Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Futbol Federasyonu, yeni sezon başlarken kulüplerin tescili için kulüplerden belli koşulları yerine getirmesini ister. Bu koşulları karşılayan kulüpler tescil edilir ve maçlara çıkma hakkını kazanır. Bu doğal, olması gereken bir uygulama.

        Ancak bu tescil sırasında kulüplerden istenen taahhütnameyi anlamak mümkün değil.

        Nedir bu taahhütname diye merak edenler için kulüplerden istenen metni aktaralım:

        “Kulübümüzden tescili halinde,

        1- TFF’nin Kanun, Statü, diğer ilgili tüm düzenleme ve kararlarına aynen uyacağımızı,

        2- TFF tarafından düzenlenecek profesyonellik kriterleri ile lig statülerini kabul ettiğimizi,

        3- TFF’nin yargı kurullarının görev ve yetkilerini kabul edip kararlarına uyacağımızı, bu kararlara karşı hiçbir idari ve adli yargıya, temyiz tashihi karar, yargılamanın iadesi, gibi kanun yollarına başvurmayacağımızı,

        4- Yukarıdaki taahhütlerimize aykırı hareket ettiğimiz takdirde tescilimizin iptalini ve müsabakalara iştirak ettirmemeyi kabul; taahhüt ve beyan ederiz"

        Her sezon başında istenen bu taahhütname eski başkan Haluk Ulusoy döneminde başlatılmış.

        O dönemden bugüne değişmemiş. Hiç kimsenin aklına gelmemiş. Nedir bu taahhütnamedeki hak aramama maddesi...

        Yukarıdaki metinde yer alan 3. madde, dava açma özgürlüğünü engellemeyi amaçlıyor. Bilindiği gibi kulüpler, herhangi bir haksızlıkta ancak Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’na gidebiliyor.

        Ne var ki hak arama bir anayasal hak. Tahkim Kurulu dışında mahkemeler de dava açma özgürlüğünü engelleyen, sınırlayan bir yasa yok. Gerçekleşmemiş, doğmamış gelecekle ilgili bir sınırlamanın yasal dayanağı da olanaksız.

        Bu taahhütname, neresinden bakarsanız bakın, hukuksuz, hukuken karşılığı olmayan, geçersiz, lüzumsuz bir iş…

        REKLAM

        Kaldı ki Anayasa Mahkemesi'nin, "Tahkim Kurulu kararlarının kesin ve nihai olması, bu karardan sonra TFF’ye dava açılmasını engellemez" diye kararı ortada iken…

        Bilindiği gibi anayasal özgürlükler, sözleşme veya taahhütnamelerle kısıtlanamaz. Hukuk devletinde olacak iş değil.

        Buna rağmen Futbol Federasyonu’nun hukukçuları bugüne dek bu konuyu bir kez bile gündeme alıp, "Yanlış yapılmış" dememişler, düzeltme gereğini düşünmemişler. Yoksa Futbol Federasyonu'nda hukukçu mu yok?

        Ya da "Biz bildiğimizi yaparız. Hak, hukuk anlamayız” mı denmek isteniyor? Adalet Bakanlığı'na soruyoruz, Federasyon'un yönetmelikleri Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın üzerinde mi?

        KASIMPAŞA ŞAŞIRTMAYA DEVAM EDİYOR

        Futbolda yeni sezonun başlamasına az bir süre kaldı.

        Kulüplerin yaşadığı sorunlar bir yana, transfer haberleri taraftarları sevindiriyor.

        Fenerbahçe ve Beşiktaş başta olmak üzere birçok takım güçlü transferler yaparak dikkat çekiyorlar.

        Önümüzdeki sezon ilginç olacak. Düşmenin olmaması ve yeni gelen takımlarla birlikte 21 takımlı bir lig bizi bekliyor. Yoğun maç trafiği göz önüne alındığında her kulüp, iki 11’li bir takım yaratma peşindeler.

        Tüm bunlar bir yana dikkat çeken bir açıklama ile Kasımpaşa yine gündem yarattı.

        Daha önce de, kulüplerin sorunlarını dile getirmekten çekinmeyen, sonuç alana kadar çaba gösteren Kasımpaşa'nın "Türk futboluna destek" açıklaması, spor kamuoyunu şaşırttı.

        Galatasaray ve Fenerbahçe’ye verdiği oyunculardan bonservis bedeli almayan Kasımpaşa, Beşiktaş için de kendi medya grubunda sınırsız reklam desteği verdi.

        Yaptığı büyük yatırımlar bir yana, bugüne dek futbolumuza kazandırdığı sayısız oyuncu ile zor bir işi başaran Kasımpaşa Kulübü büyük bir saygıyı hak ediyor.

        Kulüpler, 'Ben değil, biz" diyen Kasımpaşa’ya ne kadar teşekkür etse azdır…

        Diğer Yazılar