Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Kovid-19 vaka sayılarındaki hızlı yükseliş, bazı ülkelerin Türkiye’ye yönelik uçuşlarını askıya almaları sebebiyle yaşanan sorunları turizmciler bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a iletecekler. Turizm ve hizmet sektörlerinin bir numaralı isteği ise Kovid-19 salgını bitinceye kadar Kısa Çalışma Ödeneğinin (KÇÖ) devam ettirilmesi.

        Turizm Haftası sebebiyle Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) üyeleri ile birlikte hizmet ve turizm sektörlerinden bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini de Beştepe’ye davet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sektörlerin yaşadığı sorunları muhataplarından dinleyecek.

        Öğrendiğim kadarıyla tur operatörü, otelci, havayolu ve havalimanı temsilcilerinin Cumhurbaşkanı’na iletmek istedikleri ortak iki husus var; Vaka sayılarının yüksek olması sebebiyle yaz sezonuna yönelik önlemler meselesi ve mart sonu itibariyle biten KÇÖ’nün salgının etkileri sona erinceye kadar uzatılması.

        Sektör temsilcileri, tam kapanma olmadan vaka sayılarının azalmayacağı gerçeğini biliyor. Ama bu durumu Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu Üyeleri zaten Cumhurbaşkanı’na ilettiği için kendi yaşadıkları sorunları ve önerilerini fırsat bulursa anlatacaklar. Havayolları ise tur operatörleri ve havalimanlarına sağlanan nakit desteğinin gelinen aşamada kendileri için de elzem olduğunu gündeme getirecek.

        Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ile birlikte THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı İlker Aycı, TAV Havalimanları Holding CEO’si Sani Şener, TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya başta olmak üzere sektörlerden önemli isimler bugün Cumhurbaşkanı ile görüşecek.

        Rusya'nın uçuşları durdurmasını asıl sebebi…

        Rusya'nın uçuşları durdurmasını asıl sebebi…
        0:00 / 0:00

        Türkiye’de vaka artışlarının hızla yükseldiği günlerde hiçbir ülke bu sebeple uçuş yasağı koymamışken, “Tam kapanmadan yazı atlatmak zor!” diye buraya not düştüm. Uçuş kısıtlamalarının geleceğini ben gazeteci olarak görüyorsam, ülkemizin ve başka ülkelerin yetkilileri de elbette görmüştür.

        Çözüm üretmeyenlerin, önlem almayanların, “Rusya, Ukrayna sebebiyle Türkiye’ye uçuşları yasakladı” demesi, böyle bir iddia peşinde koşması ancak gerçekleri örtme, beceriksizliklerini başka yerlere havale etme çabası olur. Ukrayna’nın bu gelişmede etkisi olsa dahi çok düşüktür, o da Rusya uçuşlarının yeniden başlatılmasında karşımıza çıkabilir.

        Rusya ile yoğun iş yapan, Rusya’yı yakında tanıyan bir kaynağım, Ukrayna iddiasının dayandığı küçük bir ihtimal dahi olmadığını söyledi. Ancak uçuşların belki biraz erkene çekilmesine veya daha sonraki aylara ertelenmemesine yönelik Türkiye’nin çalışması gerektiğine dikkat çekerek, iki konuya vurgu yaptı. Birincisi şüphesiz vaka sayısının azaltılması, diğeri de Sputnik V aşısının Türkiye’de kullanılması için adım atılması. Çünkü Rus yetkililer 60 ülkede kayıtlı olan aşılarının Türkiye’de kullanılmamasından rahatsızlarmış.

        Öte yandan ABD’de ülkemize seyahat edilmemesi için tavsiyede bulundu. Bunu neye bağlayacağız? Akdeniz’deki sıcak gelişmeleri mi?

        Aklı başında olan hiçbir dünyalı, bu kadar vakanın olduğu Türkiye gibi ülkeleri zaten ziyaret etmez. Rusya’da gayet haklı olarak bu adımı attı. 15 Nisan-1 Haziran tarihleri arasında charter seferi yapılmasını yasakladı, tarifeli uçuşlar da haftada iki ile sınırlandırdı. Dua edelim; Haziran ve sonrasında turizm sezonunu kaybedeceğimiz gelişmeler olmasın.

