Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Paulo Coelho on kitaptır aynı şeyi anlatıyor. İnanmadıysanız “Brida” on birinci…

        Biri size sürekli aynı şeyi söylese ne yaparsınız? Yapılacak iki şey vardır; ya artık ona inanırsınız ya da kulağınızı tıkarsınız. Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun durumu da bu. Türkçe’de 10 romanı bulunan yazar, burada yayımlanan ve 200 bine yakın satan ilk kitabı “Simyacı”dan bu yana okurlarının dörtte üçünü kaybetmiş görünüyor. Ama neticede hâlâ ortalama 50 bin kişi onun kitaplarını ısrarla, inançla, bağlılıkla takip etmekte ve sadece almakla da kalmayıp, okumaktalar. Bu da neresinden bakarsanız bakın, Türkiye koşullarında büyük başarıdır. Dünyada ise 150 ülkede 120 milyon kitabı sattı Coelho’nun, ki bu daha da büyük başarıdır.

        Brida, Türkçe’deki on birinci kitabı yazarın ve şöyle bir toparlarsak, 11 kitaptır farklı kahramanlar, ülkeler ve deneyimlerle aynı şeyi anlatıyor: Önemli olan kendi yazgınızı keşfetmek için iç yolculuğuna çıkmaktır, buna cesaretiniz varsa Tanrı mutlaka size yardımcı olur. Diğer bütün cümleleri, bu noktaya varmak için bir araç olarak kullanıyor Coelho ama biz yine de Brida’ya biraz yakından bakalım.

        Hemen baştan söylemek gerekirse, kitabın tanıtım yazısında belirtildiği üzere “Güzel bir İrlandalı kızın ve onun bilgiye erişme çabasının öyküsü” gibi gelmedi bana bu roman. Doğru, kız güzel, 21 yaşında, İrlandalı ama erişmeye çalıştığı ve eriştiği şey bilgi değil bilgi dışı ne varsa o. Kitap, Brida adlı kızımızın “büyüyü öğrenmek amacıyla” ormandaki bir büyücünün kapısını çalmasıyla açılıyor. Büyücü, bir soruya dürüstçe cevap vermesi kaydıyla kabul ediyor bu isteği. Soru şu: “Hayatının aşkıyla birlikte olabilmek için, o ana kadar bütün öğrendiklerinden –sihir âleminin sana sunacağı bütün olanaklardan ve gizemlerden- vazgeçer miydin?” Brida önce “ruhsal arayışımla kişisel mutluluğum arasında hiçbir çelişki görmüyorum” diyor, bu kaçamak cevap büyücüyü tatmin etmeyince aşkın rolü kitaba giriyor: “Her şeyden vazgeçerdim.” Bu doğru cevap bizi, Ağustos 1983 – Mart 1984 arasında İrlanda – Dublin’de geçen ve Coelho’nun kitabın daha başında gerçek bir hikâye süsü verdiği cidden gizemli bir romana doğru sürüklüyor.

        Kahramanlarımız bundan sonra erkek Büyücü, bir başka büyücü kadın Wicca, Brida, fizikçi sevgilisi Lorens’tir. Ama bunlar cisimden başka bir şey değildir. Gerçek kahramanlarımız birtakım soyut ve gizemli kavramlardır: Brida’nın arayışında rehber olacak Güneş Töresi ve Ay Töresi; İnancın Karanlık Gecesi; Yüce gizemler; reenkarnasyon; Ruh-eşi; Tanrı vergisi yetenek ve elbette aşk… İlerleyen bölümlerde, bir şirkette sekreter olan Brida yüzyıllar öncesinden kalma gizemli bir sıfatı (okuma keyfinizi bozmamak için söylemiyorum) kazanabilmek için iki büyücünün devreye girmesiyle yola koyulur. Ruh-eşini, aşkı, kendini ve Tanrı’yı arar. Bu arada inanç, mutluluk, cesaret ve hatta seks ona yardımcı olur (“Unutma, Tanrı’ya giden birinci yol dua, ikinci yol da hazdır”).

        Konuyu pek açmadığımız için Brida’nın başarılı olup olmadığını söylemekte de beis görmüyorum. Şöyle diyor sonunda Büyücü ona: “Sen yolunu buldun. Çok az insan bunu yapacak kadar cesurdur. Onlar kendilerinin olmayan bir yolu izlemeyi yeğlerler. Herkes yetenek sahibidir, ama bunu görmemeyi seçerler. Sen kendi yeteneğini kabul ettin; Yeteneğinle yüzleşmen dünyayla yüzleşmen demektir.”

        Her kitabında farklı bir kültüre el atan (“Simyacı”da Endülüs, “Zahir”de Orta Asya vb.) Paulo Coelho, bu kez de kitabının ruhuna uygun olarak esrarengiz toplulukları devreye sokuyor. 12 – 13. yüzyıllarda Fransa’nın güneybatısında yaşayan, tüm beden istekleri için perhizi öneren, Tanrı’yla insan arasında aracı kabul etmeyen, reenkarnasyona inanan, Agnostik ve Düalist oldukları için Katolik Klisesi’nin gadrine uğrayan Hıristiyan tarikatı Katarlar ile, Alpler’in kuzeyinde ve Britanya Adaları’nda yaşayan, rahiplik, şifacılık, âlimlik ve büyü görevlerini üstlenen, doğanın farklı unsurlarını kutsal kabul eden, Kelt topluluklarındaki rahip sınıfı Druidler. Elbette Coelho’nun pek çok kitabında olduğu gibi yine yoğun bir Katolik bakış hâkim “Brida”ya da. Avrupa ya da ABD kökenli korku ve gerilim filmlerinin sonunda mutlaka olduğu gibi, birileri hep kiliseye sığınıyor, karşımıza mutlaka bir katedral çıkıyor. Kitapta, bu uhrevi unsurları dengelemeye çalışan, Brida’nın sevgilisi Lorens’in fizikçi oluşu ama o da nihayetinde aşka ve imana mağlup oluyor. Kitabın entelektüel yüzünde ise “Şimdi gerçek olan bir zamanlar yalnızca hayalimizdi” diyen İngiliz şair William Blake var.

