Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Suriye’nin kuzeyinde oluşacak güvenli bölge için dün de ABD’den gelen askeri heyetle müzakere yapıldı, bugün de devam edilecek.

        Büyükelçiler toplantısı dolayısıyla, diplomasinin buluştuğu Ankara kulislerine yayılan haberlere bakılırsa, bugünden yarına sonuç alınacağını gösteren bir süreç yürümüyor.

        Ama Menbiç gibi uzun vadeye yayılması da olası gözükmüyor.

        Çünkü her iki taraf da kendisi açısından ileride oluşabilecek güçlükleri görüyor ve kozlarını bu kapsamda masaya sürüyor.

        Karar alma mekanizması içinde yer alan diplomasinin saygın isminin dünkü sohbetimizdeki şu cümlesi durumu özetlemeye yeter:

        “Meseleyi tek başına Suriye olarak almamak lazım, Irak’tan İdlib’e uzanan kapsamda bakmak gerekir. Ayrıca uluslararası camiayı da haklı tezimizde yanımızda tutmamız lazım. O nedenle önerilen güvenli bölgenin nereden başlayıp, ne kadar uzunluğa ve derinliğe ulaşacağı bizim kadar ABD’nin gelecekte karşılaşacağı sorunlar açısından da önemlidir…”

        Sözünü biraz daha açmasını istediğimde 11 Eylül saldırılarını gösterdi:

        “Ne zaman ki ABD Afganistan ve Irak’ı boşalttı, karşılığını 11 Eylül saldırısıyla aldı; burayı da yarın boşalttığında ileride neyle karşılaşabileceğini görerek adım atacaktır…”

        Bunun ötesinde konuşmaktan kaçındı.

        ALAN UYUŞMAZLIĞI

        Washington Post’un yetkililere dayandırdığı önceki günkü haberinde de görüldüğü gibi Türkiye’nin Cerablus’tan başlayıp, Silopi’ye uzanan 460 km’lik bandın tamamının güvenlikli hale getirilmesine ABD sıcak bakmıyor.

        ABD’nin masada bulunan ve bir iki mil esneme şansı olduğunu belirttiği önerisi 14-15 (9 mil) kilometre derinliğinde, 140 kilometre (87 mil) uzunluğundaki alanı kapsıyor.

        Güvenli bölgeyi Kilis ile Ceylanpınar’ın karşısında bulunan Tal Abyad ile Rasulayn arasında kalan 140 kilometrelik alanla sınırlandırıyor.

        Derinliğin de Türkiye sınırından Kamışlı- Halep otobanına kadar inmesini uygun bulmuyor; yarısı kadar, 15 km ile kısıtlıyor.

        Buna gerekçe de YPG’nin ileri sürdüğü DAEŞ etkisinin ortadan kalkmadığı, hapishanelerdeki çok sayıdaki DAEŞ’linin YPG kontrolü kalkarsa serbest kalacağı ve mücadelenin sekteye uğrayacağı iddiası.

        Aslına bakılırsa, YPG’nin “Güvenli bölge 2 mili (3 km) geçmesin” ısrarına uydurulmuş kılıf.

        DOĞUDA KAMIŞLI BATIDA KOBANİ

        ABD planı, batıda PKK’nın uluslararası arenada reklam merkezi yaptığı Kobani, doğu da ise ABD ve Rusya ile birlikte Şam’ın da güç barındırdığı bir de havalimanı olan Kamışlı’yı devre dışında bırakıyor.

        Kobani direnci sergiliyor.

        Türkiye ise ABD Başkanı Trump tarafından verilen söz doğrultusunda, 32 kilometre (20 mil) derinliğinde, Irak sınırına kadar kesintisiz uzanan 460 km uzunluğundaki bölgeyi güvenlikli hale getirme konusunda kararlı.

        Irak’ta PKK yapılanmasının önemli alanlarından Şengal ile Suriye’deki YPG’nin bağını koparmakta ısrarlı.

        ABD Merkez Komutanlığı CENTCOM’un devreye girmesiyle Trump’ın sözünden farklılaşan alanı olmazsa kendi başına güvenlikli hale getireceğini de açıktan ilan etmiş bulunuyor.

        Menbiç sürecindeki oyalanma ile bir daha karşılaşmak istemiyor.

