Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu yerel seçimin hemen öncesinde de aynı kararlılıkta görmüştüm.

        Hatta o dönemde de buradan o kararlılığı kayda geçirmiştim.

        Hemen belirteyim ki dün TBMM’deki odasında iki arkadaşımla sohbet ettiğim Kemal Kılıçdaroğlu’ndaki kararlılığı ve inancı ilk kez bu denli yüksek gördüm.

        Yorgundu, belli ki uykusuzdu ama hem vücudunun hareketleri hem de sözleri bir o denli kararlılık doluydu.

        YSK’nın İstanbul seçiminin yenilenmesi kararıyla başladık söze…

        Tam o sırada odada bulunanlardan biri sanatçıların, iş adamlarının ilk kez açık ve net şekilde, korkmadan, çekinmeden Ekrem İmamoğlu’na sosyal medyadan destek gösterdiğini belirtti.

        Kılıçdaroğlu, destekten memnun kaldığını başını sallayarak gösterirken o an bana şu cümleyi söyledi:

        “Ne yaparlarsa yapsınlar sonuç değişmeyecek, yine kazanacağız. Ama Tayyip Bey'i bu noktaya kim taşıdı işte onu bilemiyorum…”

        Kısa bir es verip hüzünlü ses tonuyla devam etti:

        “Ama benim gördüğüm demokrasi kavramını giderek unutuyoruz. Baskıcı bir rejimden yana doğru gidiyoruz. Zaten biz ona dikta yönetimi demiştik…”

        KİM TAŞIDI?

        Bu noktada araya girip şu soruyu yönelttim:

        “Tayyip Bey'i bu noktaya kim taşıdı?’ dediniz. Sizin öngörünüz nedir, kim taşıdı?”

        Yanıtı kısa oldu:

        “İstanbul rantını alanlar, yakın çevresi…”

        Bu aşamada bir arkadaşım, “Sayın Bahçeli’nin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Son üç dört gün vurgulu şekilde seçim yenilenmeli’ dedi” hatırlatması yaptı.

        Kılıçdaroğlu’nun yanıtı kısa oldu:

        “AK Parti’den oy kapma telaşında. Onun amacı başka; seçimler filan değil onun amacı…”

        Bu aşamada YSK’da seçimin yenilenmesine oy veren 7 üyeye sert çıktı.

        VALİ ATAMASI KANUNA AYKIRI

        İstanbul Valisi’nin seçim döneminde Belediye Başkanlığı’na da vekalet etmesi kararını eleştirdi.

        Kanun’un, “Seçimin yenilenmesi halinde vali veya kaymakamın başkanlığında toplanacak belediye meclisi üyeleri arasından biri başkanlığa vekaleten getirilir” hükmünün de ortadan kaldırıldığını vurguladı.

        “Ortada yasa yok ki… Bizim anladığımız anlamda hukuk yok. Hukuk devleti olmaktan çıkmış Türkiye…” dedi.

        Sonrasındaki sohbetimiz ise şöyle devam etti:

        -Soru: Hukuk devleti olmayan bir zeminde siz mücadelenizi nasıl yapacaksınız?

        - Kılıçdaroğlu: Edeceğiz… Demokrasi mücadelesi uzun soluklu ve kararlı mücadeledir. Demokrasinin kuralları olmuyor diye bizim mücadeleden vazgeçmemiz, alanı tamamen totaliter yönetime diktatörlüklere bırakmak olur. Biz kararlılıkla her koşulda mücadelemizi sürdüreceğiz. Demokrasi gelinceye kadar bizim mücadelemiz aslında bir halk mücadelesi...

        -Saadet Partisi adayını çekecek mi? Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir adayı uygun görürlerse İmamoğlu lehine çekileceğini açıkladı.

        - Onu bilmiyorum… Meral (Akşener) Hanım’ı ve Temel (Karamollaoğlu) Bey'i de bir ziyaret edeceğim.

        -Siz her ikisiyle de dün telefonda konuştunuz. Saadet Partisi ile dirsek teması, İYİ Parti ile de ittifak devam edecek mi?

        - Biz zaten buna Millet İttifakı dedik. Demokrat Parti de dahil olmak üzere… Biz Ekrem (İmamoğlu) Bey'i de hiçbir zaman CHP’nin adayı olarak göstermedik. Millet İttifakı’nın adayı diye lanse ettik. İYİ Parti aday göstermedi, Saadet Partisi aday gösterdi, ona da saygı gösterdik. Çünkü ittifakı öngören bir yasal düzenleme yok yerel seçimlerde. Ama partiler aday göstermeyerek karşılıklı destek verebiliyor.

