Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dünyada ve Avrupa’da Covid-19 salgın sürecinde rakiplerinden ayrışan havayolu sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Türk Hava Yolları (THY) ise hem yolcu hem de kargoda ciddi başarılara imza atmasıyla ve bilançosundaki iyileşmelerle öne çıkıyor. İştiraklerinde yeni düzenlemelere giden THY, kargo şirketini ve dar gövdeli, düşük maliyetli yeni bir havayolunu hizmete sokmak için çalışmalarını hızlandıracak.

        THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı İlker Aycı’ya son gelişmeleri sorduğumda danışmanlık şirketlerinin Turkish Cargo’nun ayrı bir şirket olması durumunda piyasa değerinin THY’nin üzerinde olacağı tespitini yaptıklarını söyledi. Yeni bir havayolu olarak Anadolujet’in dar gövdeli, düşük maliyetli olarak yapılandırılmasıyla da piyasa değeri yüksek bir başka şirketin ortaya çıkacağı tespiti de yine danışman şirketlerine ait.

        Aslında danışmanlık şirketleri aklın yolunun bir olduğu hususta rakamlarla durumu açıklığa kavuşturmuşlar, ama ne hikmetse THY kaç yıldır Anadolujet’i ayrı bir şirkete dönüştüremedi. Hava kargoda başarılı olan havayollarının hepsi ayrı bir şirket çatısı altında hizmetlerini yürütüyor. Hiçbir havayolu kargoyu, düşük maliyetli havayolunu aynı torbaya, bilanço yapısı içine koymuyor. Çünkü koyunca kâr/zarar hesabının yapılması, verimlilik planlarının oluşturulması imkansızlaşıyor. Dünya markası THY’de bu konu neden çözülemiyor, anlam vermek zor. Zaten makul bir cevabı olduğunu da sanmıyorum.

        REKLAM

        Yakında resmi olarak kurulması beklenen Turkish Cargo, dünyanın en büyük 5’inci şirketi olarak varlık göstermeye başlayacak. Şirket kurulduğu gün Türk Hava Yolları değerinden daha büyük bir değere kavuşacak. Aycı, Turkish Cargo ve yeni bir havayolu şirketi olarak AnadoluJet’in yüzde 20’sinden bile milyarlarca doların ülkeye girebileceğini söyledi.

        Yaşlı uçakları ve verimsiz uçakları daha verimli uçaklarla değiştirdiklerini daha bakımlı, daha verimli ve daha genç bir filoya sahip olduklarını ifade eden Aycı, bunları sağlamak için de endüstri ile çok iyi ilişkilere sahip olmak, çok akıllı finansman politikaları ve nakit yönetim politikaları gerektiğini söyledi. THY’nin filo yapısıyla ilgili Aycı’nın açıklamaları ise şöyle;

        “Ben göreve geldiğimde THY sayı olarak iki yüzlü uçakların başındaydı. Şimdi 400'lere geldi. 373 oldu tam sayı ,ama gelecekler var. 22 tane daha geliyor. Önümüzdeki yıl yani benim dönemimde aşağı yukarı 400 uçağa gelmiş bir havayolu şirketi olacağız. Umarım yeni, verimli uçaklarla, yakıt verimliliği olan motor verimliliği olan uçaklarla ve daha az sarsılan daha az jetlaga sebep olan bir filoyla yolcularımızın da bu anlamıyla sağlığını, zindeliğini daha iyi sağladığımız uçuş kalitesi ile rakiplerimizin önünde oluruz. Hep önde olmaya da devam ederiz.”

        THY iç hat biletlerine döviz ayarı yapacak

        Dövizdeki dalgalanmalardan iç hat bilet fiyatlarının çok etkilendiğini belirten THY Yönetim Kurulu Başkanı Aycı, iç hatlarda acil bir fiyat düzeltmesine, ayarlamasına ihtiyaç duyduklarını söyledi. Konuyla ilgili değerlendirmesi ise şöyle;

        “Arkadaşlarımız sektörde diğer şirketlerinde başındaki arkadaşlarla beraberce Ankara nezdinde çalışma yapıyorlar. TL’nin aşınma payını düşündüğümüz zaman Türkiye’de iç hatlarda uçan havayolları ciddi baskı altında. Biz dış hatlarla bunu dengelemeye çalışıyoruz. Ama insanımıza fazla yüklenmek de istemiyoruz. Bir fiyat ayarlaması olacaksa da bunun çok insaflı ve çok dikkatli yapılması lazım. Belli bir miktarın üzerine çıkıldığında zaten bu yolcudan da tepki görür. Yolcularımıza bunu yapma hakkımız yok. İnsanların bir yerden bir yere gitme kavuşma haklarını sürdürebilmeleri için yolcularımıza bugünlerde destek olmalıyız. Unutmayalım biz bugünlere çalışanlarımız ve yolcularımızla birlikte geldik. Bir süre daha bu fiyatlara belki katlanma zamanıdır. Zor bir durum. Bu bir paradoks bu. Bu paradoksta bir yandan zararınızı kapatmak için fiyat ayarlamasını ihtiyacınız var. Burada bir denge lazım, insani olmak lazım. “

        Japonların ABD'de ürettiği kanat üstü motorlu HondaJet'ten rekor başarı!

