Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Corona virüs salgını can almaya devam ederken, önlemler de artırılıyor.

        Siz duymaktan, biz söylemekten yorulduk ama hâlâ “Evde kal” çağrısına duyarsız kalan vatandaşlarımız var. Önümüzdeki 2-3 hafta çok kritik. Salgının en üst noktalara erişeceği ve en fazla can kaybının yaşanacağı dönemlere girdik. Ya evde kalıp bu krizi olabildiğince az kayıpla atlatacağız ya da canımız daha fazla yanacak.

        Biz televizyonlarda bu çağrıları yaparken, her gün işe gitmek zorunda kalan vatandaşlarımız zaman zaman tepki gösteriyor ve zorunluluklarından bahsediyorlar. Kritik ve zor bir dönem.

        Çalışmak durumundaki tüm emekçilerin de tedbirlerini ciddi oranda artırması gereken zamanlardayız.

        Umarız tüm dünya halkları bu krizden suhuletle çıksın.

        Evde oturdukça sıkıldınız, gerildiniz, belki daha önce hiç dikkate almayacağımız şeylere fena halde takılmaya başladık.

        Tepkilerimiz de değişiyor.

        Bizlere soru ve eleştiriyle büyük katkılar sağlayan hatta bazen ufuk açan seyircilerimize her daim müteşekkiriz.

        Ancak bir de bu stresi klavyenin başına geçip, kırıp dökerek çevresine yansıtanlar var ki; salgının en büyük psikolojik hasarlarından biri de maalesef bunlar oluyor.

        Önümüzdeki süreçlerde de bilgi ve fikir alışverişinin yapıldığı tüm platform ve mecralarda bu tür gerginliklerden, yıkıcı tüm tavır ve eleştirilerden uzak durmamız önemli.

        Bu hatırlatmayı elbette önce kendime yapıyorum.

        Pandemi sebebiyle malumunuz toplum hizmeti veren tüm kafe, restoran, AVM gibi işletmelerle birlikte okul ve ibadethaneler de kapatıldı.

        Ancak 20 gün sonra Ramazan ayına gireceğiz ve biliyoruz ki coronadan korunmanın en temel yolu sağlıklı bir bağışıklık sistemi. Bazı uzmanlar, oruç tutmanın bağışıklığı zayıflatacağını ifade ediyor. Bu da yeni bir dilemma.

        Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevi İslam dininin inançlarını, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yönetmek, toplumu din konusunda aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmektir. Buna istinaden,

        Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a Ramazan Ayı ile alakalı bir çalışmalarının olup olmadığını sordum.

        Başkan Bey, konuyla ilgili bir istişare toplantısı gerçekleştireceklerini ancak Ramazan Ayı boyunca camilerde teravih namazlarının kılınmayacağını söyledi.

        Bağışıklık sistemi düşük olanların ve zaten hasta bireylerin oruç tutmayabileceklerini iletti. Covid-19 ile ilgili de ramazan öncesi bir istişare toplantısı yapacaklarını ve bu konudaki kararlarını önümüzdeki günlerde açıklayacaklarını söyledi.

        Başkan Ali Erbaş, umreciler konusunda da benimle paylaşmak istediği bazı hususlar olduğunu ifade etti.

        "Suudi Arabistan'da hiçbir vaka yokken bile biz 27 Şubat tarihinde umreye gidecek yeni kafileleri durdurduk ve umreye gitmek üzere havaalanlarına gelmiş bulunan 3 bin kişiyi havaalanlarından evlerine geri gönderdik böylece bu tarihten itibaren S.Arabistan’a umre ziyareti için çıkışları engellemiş olduk. 28 Şubattan itibaren de Mekke ve Medine'ye uçakla birlikte Sağlık Bakanlığı sağlık personeli gönderip oradaki bütün vatandaşlarımızın coronaya yakalanıp yakalanmadığını tetkik etti. Uçaklar Türkiye’deki havaalanlarına inmeden önce hem umrecilerin coronaya ilişkin ilk sağlık kontrelleri tamamlanmış hem de tüm umreciler sağlık taramasından geçirilmiş oldu. Böylece tüm vatandaşlarımızın kontrollerinin yapılmasını sağladıktan sonra da 14 gün karantina sürecine ilişkin umrecileri bilgilendirdik, defaatle uyardık. Türkiye’ye dönenlerin tamamını denetleme imkanımız elbette yoktu; evlerinde kalmalarını söylediğimiz vatandaşlarımızın 14 gün karantinada olup olmadıklarını kontrol edemezdik. Şunu hatırlatmak isterim ki; biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirdik. Bu konuda kendimizi ifade etmeye çalıştık ancak ülkemizde corona virüsünün yayılma sebeplerinin başında umreciler sayıldı, bu da hem bizi hem de bu süreçte umreden dönmüş olan vatandaşlarımızı rencide etti...”

        Ali Erbaş, edindiği bilgiye göre Mart ayı başından itibaren başta ABD ve Avrupa Ülkeleri olmak üzere yurtdışından ülkeye giriş yapanların sayısının yaklaşık 370 bin civarında olduğunu, bu kişilerin çoğunun corona şüphesi bulunan veya vaka tespit edilen ülkelerden geldiklerini bunların yalnızca 21 bin kadarının umreci olduğunu ifade etti ve ekledi;

        "Biz Sağlık Bakanlığı’nın görevlendirdiği personeller vasıtasıyla, yurda dönen tüm umre yolcusu vatandaşlarımızın sağlık kontrollerinin yapılmasını sağladık, vatandaşlarımıza 14 gün ev karantinasında kalmalarını, bu süreçte ziyaretçi kabul etmemelerini, ilgili kurum ve kuruluşların uyarılarını dikkate almalarını da defaatle hatırlatmak başta olmak üzere, görev alanımız ve yetkimiz çerçevesinde alabileceğimiz bütün önlemleri aldık. Ancak Diyanet'in karantina yetkisi yok, bir sağlık ocağı veya bu insanları misafir edebilecek imkânları yok. Dolayısıyla Türkiye'ye geldikten sonra vatandaşların nasıl denetleneceği ile ilgili bir yetki ve ilgisi de yok. Bu süreç yönetiminde Diyanet'in suçlanması hakkaniyetli değildir” dedi.