        DSP İLE DE GÖRÜŞECEĞİZ

        -DSP’nin adayı da tepkili bir açıklama yaptı. DSP ile de bir temasınız olur mu?

        - Olacak… DSP ile de, Demokrat Parti ile de görüşeceğiz…

        -Seçimlerle ilgi beklentiniz ne?

        - Ekrem (İmamoğlu) Bey seçimi alacak. Daha yüksek bir oyla alacak. Çünkü, insan olanın vicdanı bu kadar adaletsizliği hukuksuzluğu kabul etmez. İnsan olanın vicdanı kazanıyor seçimi… Dünyanın denetimini yapıyorsunuz, geçerli - geçersiz oydu, tam sandıktı- yarım sandıktı bütün bunları yapıyorsunuz; hiçbir şey bulmuyorsunuz, evlere baskın yaptırıyorsunuz, hiçbir şey bulmuyorsunuz. Sonra diyorsunuz ki; ‘YSK üyeleri yanlış atanmış…’ İyi de atayan sizsiniz, biz değiliz ki. Ayrıca sandığa gidip oy kullanan vatandaşın günahı ne? Vatandaşın bir günahı yok ki. Vatandaş gitti oyunu kullandı. Sandıktan çıkan oylar doğru mu, doğru… Burada bir yanlışlık var mı? Hiçbir yanlışlık yok…

        RANT O KADAR DEĞERLİ Kİ

        -Siz bu noktaya gelmesini neye bağlıyorsunuz? Grup konuşmanızda da yedili çete dediniz ve bir noktada durdunuz? Neye bağlıyorsunuz?

        - İstanbul rantını İstanbulluya vermek istemeyenler, bir avuç kişiye, bir avuç AK Partiliye vermek istiyorlar. İstanbul’un rantı o kadar değerli ki, burada milyon dolarlar var. Halkın milyonlarca kişinin sefaletinin önlenmesini istemiyorlar. Kendilerine muhtaç, bir dilim ekmeğe muhtaç olsun ki, ‘ben ona ekmek verdiğim zaman o bana oy versin…’ Bu anlayışı yerleştirmek istiyorlar geniş kitlelere.

        ARKADAŞLARDAN BOYKOT DİYEN DE OLDU

        -Bir kısım seçimlerin boykot edilmesini savunuyordu ama siz başından beri seçimlere girip meşru zeminde mücadeleyi savundunuz. Bu durduğunuz noktada aslında Türk demokrasisi açısından önemli bir rahatlama meydana getirdi mi? Bununla sonuç alabileceğinize inanıyor musunuz? Bu kararı alırken zorlandınız mı? Sizi zorlayan unsurlar oldu mu?

        - Alacağız tabi... Karar alırken zorlanmadık. Aşağı yukarı bütün milletvekillerimiz destek verdiler, tabii boykotu öneren arkadaşlarımız da oldu. Sandığa gitmeyelim diyen arkadaşlarımız da oldu. Ama hem Parti Meclisi hem de milletvekillerinin büyük bir ağırlığı hayır seçime gitmeliyiz, mücadelemizi yapmalıyız ve sonuç almalıyız dedi. Çünkü biz mücadelenin galibiyiz, mağlubu değiliz ki niye bir gerekçe yaratıp da boykot edelim. Bir daha yeneceğiz. Bir daha yeneceğiz. Üstelik büyük farkla yeneceğiz bu sefer. Çünkü gerçekten de İstanbul’un vicdanı rahatsız. Yani Ekrem Bey şu kısa süre içinde ne yaptı; fakir fukara lehine ne gerekiyorsa hepsini yaptı. Onların 15-20 yıldır yapmadığını bu kısa süre içinde yaptı. Su fiyatlarını indirdi, ulaşımını yaptı, ucuzlattı, öğrencilere avantaj sağladı, 0-4 yaş arasındaki anne çocuğu ile bir yere giderken ücretsiz yaptı. Daha ne olsun yani… İlk kez halka dokunan, halktan yana karar alan bir Belediye Başkanıydı. Uzun süre ilk kez Belediye Başkanı ile karşılaştı İstanbullu; bunu görecek.

        YOL HARİTASI HAFTAYA

        -Siz daha önceki seçimi Türkiye genel seçiminden çıkartıp, her birini kendi potansiyeli içerisinde belediye seçimi seviyesinde değerlendirdiğiniz. Bu yeni durumda da aynı politikanız sürecek mi? Yoksa bütün bileşenleri İstanbul da katkı vermeye çağırıp bir Türkiye seçimine mi dönüştüreceksiniz?