        Japonların ABD'de ürettiği kanat üstü motorlu HondaJet'ten rekor başarı!
        0:00 / 0:00

        Yıllar önce 2011’de ABD’ye uzun bir yolculuk yapmış Hondajet’in yuvasına gitmiştim. ABD içinde hava muhalefeti sebebiyle ilk uçak kaçırma hadisemi de bu seyahatimde yaşamıştım. Henüz Hondajet’in test uçuşları yaptığı, sertifikasyon aşamalarını geçmeye çalıştığı bir dönemdi. Motorları kanatlarının üzerinde yer alan bir iş jetini ve üretildiği yeri görebilmenin heyecanıyla yola çıkmıştım. Hondajet’in yuvasında Greensboro’daki Honda Aircraft Company’de farklı bir deneyim yaşadığımı söyleyebilirim.

        Havacılığın doğduğu yere, 1903’te Wright Kardeşlerin uçakla ilk uçuşlarını yaptıkları Kitty Hawk’a yakın bir mesafede Hondajet’in fabrikasını ziyaret ettim. Kuzey Caroline ve buradaki araçların plakasındaki “First in Flight” ibaresi anılarımda ayrı bir yer etti. Bu ziyaretim sonrasında ise Hondajet’ten gelen her habere daha dikkatimi çeker oldu. Son haber Hondajet’in müşterilerine teslim ettiği uçak sayısı 200’e ulaşmış. Önemli bir başarı ve arkasında da ilginç bir hikayesi olan, inanmışlık olan bir başarı…

        İş jeti pazarındaki son durumu her yıl hem yazarak hem da Airport programımda yer vererek paylaşıyorum. Hondajet kendi kategorisinde son yıllarda sürekli öne çıkıyor. Artık dünyanın önde gelen jet üreticilerinden biri olarak Honda Aircraft Company, HondaJet ile övünmekte haklı. Zira 200’üncü uçağını teslim etmesi önemli bir gelişme. Ayrıca Genel Havacılık Üreticileri Birliği (GAMA) verilerine göre de 2017 yılından bu yana sınıfının en çok satan uçağı.

        REKLAM

        İlk HondaJet teslimatı Aralık 2015’te yapılmış ve ardından bu başarılar gelmiş. Ve 6 yılda 200’üncü uçağını teslim etmiş. Son 4 yıldır sınıfının en çok satan uçağı olma başarısını göstermiş. Bir de bu uçağın sertifikasyon sürecinde karşılaştığı eleştirileri düşünüyorum. HondaJet Elite S modeli ile Aviation International News (AIN) tarafından verilen ‘2021 En İyi Uçuş Ödülü’nü almış.

        Aircraft Company Başkan ve CEO’su Michimasa Fujino, yaklaşık 10 yıl görüştüğümde, “Hondajet kanat üstü motorlarla devrim yapacak” başlığı altında gözlemlerimi yazmıştım. Hondajet, devrimini yaptı ve atılımlarına devam ediyor. Böyle bir başarı hikayesinde anım olduğu için mutluyum.

        HondaJet Elite sınıfının en hızlı, en yüksek irtifada uçabilen ve en uzun menzilli jeti. Kanat Üzeri Motor Montajı (OTWEM) konfigürasyonu, Doğal Laminer Akış (NLF) tasarımlı burun ve kanat ile kompozit gövde dahil olmak üzere pek çok teknolojik yeniliği bünyesinde barındırıyor. HondaJet Elite, benzer boyuttaki tüm çift motorlu iş jetlerin göre önemli oranda yakıt tasarrufu sağlıyor.

        Özmen çiftinin uzay yolculuğuna NASA'dan yeni destek!

