Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Meclis'in iki büyük partisi bugün itibarıyla kampa giriyor.

        Aynı zamanda kongre süreçleri de başlayan AK Parti ve CHP, bundan sonraki dönemde uygulayacakları politik yol haritasını belirleyecek.

        Bu arada birlikte yol yürüyeceği bloklara ilişkin politikalarını da kesinliğe kavuşturacak.

        Dikkat edilirse ittifak demiyorum, blok diyorum.

        Çünkü İYİ Parti bir süredir CHP ile ittifakının söz konusu olmadığını, seçimin sonucu ile tamamlandığına inanıyor.

        Nitekim dün İYİ Parti'nin iki önemli yöneticisi Lütfü Türkkan ve Cihan Paçacı ile sohbetimizde de her ikisi aynı noktaya işaret etti:

        “Biz ittifakı seçim için yaptık. Haziran'da da yapmıştık, sonrasında tamamlandı. Yerel seçim için tekrar müzakere ettik ve yeniden başladık. O da 23 Haziran itibarıyla tamamlandı....”

        Paçacı biraz daha detaylandırdı ve AK Parti ile MHP arasındaki Cumhur İttifakı ile kendilerinin oluşturduğu Millet İttifakı'nın benzer olmadığını belirtip ekledi:

        “Bizim ittifakımız seçimin bitmesiyle birlikte sonlandı. Ama Cumhur İttifakı hükümete dayalı olduğu için devam ediyor. İkisini birlikte değerlendirmemek lazım. CHP ayrı biz ayrı partiyiz. Ama her ikimizin hedefinde de AK Parti olduğu için işbirliğine en yakın partileriz. Bu her konuda birlikte hareket edeceğiz anlamına gelmiyor…”

        SANDIK İTTİFAKINDAN DEĞERLER BLOKUNA…

        Benzer bir cümleyi dün bu satırlarda da yer aldığı gibi CHP lideri Kılıçdaroğlu da dile getirdi, “İYİ Parti ayrı CHP ayrı parti, biz aynı parti değiliz ki ayrı ayrı partileriz yüzde yüz örtüşmüyoruz ki…” dedi.

        CHP lideri Kılıçdaroğlu da meseleye bu noktadan baktığı için konuyu sandık işbirliğinden, değerler blokuna çevirmek istiyor.

        “Özgürlük, hukuk ve demokrasi bloku hareketine” döndürmek için de kolları sıvamış bulunuyor.

        Bu amaçla Anayasa hukuku profesörü CHP milletvekili İbrahim Kaboğlu'na görev vermiş.

        Kaboğlu sohbetimizde Anayasa ve yasalarda özgürlükler ile ilgili yapılması gereken 12-14 maddelik hazırlıklarının sürdüğünü ve İYİ Parti'ye de götüreceğini belirtti.

        CHP'den aktarıldığına göre parlamentoda temsil edilen Millet İttifakı bileşeni CHP, İYİ Parti, SP, DP ve ÖDP ile biraraya gelip ortak bir metin çıkarılması hedefleniyor.

        Ancak, Paçacı'nın dün aktardığına göre Kaboğlu'nun görüşme teklifine İYİ Parti, baştan HDP ile de görüşüldüğü gerekçesiyle soğuk yaklaşmış.

        İYİ PARTİ, KABOĞLU'NA RANDEVU VERMEYECEK

        Paçacı, Anayasa değişikliği, özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması gibi konularda CHP ile birlikte hareket etme konusunda bir rezervlerinin bulunmadığını belirtti, “Ancak HDP'nin içinde olduğu bir yerde biz olmayız, bunu belirttik” dedi.

        Anlaşılan o ki CHP ile İYİ Parti bu konuyu farklı bir mecrada ele alacak; çünkü İYİ Parti bileşen veya blok görüntüsü vermek istemiyor.

        SANKİ SEÇİM VAR GİBİ

        Ancak sahadaki bütün bu gelişmeler de kamuoyunda seçim algısını yükseltiyor.

        Bir yandan cumhurbaşkanı adaylarının kimler olacağı tartışması, diğer taraftan Cumhurbaşkanı seçilmesi için %50+1 zorunluluğunun %40+1'e indirilmesi önerisi ve ittifaklar tartışması ilginçtir milletvekilleri arasında da benzer duyguların yeşermesine neden olmuş.

        MHP’nin etkin bir isminin dün işin abartıldığını belirterek, “Tartışmaları gören de sanır ki 2 ay sonra seçim var…” dedi.