        - Yoo yine yerel seçim... Ama İstanbul’a gelip de Ekrem Bey'in kazanmasına yönelik çaba harcayanlar olursa, tabii memnun oluruz. Kırsaldan da insanlar gelebilir, başka kentlerden de insanlar gelebilir. Memnun oluruz yani.

        -Büyükşehir Belediye başkanlarını da İstanbul’a çağıracak mısınız?

        - Daha henüz ona yani izlenecek politikaya yönelik bir yol haritası henüz belirlemedik. Önümüzdeki hafta bu yol haritası çıkacak görüştük bugün.

        ŞİRKET YÜRÜTECEK

        - Propaganda sürecine ne zaman başlayacaksınız?

        - Biz başladık aslında. Yeni bir yol haritası… Yol haritası da şöyle; kim İstanbul’un hangi bölgesinde çalışacak.. Yani 1- yol haritası 2- söylemler ne olacak. Bununla ilgili bir özel çalışma yapıyoruz. Bu da kısa süre içerisinde biter. Bu çalışmayı parti dışından bir gruba yaptırıyoruz.

        -Yani bir şirket üzerinden mi?

        - Evet, bir şirket üzerinden…

        REKLAM

        ***

        YSK’daki oylama sırasında yaşananlar

        YSK’nın İstanbul seçimini iptali sırasında neler yaşandı?

        Örneğin iptali yönünde oy kullanan 7 üye ne dedi, tartışma çıktı mı?

        Bütün bunlar dün gece boyunca merak ettiğim konulardı.

        Sabah CHP’nin YSK Temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu bir mesaj atınca hemen arayıp soruların yanıtını aradım.

        AK Parti ve MHP’nin yaptığı itirazlara ilişkin İstanbul’dan istenen talepler gelince YSK 14.30’da toplanmış.

        Önce itirazlara ilişkin durumlar tek tek okunmuş ve bir kenara konulmuş.

        Ardından siyasi partilerin temsilcilerinin konu hakkındaki görüşlerine geçilmiş.

        Yakupoğlu, YSK’nın geçmişten bugüne gelen örneklerini de tek tek sıralamış.

        ADAY DA BAŞKANDI

        Hatta 2009 yılındaki mahalli seçimden bir örnek de vermiş.

        O dönem belediye meclisi adayı olan bir kişinin sandık kurulu başkanı yapıldığının tespit edildiği, itirazın yapıldığı ve YSK’nın kanuna aykırı ise de usulsüzlük sandık sonucunu etkileyen sonuç yaratmadı diye itirazı reddettiğini anımsatmış.

        Bununla da kalmamış sandık kurullarına ilişkin başka örnekleri de sıralamış.

        Konuşmalar tamamlandıktan sonra oylamaya geçilmiş.

        OLAĞANÜSTÜ ÜZERİNDEN

        Ancak burada dikkat çeken bir durum olmuş.

        YSK üyeleri tam kanunsuzluk yerine, olağanüstü başvuru üzerinden karar alma yönüne gitmek istemiş.

        Yakupoğlu buna bir kez daha itiraz edip, tam kanunsuzluk üzerinden kararın alınması gerektiğine vurgu yapmış.

        Kararın bu şekilde çıkmasının önemi, eğer tam kanunsuzluk hali olmuş olsaydı, bu durumda aynı sandık kurullarının görev yaptığı geçmiş iki seçimler de sıkıntıya girecekti.

        Tam kanunsuzluk hali o seçimler için de geçerli olacaktı; oysa AK Parti ve MHP’nin olağanüstü başvurusu ile gidilerek sadece itiraza konu oylamaya tabi oldu.

        Böylece geçmişi kapsamadan karar alındı.

        İkinci ilginç gelişme ise itirazlar tek tek oylama yerine toptan oylama ile sonuçlandırılmış ve olağanüstü başvuru üzerinden yapılmış.

        Bu süre içinde 7 üye hiçbir şekilde söz almamış, herhangi bir yorumda da bulunmamış.

        AK Parti üyesi 3 bin kadar kamu görevlisi olmayan kişinin, sandık kurulu başkanlığında görev yaptığı tespit edilip, bunların bulunduğu sandıktaki toplam oyların da İmamoğlu ile Yıldırım arasındaki farkı aştığına vurgu yapmış.

        Beş saat süren itirazlara ilişkin müzakere sonunda saat 19.30 gibi İstanbul seçimlerinin iptal kararına varılmış…

        Birkaç kez sordum aynı yanıtı aldım…

        İptal yönünde oy kullananların hiçbiri tek kelime etmeden oylamaya geçmiş…

        Diğer Yazılar