        Diyanet yetkilileri de gelen bütün vatandaşların TC kimlik numaraları, dönüş tarihleri, gidecekleri adres ve kayıtlarını ilgili bakanlık ve kurumlarla paylaştıklarını ifade ediyor.

        Konuya ilişkin olayların küresel ölçekteki kronolojik sıralamasına dair bilgileri de kısaca paylaşalım;

        Diyanet İşleri Başkanlığı ve TÜRSAB’a bağlı acenteler vasıtasıyla umreye gidişler 15 Eylül 2019 itibarıyla başladı.

        5 Şubat 2020 tarihinde il müftülüklerine COVİD-19 konusunun umrecilere yapılan seminerlerde Mekke/Medine’de yapılan seminerlerde/İrşad faaliyetlerinde anlatılması için yazı yazıldı.

        24 Şubat 2020, Almanya’da ilk vaka görüldü. Almanya uçuşlarının iptal edildiği tarih 14 Mart 2020, o tarihte vaka sayısı 3.795, ölüm sayısı 8.

        25 Şubat 2020 Fransa ilk vaka. Fransa uçuşlarının iptal edildiği tarih 14 Mart 2020, o tarihte vaka sayısı 4.499, ölüm sayısı 91.

        27 Şubat 2020 tarihinden itibaren umrecilerin S.Arabistan’a girişleri yasaklandı, aynı tarihte ülkemizden S.Arabistan’a umre için gidişler de durduruldu. Vaka sayısı ise 0.

        31 Ocak 2020 İtalya ilk vaka. İtalya uçuşlarının iptal edildiği tarih 29 Şubat 2020, o tarihte vaka sayısı 1.128, ölüm sayısı 29.

        31 Ocak 2020 İspanya ilk vaka. Uçuşların iptal edildiği tarih 13 Mart 2020, o tarihte İspanya’daki vaka sayısı 5.232, ölüm sayısı 133.

        31 Ocak 2020 İngiltere ilk vaka. Uçuşların iptal edildiği tarih 16 Mart 2020, vaka sayısı 1.543, ölüm sayısı 55.

        02 Mart 2020 S.Arabistan ilk vaka. Uçuşların iptal edildiği tarih 16 Mart 2020, vaka sayısı 238, ölüm yok.

        *

        Bir acayip zamandayız

        Hem sağlık konusunda hem de sosyolojik açıdan tarihi dönemlerden geçiyoruz. Öyle şeyler yaşıyoruz ki, bundan 6 ay önce birisi size gelip; "Trafik polisi yolunuzu kesecek ve ateşinizi kontrol edecek" deseydi, bu sözlerin bir delilik emaresi olduğunu düşünür ve muhtemelen gülüp geçerdiniz.

        Bugünlerde ekranlarınızda esasında alkol kontrolü yapan trafik polislerinin yollarda ateş ölçtüklerine tanıklık ediyorsunuz. Sokaklar ve meydanlar bomboş veya öyle olmalı.

        Kısacası bu olumsuzluklar bağlamında tekerrüründen Allah muhafaza bir tarih yaşıyoruz. Bu toplumsal değişimlerin yanında ülkelerin takındıkları tavır da bir o kadar önemli.

        Türkiye İtalya ve İspanya'ya sağlık malzemesi gönderdi. Üzerinde Mevlana'nın "Ümitsizliğin ardında nice ümitler var... Karanlığın ardında nice güneşler var" sözleri yazılı olan yardımlar dün Madrid'e ulaştı ardından İtalya'ya gidecek. Bunun sembolik anlamı oldukça önemli.

        Dünyada sosyo-politik dengeler de değişiyor. Düne kadar Rusya Amerika çekişmesini konuşurken, bugün Rus kargo uçaklarının Amerika'ya yardım malzemesi gönderdiğini görüyoruz. Diğer yandan Roma sokaklarında Rus askeri yardım kamyonlarının dolaştığı günlere tanıklık ediyoruz.

        Bu karanlığın ardından güneş doğduğunda da, Türkiye'nin İspanya ve İtalya'ya yapmış olduğu yardımlar "politik bir jest" in ötesinde bir anlamla tarihe not düşülecektir.

        Birbirimizi dinlemeye ve anlamaya tahammülümüzün kalmadığı bu günlerde, corona salgını ile ilgili en kritik mesele ise; konunun siyasallaşması ve siyasal zeminde tartışılmaya başlanması endişesiydi.

        Yayınlarda biraz buna işaret etmeye çalışmıştım. İşaret etmeye çalışırken bile yanlış anlaşıldığımı fark ettim. Corona da çoktan politik zeminde tartışılmaya başladı maalesef. Yine de dilerim virüsün siyasi tercihlerimize bakmaksızın bulaştığını ve tek uğraşımızın sağlık çalışanlarına destek olarak bu pandemiden kurtulmak olması gerektiğini anlarız.

        Sonra siyaset konuşacak daha çok zamanımız olur. Ne dersiniz biraz sakinleşip, birbirimize omuz versek mi?

        Diğer Yazılar