Ekmek Teknesi'nin yeni versiyonu TRT 1'de ay sonunda başlıyor
Ne diziydi ama Ekmek Teknesi... Sekiz sene önce yayın hayatına başlamıştı. Unutulmaz yapımın başrolünde, yine efsane bir oyuncu, rahmetli Savaş Dinçel vardı. Fırıncı Nusret Baba ve beş kızının hayatı, sıcacık bir mahallenin öyküsüyle birlikte anlatılıyor, o eski -bozulmamış- güzelim İstanbul'un sıcaklığı yansıyordu her bölümde ekrana. Seyirci her bölümü iple çekiyordu adeta. Kimler kimler yoktu ki o teknede... Hasan Kaçan, Kadir Çöpdemir, Peker Açıkalın, Ekin Türkmen, Melike Güner, Cem Kılıç, Ahmet Yenilmez, Suna Pekuysal, Mazhar Alanson... Her hafta Kuzguncuk'tan evimize konuk oluyorlar, hoşgörünün, yardımlaşmanın, samimiyetin ve iyi niyetin erdemini hatırlatıyorlardı.
Fırıncı Nusret Baba mahallelinin de babasıydı, beş kızının yanı sıra. Başı hiç dertten kurtulmayan kayınbiraderi Cengiz, onun arkadaşları Kirli, Celal, Korkut, Bican, fırının başına geçme hayalleri kuran çırak Naim, Mehpare'nin kocası Süha... Heredot Cevdet'in kahvede anlattığı hikayeleriyle, berber Ölü'süy-le, Medet Abisi'yle, nalbur Ruhi'siyle, kasap Kıl'ıyla ekran klasiklerinin arasına adını yazdırmıştı Ekmek Teknesi. Peki şimdi durup dururken bunları
neden anlattım? Çünkü yeni bir dizi başlıyor efendim önümüzdeki günlerde TRT 1 ekranında. Pana Film'in çektiği Halil İbrahim Sofrası, perde açmaya hazırlanıyor ayın sonunda. Dizide Hasan Kaçan, Kadir Çöpdemir, Ahmet Yenilmez, Burak Satıbol, Ayçe Abana rol alıyor. Yani Ekmek Teknesi ekibi, hemen hemen aynı kadroyla yeniden bir mahalle dizisine başlıyor. Gelelim konusuna... Mahallenin berberleri Ali (Hasan Kaçan) ve Nuri (Kadir Çöpdemir) ortaktırlar. Ali bir iş merkezinde dükkân almak ister, Nuri'yse buna karşı çıkar. Çünkü Nuri, Ali'den habersiz o dükkânı almıştır çoktan. Ali'yi en yakın dostundan yediği bu kazık çok üzer. Artık iki yakın dost düşman olmuş, aralarındaki çekişmenin fitili de ateşlenmiştir. Gerisi ayın sonunda... Bakalım Halil İbrahim Sofrası, Ekmek Teknesi'nin zihnimizden çıkmayan o eski lezzetini sunabilecek mi? Bakalım bu yeni dizi, ekranlardaki dizi boşluğuna bir çare olabilecek mi? Hepinize iyi haftalar...
PAKİZE, VEDAT VE MEHMET'E TEESSÜFLERİMİ BİLDİRİYORUM!
Hiçbir şeyden çekmedim bu üçünden çektiğim kadar. Ne zaman ekrana çıksalar, mıh gibi kilitleniyorum karşılarına. Hele de karnım açsa, zor bekliyorum programın bitmesini; atıyorum kendimi mutfağa. Pazar günü evde televizyon açık, dışarısı cehennem sıcağı, izin günüm de malum, şöyle güzel bir öğlen uykusu çekeyim dedim. Ekranda başladı tatlı bir mırıltı. Merak ettim, kalktım baktım, gurme Vedat Milor bu defa da Urfa turuna çıkmıştı. Önce bir ciğerciye girdi, ardından kebaplar, arkasından bir ara sokaktaki ünlü baklavacıdan sarmalar, havuç dilimleri, baklavalar...
Yataktan nasıl fırladığımı bilemedim. Kahvaltı sofrasından da yeni kalkmıştım ama tutamadım kendimi, mutfakta ne bulduysam mideye indirdim.
Pakize de aynı etkiyi yapıyor bende. Geziyor ya hani elinde mikrofonuyla belde belde. Her yörenin en lezzetli yemeklerini ekrana taşıyor, ekranda tadıyor. Programı bitti biliyorum ama tekrarları bile bende ne rejim bırakıyor, ne de doğru dürüst diyet yaptırıyor. Pakize, insana gecenin bir yarısı börek açtırıyor. Bu üçlü çetenin en fenası Mehmet Yasin. Öyle bir yemek yiyişi var ki, seyrederken insanın ağzının suları akıyor. Lüp lüp atıyor ağzına güzelim dolmaları, tulumbaları, börekleri, kebapları, baklavaları. Tokken bile, çaresiz, buzdolabının kapısını açtırıyor. Velhasıl gitmeyen kilolarımın sebebi bu üç harika programcıdır efendim. Öte yandan kanalları ben şimdiden uyarayım, malûm ramazan başladı, aman yemek programlarının yayın saatine çok dikkat edin. İftardan önce ekrana getirmeyin, millete oruç yedirtmeyin. Değil mi ama efendim?..