        Gelelim bu romanda da tekrar eden bir başka Coelho romanları püf noktasına. Brezilyalı yazarın baş kahramanları çoğunlukla kadındır ve bu da bence daha çok satmanın altın kurallarından biridir (Kadınların da erkeklerin de kadınları merak ettiklerini düşünüyorum). “Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım”da tutkulu aşık Pilar; “Veronika Ölmek İstiyor”da sefih bir hayat sürerken ölümle tanışan Veronika; “Şeytan ve Genç Kadın”da sıkıcı köyünden kurtulmaya çalışan Chantal; “On Bir Dakika”da bedenini, ruhunu, cinselliğini keşif yolculuğuna çıkan Maria; “Portobello Cadısı’nda ruhsal ve duygusal yolculuğa çıkan gizemli kadın Athena ve nihayet Brida… Diğer kitaplarında da mutlaka kadınların baskın bir rolü vardır. Aslında bu durumun sadece çok satma kaygısından kaynaklandığını düşünmüyorum. Konuşmalarımızdan edindiğim izlenim, Coelho’nun insandaki dişil unsurların, feminenliğin dünyayı daha güzel kılacağına yürekten inandığıdır. “Brida”da dişil enerjinin önemini bir kez daha tekrar ediyor: “Wicca’ya göre kadınlar her şeyi erkeklerden daha kolay öğrenebilirlerdi; çünkü kadınlar doğanın tam döngüsünü, yani Wicca’nın ‘Ay Döngüsü’ dediği doğum, yaşam, ölüm döngüsünü her ay kendi bedenlerinde yaşarlardı.” Ya da, “Erkeğin bilgisi, kadının dönüştürme yetisiyle birleşince, büyük, sihirli birlik oluşur, onun adı da Bilgeliktir. Bilgelik hem bilmeyi hem dönüştürmeyi kapsar...”

        Coelho’nun romanlarını daha çok kadınların satın aldığına dair bir bilgi yok elimde ama onun satırlarının pek çok kadın için etkileyici olduğundan eminim. Birkaç tane sıralayım: “Brida ömrü boyunca inandığı şeyin peşinden koşmuştu. Tek sorun, her gün farklı bir şeye inanmasıydı.” “Kadınlar genellikle ruh eşlerini ararlar, erkekler de Güç peşindedir. İki taraf da öğrenmekle ilgilenmez. Sadece hedefledikleri şeye varmak isterler.” “İki erkek aynı kadına aşık olursa, dost olmak yerine düşman olmaları daha iyiydi. Çünkü onlar arkadaş olursa, sonunda Brida ikisini birden kaybedebilirdi.” Ayrıca, romanda Brida’nın belli kriterlere göre dolabında yaptığı kıyafet temizliğini de mutlaka uygulayanlar çıkacaktır.

        Peki yeni hiçbir şey mi söylemiyor Coelho? Herkes kendine göre bir yenilik bulacaktır kitapta ama benim gözüme çarpan ve üzerinde düşünülmesi iyi olur dediğim iki nokta var. Birincisi, yüz yıl kadar önce görmek ve konuşmanın birbirinden ayrılmasının (telefonun icadı) hayatımızda nelere yol açtığı. İkincisi ise toplu eğlencelerin ve toplu mutluluğun hükmedenler için taşıdığı risk: “…Mutluluğun Yasa’ya meydan okumak sayıldığı bir çağda, ilkbaharı ve umudu coşkuyla kutlamak için büyük bir halk şenliği yapılırdı. Karanlık şatolarına kapanmış derebeyleri, ormanlarda yakılan ateşlere bakar ve her şeyleri ellerinden alınmış gibi bir duyguya kapılırlardı –ormandaki köylüler mutlu olmaya can atıyorlardı ve mutluluğu bir kez tatmış olanlar bir daha sıkıntıya, acıya katlanamazlardı. O zaman köylüler bütün bir yıl boyunca mutlu olmak isterler, bu da bütün siyasal ve dinsel düzeni tehdit ederdi.”

        Hakkını yemeyelim; bu çağda görüntüyle değil, yazarak 120 milyon insana ulaşmak pek kolay değil. Ama geçen hafta Paulo Coelho’nun yeni romanında Türk kızı Elif’i anlatacağını duyunca pek şaşırmadım. Yine yeni bir kültür, yine yeni bir kadın ve muhtemelen Borges’in şahane El Aleph (Elif) öyküsünden esinlenmiş bir kişisel arayış romanı…

        Bütün yazı boyunca aynı şeyi söylemişim hissine kapıldım şimdi. İster inanın ister kulaklarınızı tıkayın.

        Brida, Paulo Coelho, Çev: Seçkin Selvi, 214 sayfa

        Diğer Yazılar