        AK Parti hafta sonu yapacağı kampa “Birlik dirlik ve kardeşlik için yeniden yollara düşme vakti…” adını da koymuş ki, her türlü beklentiyi tetiklemeye açık.

        Buna İYİ Parti ile yakınlaşma arzusunu gösteren davranışlar da eklendiğinde siyaset sahnesi renkleniyor.

        Ancak gerçeğinin ne olduğuna bakarsanız, tüm bu yaşananların hipergerçeklik içinde yok olup gitmesine tanıklık edersiniz.

        ANADOLU SERMAYESİ DE AYNI BEKLENTİDE

        Bu da birçok kesimde olduğu gibi AK Parti'nin sosyolojik tabanının önemli bir kesitini oluşturan Anadolu sermayesinin de beklentisini etkiliyor.

        Ticarethanesinin çarkının daha hızlı dönmesini arzu ediyor, hak, hukuk ve özgürlük alanındaki sorunları önünde engel görüyor.

        SP lideri Karamollaoğlu’nun son günlerde siyasi partilere yaptığı ziyaretlerin bu kesimde karşılık bulması da bunun en iyi göstergesi.

        Anlaşılan o ki her iki partinin kampı sonrası siyasi bloklar arasındaki mücadelelere ve gelgitlere daha fazla tanıklık edilecek.

        İlginç olan bu mücadelenin de öteki parti üzerinden yürütülmesi.

        Diğer ittifakı parçalayıp yeni ortaklar yaratma çabası da öteki parti üzerinden sürdürülüyor.

        Hatta, iç parçalanmayı en az zararla atlatma veya parçalı yapıyı mozaikleştirme çabası da yine öteki parti üzerinden sağlanıyor.

        Özetle AK Parti HDP üzerinden İYİ Parti’nin Millet İttifakından ayrışmasını hedeflerken, İYİ Parti de kendi iç dinamiğini yine aynı yoldan elde etmeye çalışıyor.

        Erekler ayrışsa da taktikleri birleşiyor…

        Hepsi de öteki parti üzerinden varlığını güçlendirmenin yolunu arıyor.

        REKLAM

        ***

        Hedeflenen Arjantin modeli başkanlık mı?

        İlk dile getiren de AK Parti’dendi, bu konuda muhalefeti suçlayıp en ağır eleştiriyi getiren de AK Parti oldu.

        Cumhurbaşkanı’nın %50+1 yerine %40+1 ile seçilmesini öngören tartışmanın bu şekilde devam etmesi iktidar partisi açısından ne getirir tartışmasını bir kenara bırakıyorum.

        Asıl önemli olan bu tartışmaya neden girildiği ve oranın niçin %40’da tutulduğu…

        Bu köşede dün de belirttim, AK Parti’nin ilk Anayasa taslağında alternatifli oranlar arasında Arjantin modeli diye de bilinen %40 da vardı.

        Ancak bir farkla…

        Çünkü Arjantin’de Başkan Yardımcısı da seçime giriyor ve seçim kazanılırsa senatonun başkanlığını üstleniyor.

        Ancak oranlar açısından bakıldığında ısrarını sürdüren AK Parti kurucusu eski Bakan Faruk Çelik’in önerisine de tıpa tıp uyuyor.

        %40 ALAN KAZANIR

        Başta da belirttiğim gibi AK Parti’nin Anayasa taslağında yer alan Arjantin modeline göre bir kişi tek başına %45 oy almışsa ilk turda başkan seçilmiş oluyor.

        Bununla birlikte %40 oy almış ve rakibi ile arasındaki farkı %10’a çıkarmış olan da ikinci tura kalmadan seçiliyor.

        Eğer %40’ı iki kişi aşmış veya bu oranı geçen rakibi ile arasındaki farkı %10’a çıkaramamış ise bir ay içinde ikinci tur gerçekleşiyor.

        İkinci turda orana bakılmıyor, en yüksek oyu alan Başkan seçilmiş oluyor.

        Böyle bir sisteme gidilebilir mi derseniz çok zor.

        Anayasa değişikliği için iktidarın sandalye sayısı yetmez, daha da önemlisi iş referanduma kalırsa Cumhurbaşkanlığı oylamasına dönüşür…

        Önünde daha 4 yıl varken AK Parti’nin buna yanaşma olanağı yok.

        Diğerleri gibi patinaj gündem; unutulmamalı ki patinaj kendi zemini kadar, tekeri de yıpratır…

        Diğer Yazılar