Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumhur İttifakı’nın İstanbul adayı Binali Yıldırım seçim sonucu konusunda fazla konuşmak taraftarı değil.

        TBMM’deki Grup toplantısından çıktıktan sonra bir yandan yürüyüp, sohbet ettik.

        Çevreden gelen, “Sen üzülme…” diye sarılan, “Uğraştık ama olmadı…” diye gönül almaya çalışan bakanlar, milletvekilleri, partililerin gönül alan cümleleri arasında sohbetimizi yaptık.

        Bir ara, “Ne diyorsunuz gelen bu tepkilere?” dedim, bir şey söylemek istedi, ama hafif gülümseyerek başını iki yana sallayıp sustu.

        Sonuca ilişkin olarak da sadece “Sonuç alındı… Nasip artık, söyleyecek bir şey yok, sonuç ortada” demekle yetindi.

        Bu aşamada partide veya hükümette bir görev üstlenip üstlenmeyeceğini de sordum.

        Sesi kararlı bir tona dönüştü, “Sade milletvekiliyim” dedi.

        Devamını da şöyle getirdi:

        “Asli işimize milletvekilliğine döndük. Sade milletvekiliyim artık…”

        Başka bir uğraş içinde olmadığını da vurguladı.

        Etrafımızı saran kalabalık moral aşılayan sözlerle çevresini sarıp yanımdan uzaklaştırdı…

        REKLAM

        ***

        Başkanlık sistemine genel bakım ayarı...

        AK Parti Grubunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul seçimine yönelik sözleri önemliydi.

        Yenilgiyi kabullenen, rakibin başarısını kutlayan, ancak mücadeleyi de tetikleyen net bir duruş sergiledi.

        Ardından erken genel seçim arayışlarına da karşılık gelecek şekilde Türkiye’nin önünde duran sorunları işaret etti.

        Bundan sonra bu konulara odaklanacaklarını da yurtdışı gezilerini sıralayarak dile getirdi.

        Konuşmasında en dikkat çeken nokta da İYİ Parti lideri Meral Akşener’i ilk kez hedef almasıydı.

        BAŞARIYI İMAMOĞLU’NA YAZDI

        Bir de CHP’ye ve grup toplantısında ilk kez tek cümle söz etmedi; başarıyı Ekrem İmamoğlu’na yükledi.

        Şunu belirteyim ki AK Parti’de dün hemen herkes seçim stratejisinin yanlışlığını tartışıyordu.

        Üzerinde durulan, “geniş kesimlerin görüşünün alınması ve herkese eşit yaklaşılması” politikasının terk edilmesi sonucu bu noktaya gelindiğine yönelik eleştiriydi.

        "TEK SES KALDIK"

        Hatta Trabzon Of’tan gelen seçmen de aynı yakınma içindeydi: “Muhalefetin sesini kestik, biz tek sesli kaldık, onu da millete dinletemedik…”

        Anlaşılan o ki İstanbul seçimi İstanbul’da ciddi bir sorgulama başlatacak.

        Üzerinde durulan da hem AK Parti politikaları hem de Başkanlık sisteminin uygulamada getirdiği aksaklıkların tespiti…

        Grup toplantısının sonunda Erdoğan da bunu açık şekilde dile getirdi.

        Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişin birinci yılının dolduğunu anımsattı ve “Böylesine büyük bir reformun oturması, uygulamanın yerleşmesi elbette zaman alacaktır. Ancak genel hatlarıyla milletimizin bu sistemi kabullendiğini, ülkemizin de uyum sağladığını görüyorum” dedi.

        GENEL BAKIM, KONTROL

        Ardından da Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturdukları yeni çalışmayı açıkladı:

        “Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yeni yönetim sisteminin bir yıllık uygulama sonuçları, eksikleri, aksaklıkları ve geliştirilmesi gereken yönleriyle ilgili bir kapsamlı çalışma başlattık. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Fuat Oktay'ın başkanlığında bakanlıklarımızın, kurumlarımızın, akademisyenlerimizin, medya mensuplarının ve ilgili tüm kesimlerin katılımıyla bu değerlendirme çalışmasını gerçekleştireceğiz.”

        Toplantı sonrası Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a nasıl bir model üzerinde durduklarını sordum.

        PARTİ İLE İLİŞKİSİ AYNEN DEVAM EDER

        MHP lideri Bahçeli’nin 31 Mart seçimi öncesi dile getirdiği, “Cumhurbaşkanı’nın partisi ile ilişkisinin yeniden düzenlenmesi” talebinin de bunu kapsayıp kapsamadığını sordum.

        Oktay, “Böyle bir şey olmayacak, çünkü sistemi değiştirme yönünde bir çalışma değil” yanıtını verdi.

        Aktarıldığına göre ağırlıklı olarak sistemin ağır işlemesine neden olan aksaklıkları üzerinde durulmuş.

        “Dinamikler ve teamüller üzerinden yürüyerek aksaklıkların tespit edilmesi” yönünde karara varılmış.

        Yani birilerinin ileri sürdüğü gibi, “Parlamenter sistemde %33 ile seçimi kazanmak varken, %50 artı biri zorunlu kılan sistemden vazgeçilsin” yönünde bir beklenti kesinlikle yok.

        Bırakın bunu sistemin bütününü bozacak herhangi bir adım bugün için kesinlikle düşünülmüyor.

        Bütün kesimlerle yapılacak temaslar sonrası ne olur; ona da o dönemde bakılır.

        Diğer Yazılar