        EN ÇOK SIĞINMACI O BÖLGEDEN GELDİ

        Türkiye’nin bu alanı istemesinin gerisindeki asıl amaç da tek başına kantonların bağını koparmak ve terör unsurlarından temizlemek değil; Suriyelilerin dönüşünü sağlamak.

        Çünkü yapılan araştırmalar da gösteriyor ki Türkiye’de bulunan Suriyelilerin ağırlıklı bölümü bu bölgeden kaçıp gelmiş.

        Onların tekrar topraklarına dönmesi amaçlanıyor; bu bölgede ortaya çıkan etnik temizliğe de böylece son vermeyi hedefliyor.

        Tezi AB ülkelerinde olanların da dönüşünü kolaylaştıracak sağlam plana dayanıyor.

        ÖZÜNDEN KOPARMAMALI

        Peki, Türkiye derinlik ve uzunluk ısrarından vazgeçer mi?

        Bu aşamada bir şey söylemek için erken.

        Çünkü önceliğini sığınmacıların dönüşüne veren Ankara, Kobani gibi uluslararası arenada simgeleşmiş yerleri birilerini öne çıkararak planının asıl özünden koparılmasını istemiyor.

        Senato ısrarına karşın, yaptırımlar konusunda Türkiye’nin yanında duran ve çaba sergileyen Beyaz Saray yönetimiyle arasındaki ilişkiyi de buruk hale getirmeyi arzulamıyor.

        Ama ABD’nin önerisini de gerçekçi bulmuyor…

        DÜŞÜNMESİ GEREKEN ABD

        Bundan olsa gerek Ankara’da, “Sığınmacılar için yaşanır alanları cazip hale getirirsek, cepler oluşturarak adım adım ilerlersek, diğerleri de özenir ve daha iyi sonuç alırız” diyenlere de rastlanıyor.

        Ancak bütünü olmazsa planının bir süre sonra sıkıntıya gireceğini söyleyenler de haksız değiller, Kobani PKK’nın en önemli merkezlerinden biri…

        Şu cümle de durumu özetlemeye yeter:

        “Her türlü riski almaya hazırız. Türkiye bir devlet; burası da yaşam alanım. O nedenle biz değil, ABD askeri bizimle karşı karşıya kalmamak için ne yapması gerektiğini düşünmeli. Müttefiki Türkiye ile sorun yaşamaktan çekinmeli, YPG/PKK ile değil.”

        YERLEŞİMLERİN KONTROLÜ

        Mesele bu noktada da bitmiyor, Türk ve ABD askerlerinin birlikte devriyeleri ile kontrol altında tutulması hedeflenen güvenlikli bölge içinde kalan yerleşimlerin yerel güvenliği de tartışmalı.

        Ankara YPG’nin dahil olduğu tüm yapılara itiraz ediyor ve yerleşik halkın onayladığı yerel güvenlik yapılanmasını savunuyor.

        ABD’nin bu bölgedeki güvenliğin Iraklı peşmergeler tarafından sağlanması gibi düşünceleri de gerçekçi bulmuyor.

        OPERASYONUN ZAMANI

        Ankara’da ilk günkü görüşmelerden sonuç alınmayıp ikinci turu bugüne kalan Türkiye ile ABD askeri heyetlerinin görüşmesinden sonuç çıkmazsa Fırat’ın batısına operasyon ne zaman yapılır.

        Bölgede bulanan ve gelişmeleri de yakından takip eden ve sınır boyunda yaşamını sürdüren arkadaşımı dün aradım, bölgedeki hareketliliği sordum.

        Ekranlarda konuşanları müstehzi halde ve ilgiyle dinlediğini belirtip, şu tespiti paylaştı:

        “Bu sene inanılmaz sıcak var. Şu an saat 15.00 ve dışarısı gölgede 40 derece. Bölgenin çocuğu olarak klimayı sonuna kadar açmışım, yine de yanıyorum.”

        Ardından devamını getirdi:

        “Ben kapının önüne sıcaktan adım atamazken, otomobile binince düdüklüde kalmış gibi olurken, operasyon nasıl yapılır? Ben de ekranda sizleri dinleyip kendime bunu soruyordum…”

        Telefonu kapattığımda ben de gülümsüyordum.

        Dilediğiniz kadar plandan, operasyonun ne zaman yapılacağına ilişkin tarih varsayımlarından söz edin, bölgenin gerçeğini aşamazsınız…

        Diğer Yazılar