher, Türk Hava Yolları'nın (THY) geniş ulaşım ağına ilave olarak İstanbul Havalimanı’nın açılmasıyla ilk kez Türkiye’ye uçmaya başlayan İndigo (Hindistan), Sichuan (Çin), Red Wings (Rusya), Etiyopya ve Monarch (Fransa) gibi havayollarının ciroya katkı değeri yüksek şirketler olarak öne çıktığını ifade etti. Temmuz 2020’den sonra başka büyük havayollarının uçma planı olduğu için ciroların daha da yükseleceği beklentisi var.

        Bu sene dış hat yolcusu geçen yıla göre yaklaşık yüzde 7 artış gösterecek. Gelecek yılki artış beklentisi de yüzde 10. Bu durumda ciro neden ve nasıl katlanarak artacak? Soruma Şenher’in cevabı şöyle oldu:

        “Yeni meydanda en yenilikçi, en çok ürün, en özel promosyon, geniş satış alanları, yeni markalar ve yeni yolcu kitlesine sahip olduk. Etkisini de havalimanında her şeyin oturduğu Eylül, Ekim ve Kasım dönemi satışlarımızda yüzde 50 ile 70 arasında artış olarak gördük.

        Birçok firma dünya lansmanlarını İstanbul Havalimanı’nda gerçekleştirdi. Atatürk Havalimanı’na göre yerli gıda ürünlerine 10 kat daha büyük alan ayırdık. Günde yaklaşık 3 ton yerli gıda satmaya başladık. Alt kiralamalarımızın yüzde 65’ini yerli markalara verdik. Terminaldeki satış alanlarının merkezileştirme modeliyle tasarlanması, Atatürk’de 185 metre kareyken burada bir milyon yolcuya bin metrekare yeme-içme ve duty free alanı olması yolcunun ilgisini artırdı. Ürünlerin görünür oldu.

        Gelecek projeksiyonlarımızı son 3 aylık ciro ve şirketlerin ilgisine göre yaparak ve yolcu sayısının da yüzde 10 yükseleceği tahminiyle 2020 hedefini 900 milyon Euro olarak açıkladık.”

        İstanbul Havalimanı duty free mağazalarının yüzde 75’ini yabancı yolcular oluşturuyor. En fazla harcama yapan yolcu profili de şöyle:

        1) Uzak Doğu 2) Çin 3) Orta Doğu

        Somut bir tespit olarak, İstanbul Havalimanı gümrüksüz satış alanındaki Vakko mağazasında vergilerden arındırılmış ürünlerin ücretleriyle İstanbul şehir merkezindeki fiyatlar arasında neden fark olmadığını da Ali Şenher’e sordum. Bu durumun gümrüksüz satış mağazasında Euro, şehir merkezinde TL olması sebebiyle kurdaki hareketlenmelerden kaynaklanmış olabileceğini söyledi.

        Parfüm ve kozmotik ürünlerin geçen yıllarda şehir merkezinde bazı mağazalardaki fiyatların, gümrüksüz satış mağazalarıyla yarıştığı, ancak sürdürülebilir olmadığı için de bu tür satışlarda sona erdiğini öğrendim.

        Atatürk Havalimanı’ndan yeni meydana taşınmadan sonra gümrüksüz satış ürünlerine yüzde 20 zam yapıldığı bilgisi için de Şenher şunları ifade etti:

        “Hiç fiyat değişikliği yapmadan geçmeye özen gösterdik. Ancak sigara ve bazı ürünlerde vergiler sebebiyle farklılık olabilir. Bir de çok az üründe ücret değişikliği söz konusu. Toptan bir zam yapmadık.”

        İstanbul Havalimanı Unifree mağazlarında 2700, alt işletmelerle birlikte ise toplam 4 bin personel çalışıyormuş. Satışlardaki başarıda çalışanlarının büyük payı olduğunu söyleyen Şenher, personelin ücretlerinden, yemeğine, sosyal imkanlarına varıncaya kadar azami dikkati gösterdiklerini, mesleki konularda eğitimlerle donanımlı hale getirdiklerini vurgulayarak şunları söyledi:

        “Mutlu ve huzurlu personelle çalışmak önceliğimiz. Her türlü sorunlarıyla yakınen ilgileniyoruz. Önümüzdeki yıl Çince kursundan 400 kişi mezun olacak. Rusça kursumuz da Ocak’ta başlayacak. Güleryüzlü, prezantabl ve yabancı dil bilen personelle çalışıyoruz. Şu an bizimle çalışmak için 75 bin kişinin başvurusu var.”

        Ve Şenher’e son sorum şu oldu. Unifree Duty Free mağazalarının yaptığı cironun yüzde 47’sini İstanbul Havalimanı’nın işletmeci şirketi İGA’ya ödeyeceksiniz. Böylece en büyük gelir kalemini sizler oluşturacaksınız. Doğru mudur? Şenher, yüzde 47 tam doğru değil. Çünkü bazı mağazlarda bu oran yüzde 30 olabiliyor. Ben ısrar edince ortalamasını aldığımızda yaklaşık olarak yüzde 45’ini cirodan pay olarak İGA’ya ödeyeceklerini, sözleşmelerinin bu şekilde olduğunu söyledi.

        XXXX

        “Kara Cuma” kabusu kalıcı oldu

        Süper Cuma, Şahane Cuma, Kara Cuma, Black Friday gibi isimler ararken, o kendi ismini koydu: Kabus Cuma. Bugün sebebiyle yapılan alış-verişler piyasada ciddi hasar bıraktı. Halen daha sorunlar çözülebilmiş değil. Türkiye önemli bir sınavdan geçti ve altyapısının ne kadar zayıf olduğunu gördü. Halen daha teslim edilemeyen kargoları bırakın, izi dahi bulunamayanlar var. Çoğu vatandaş mağdur olmuş, ama şikayetlerini dinlemek için karşılarına çıkan çağrı merkezi çalışanları da çaresiz.

        Kargo şirketlerinin kötü çalıştığını, artan internetten alış-veriş temposu karşısında organize olamadıklarını, Ulaştırma Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından sektörün iyi düzenlenip, denetlenmediğini ve mevzuatlarda sorunlar olduğunu daha önce yazdım. Kargo şirketlerinde ciddi insan hakları ihlali, ucuz iş gücü sorunları da yaşanıyor. Müeyyide de olmayınca da karşımıza çıkan “Şahane Cuma” alış-veriş çılgınlığı kabusa dönüştü.

        Çok sayıda e-ticaret platformu ve markanın ürün satmaya hazırlandıkları kadar altyapılarını hazırlayamadıkları ortaya çıktı. Sistem resmen çöktü ve halen daha toparlanabilmiş değil. MNG gibi kargo şirketleri zaten “Kara Cuma” gelmeden alarm veriyordu. Böyle bir yoğunlukla da dağılmış oldular.

        29 Kasım’da verilen siparişler halen daha ulaşmamış. E-ticaret şirketleri gönderdiklerini iddia ettikleri ürünlerin kargo numarasını bile bulamıyorlar. Ama siparişini alamayan vatandaşlara “bizde teslim edildi görünüyor” denerek oyalama taktiği uyguluyorlar. Siparişi iptal edip parayı da iade etmiyorlar. Satıcılar da, kargo şirketleri de denetimsizlikten sorumsuz davranıyorlar.

        Diğer Yazılar