        Yenilenebilir enerji savaşları!

        Yenilenebilir enerji savaşları!
        0:00 / 0:00

        Uzun bir süredir Türkiye’nin yenilenebilir enerji teknolojileri tarafını ihmal ettiğini, hatta enerji bürokrasinin yabancı şirketlerin temsilcisi gibi çalışarak Türk şirketlerinin önünü kestiğini örneklerle yazıyorum. “Yerli ve milli” sloganın önüne geldiği yerde kullanan siyasiler dahil konuya tam teşekküllü sahip çıkan yok. Yabancı şirketlerin lobisini yapandansa geçilmiyor.

        Halbuki ülkemiz girişimcileri, mühendisleri, güneş (GES), rüzgâr (RES), jeotermal (JES), su (HES) ve diğer yenilebilir enerji kaynakların için gerekli olan teknolojiyi, devletimiz gölge etmez ise geliştirme çalışmalarına devam edebilirler. Hatta güneşte önemli mesafe kat edilmiş durumda. Şayet ihale şartnamelerine yabancı şirketleri koruyacak maddeleri bürokrat ve siyasiler koymakta ısrarcı olmazsa Türkiye bu alanda iyi bir ihracatçı da olabilir.

        Türkiye’nin güneş enerji santralleri (GES) üretme konusunda yakaladığı önemli bir başarı var. Şu an üretilenler ülkemize yetmiyor, ama kalite olarak daha aşağıda olan Çin mallarının önünün açık olması ve desteklenmesi sebebiyle ülkemiz şirketleri yeterli ilerlemeyi sağlamakta zorluk yaşıyor. İlgili bakanların ve bakanlıkların maalesef yerli ve milli teknoloji geliştirme ve destekleme konusunda ne kadar samimi olduklarını kestirmek zor. Bakanlar birbirlerinin alanına girmemek için yabancı ürünler karşısında göz yummayı tercih ediyorlar.

        REKLAM

        Küresel ölçekte ise yenilebilir enerji teknolojisi geliştirmede ABD-Çin savaşı yaşanıyor. Son olarak ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken bir itirafta bulunarak, Çin’in, yenilenebilir enerji teknolojileri konusunda ABD’nin önüne geçtiğini söyledi.

        Bakan Blinken, küresel yenilenebilir enerji piyasasının 2025 itibariyle 2,15 trilyon dolar olmasının beklendiğine dikkat çekiyor. Çin hali hazırda güneş enerjisi panelleri, rüzgâr tribünleri, piller ve elektrikli araçlar konusunda dünyanın en büyük üreticisi ve yenilebilir enerji patenlerinin üçte birini elinde tutan ülke konumunda.

        Türkiye’de yetkililerin başta Amerika olmak üzere diğer Batılı ülkelerin Çin karşısında yenilebilir ürün arayışı içinde olduğu gerçeğini görmeleri lazım. Hatta Çin malları için bazı kısıtlamaları ABD epeydir uyguluyor. Bu alanda net ihracatçı olma şansımız var. Ama bu bürokrasiyle olur mu, kestirmek zor.

        ABD, dünya ikliminin geleceğini kendi menfaatleri doğrultusunda şekillendirmek için yenilebilir enerji kaynaklarına hassaten eğiliyor. İklim felaketine çare hızla fosil yakıtlardan kurtulmak. Fakat ekonomi savaşları; ülkelerin geliştirdiği ürünlerin ihracatları, pazar hakimiyetleri ve teknolojik üstünlükleri gündemimizde olacak.

        Türkiye’nin en esaslı başka bir sorunu ise bürokrasi ve siyasilerin katkılarıyla kaidesiz, kuralsız yapılan yenilebilir enerji yatırımları. Yabancıların aceleyle bizi yatırıma sürüklemeleri nedeniyle bu açıdan da ciddi anlamda çevre felaketine doğru sürükleniyoruz.

        Diğer Yazılar