        Özmen çiftinin uzay yolculuğuna NASA'dan yeni destek!
        0:00 / 0:00

        Uzay yarışında önümüzdeki yıllarda çok farklı gelişmelere şahit olacağız. Zira imkânı olan tüm ülkeler gelecekte uzayda olmanın adeta bir beka meselesi olduğunun farkında. ABD’de NASA uzayın geleceğinde yol haritasını belirleyen dünyadaki en önemli kuruluşlardan birisi. Her açıdan uzayda gelecek gören dünyanın en zengin iş insanları da bu yarışta isimleriyle öne çıkıyorlar. Ülkelerle birlikte projeler geliştiriyorlar. Eren ve Fatih Özmen çiftine ait olan Sierra Nevada Corporation’ın (SNC) yan kuruluşu Sierra Space’in NASA’dan aldığı son destek bu açıdan çok önemli.

        Özmen çiftinin Sierra Space ile Jeff Bezos’un Blue Origin firması öncülüğünde, ‘Alçak Dünya Yörüngesi’nde (LEO) yer almak üzere ticari amaçla kurulup, işletilecek bir uzay istasyonu olarak geliştirilen Orbital Reef’e NASA’da finansal destek verecek. NASA’nın ‘Ticari LEO Geliştirme Programı’ Uluslararası Uzay İstasyonu emekliye ayrılmadan önce büyüyen uzay ekonomisini canlandırmaya yardımcı olması hedefleniyor. Bu sebeple de LEO’daki tüm araştırma ve keşif faaliyetlerini özel uzay istasyonlarına kaydırılması amaçlanıyor.

        Sierra Space Yönetim Kurulu Başkanı ve SNC CEO’su Fatih Özmen, NASA’nın bu yaklaşımını ve aldıkları desteği şöyle değerlendiriyor; “NASA’nın, devrim nitelikli bir yaklaşım ile farklı müşteriler ve sektörler için uzayı daha ulaşılabilir hâle getirmeyi amaçlayan Orbital Reef’in geliştirilmesini desteklemesi bizleri çok heyecanlandırıyor. Sierra Space ve Blue Origin birlikteliği, yeni nesil uzay istasyonu konusunda benzersiz ve yaratıcı bir yaklaşım sunacak.”

        REKLAM

        NASA'nın Orbital Reef’i seçmesi, Uluslararası Uzay İstasyonu benzeri bir ticari uzay istasyonu kurma konusundaki ileri görüşlülüğü Türkiye adına da sevindirici bir gelişme. Türk iş insanlarının bu alandaki çalışmasının en üst düzeyde kabul görmüş olması Türkiye’de yeni kurulan Türkiye Uzay Ajansı (TUA) programının hayata geçirilmesi konusunda da iyi bir motivasyon aracı olabilir.

        Orbital Reef, mikro yerçekimi ortamından yararlanamayan grupların, uzay araştırmalarına erişim imkanlarını genişletecek. Burada yürütülecek mikro yerçekimi araştırma, geliştirme ve yeni nesil üretim çalışmalarının, gelecekte, Ay ve Mars’ın ötesine yapılacak keşif görevlerinde önemli kilometre taşı olması dünyadaki yaşam kalitesini de önemli ölçüde iyileştireceği tahminleri yapılıyor.

        Blue Origin ve Sierra Space ikilisinin bu adımı ve NASA’nın da finansal desteğiyle gezegenimizin ötesinde yeni medeniyetler kurulmasının ilk adımları atılmış olacak. Orbital Reef, kurulacak yeni uzay istasyonu için ulaşım ve sistem hizmetlerini geliştirecek. Sierra Space ise Orbital Reef için LIFE/Yaşam platformunu ve Dream Chaser uzay uçağını temin edecek.

        LIFE, yörüngede kendiliğinden şişebilen, üç katlı, ticari ve bilimsel amaçlı kullanılabilen ve uzayda yaşam sağlayan bir habitat olacak. Bu büyük modül, geniş hacim sunarak yörüngede yaşam ve çalışma alanları oluşturacak. Modül sayesinde yüksek fırlatma maliyetlerinden de tasarruf edilecek. Sierra Space, Dream Chaser uzay uçağı ile Orbital Reef’e hem yolcu hem de kargo taşıma hizmeti sağlayacak. Blue Origin ise istasyonun altyapısının, geniş çaplı metal modüllerin ve yeniden kullanılabilir ağır yük kaldırma fırlatma sistemi olan New Glenn’in geliştirilmesine öncülük edecek.

        Orbital Reef'in vizyonu da ilginç; “Yörüngede herkes için bir adres.” Uzayda çalışma yapmak isteyen herkese, ülkelere, uzay ajanlarına, şirketlere, bilim dünyasına kapısı açık olacak. Araştırma, üretim, medya, eğlence, spor, oyun, macera seyahati ve turizm alanlardan talep gördükçe de büyüyecek.

        Diğer Yazılar