Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İKİ gündür hem Bilim Kurulu üyeleri hem de hükümetin konu ile ilgili taraflarıyla konuşuyorum.

        Baştan belirteyim, salgınla ilgili alınması gereken önlemler konusuna iki tarafın bakışı farklı...

        Cumhurbaşkanı’nın “İşin birinci derece sorumlusu” olarak gösterdiği Bilim Kurulu’ndan yola çıkarsam...

        Konuştuğum Bilim Kurulu’nun bazı üyeleri, “kapanmanın olması gerektiği görüşünde...”

        Önerileri de eğer ekonomik olarak kaldırabilecek durumdaysa iki haftalık tam kapanma olmalı...

        Bunu söylerken gerçekleşme olanağının düşüklüğünün de farkındalar.

        SALGININ KULUÇKA SÜRESİ

        İki hafta önermelerinin nedeni de Türkiye’de koronavirüs salgını kuluçka süresine dayalı...

        Yani, virüsün girdikten sonra yerleşme, oturma süresi...

        Bunun için farklı rakamlar var; bazılarına göre 5 gün...

        Ama konunun en iyi bileni Halk Sağlığı uzmanlarına göre ortalama süre 7 gün...

        İki günden ne fark eder demeyin, 5 ve 7’ye göre kapanmanın süresi de farklılaşıyor.

        Çünkü hastalık bulaştığı andan itibaren kuluçka (inkübasyon) süresini tamamlamak üzere olanlar ile yeni kapanlar ardıl sıra geleceği için, kapanmak için iki katına ihtiyaç var.

        Yani 5 günlük bir inkübasyon süresi söz konusu ise baskılamak için tam kapanma gün sayısı 10 olmalı.

        Eğer bu kuluçka süresi 7 gün ise o zaman 14 güne çıkmalı...

        TAM KAPANMANIN ZORLUĞU

        Zaten bu konuda kafam karıştığı için hocaların hocası olarak da bilinen ve Bilim Kurulu’nun yasaklarla ilgili karar alan kurulda da etkin görev üstlenen Prof. Dr. Levent Akın’ı arayıp sordum.

        Prof. Dr. Akın da inkübasyon süresinin Türkiye’de 7 gün olduğunu bildirdi.

        Bunun için eğer ki tam kapanma olacaksa 14 güne ihtiyaç olduğunu belirtti.

        Ancak bunun zorluğunun da altını özenle çizdi, bunun yerine daha akılcı çözümler olduğunu anımsattı.

        Söylediklerinde haklı, ilkbahar aylarında uygulandığı gibi tam kapanma deyince öyle yarı çalışma süreci de söz konusu olmayacak.

        Sadece zorunlu çalışması gereken kişilerin sokağa çıktığı, geri kalan tüm çalışanların evde kapalı kaldığı bir süreden söz ediyoruz.

        Bu olmadığı takdirde tam kapanmanın bir işe yaramadığını Prof. Dr. Akın da dile getirdi.

        AKILLI KAPANMA

        Daha önce bu sütundan yazdım, dünyanın birçok ülkesi tam kapanma yerine “akıllı kapanma” diye de bilinen yöntemi uyguluyor.

        Nature Dergisi’nde de yer alan bir çalışmaya göre 226 ülkede (eyalet ve özerk cumhuriyetlerde) yapılan araştırma bugüne kadar kapanmaya ilişkin en kapsamlı olanı.

        Orada dikkatimi şu cümle çekmişti:

        “Daha az yıkıcı ve az maliyetli kapanmalar, daha müdahaleci ve sert olanlar kadar etkili olabilir…”

        Önerisinde ilk sıraya küçük grup buluşmalarının önüne geçilmesi, okulların bir süreliğine kapalı kalması, kentler arası sınır geçişlerinin engellenmesi, maske-mesafe-temizliğe halkın yönlendirilmesi ve birey hareketlerinin mümkün olduğunca kısıtlanması veya farklı zamana yayılması…

        BİRİNCİ DERECE SORUMLULUK

        Bilim insanlarının altını çizdiği nokta da burada başlıyor.

        Ancak önerilerinin kabine toplantısından bire bir çıkmadığının da altını çiziyor.

        Şunu hemen belirteyim, son iki gündür Bilim Kurulu'ndan mesaj, WhatsApp veya telefon yoluyla kiminle yazışıp konuşsam hepsinin sitemi de aynıydı:

        “Birinci derece sorumlusu değiliz, tavsiye eden, önereniyiz; sorumluluk idarenin, kabinenindir…

        Bu arada Bilim Kurulu’nda bulundukları için tek kuruş maaş almadıklarını da kayda geçirdiler.

        Dünyanın her ülkesinde Bilim Kurullarının tek kuruş para almadan çalıştığını da vurguladılar.

        Dolayısıyla son günlerde yazılıp çizilenler biraz üzmüş...

        Hatta uzun süredir Bilim Kurulu’na katılmayan üyelerin yakınmalarının temeli de buna dayanıyormuş.

        BAKANLIK DA KAPANMAYA SOĞUK

        Gelelim işin asıl sorumlusu olarak gösterilen diğer tarafa...

        Yani Bakanlığa...

        Sağlık Bakanlığı’nın koridorlarında konuşulan da tam kapanma değil, hatta bu cümlenin kurulmasına dahi tahammülleri yok...

        Bir süredir salgına dönük gözlemlemeleri de umut verici olmuş, düşme eğilimine girmiş.

        Bazı illerde sorun gözükse de ülke genelinde aynı tablonun söz konusu olmadığından söz edildi.

        Onlar da Bilim Kurulu üyeleri gibi gelecek haftanın ortalarını görmeden, yani çarşamba günkü salgın tablosuna bakmadan adım atılmasının doğru olmayacağı kanaatindeler.

        Bir daha belirteyim, Bakanlıktaki bakışa göre, eğer bir tedbir alınması gerekiyorsa bu tam kapanma olmayacak...

        KIRŞEHİR İLE AYDIN AYNI DEĞİL

        Çünkü Kırşehir ile Aydın’daki salgının aynı seviyede olmadığı halde ikisinin aynı yasak kapsamına alınmasının doğru olmadığı görüşü yerleşmiş.

        Yani salgının yüksek olmadığı bir ildeki uygulamaların çok yüksek olanla aynı seviyeye getirilip aynı yaptırıma tabi tutulmasının doğru olmayacağı kayda geçiriliyor.

        Bu durumda il pandemi kurullarına iş düşecek; salgın yüksek olan iller kısıtlı kapanma yoluna gidecek.

        Onun için de illerdeki istatistiksel standart sapmalarına bakılacak.

        Yani bir ildeki salgının standart sapması eğer yüksek ise orada tedbirler dereceli olarak arttırılacak.

        Belki bundan dolayıdır ki ülke genelinde tam kapanmaya sıcak bakılmıyor ve şu gerekçenin de altı çiziliyor:

        “Ülke çapında katı önlemin sözü kolay ama uygulamasının ne denli zor olduğunu yakın geçmişte gördük, yıkmadan önlem alınması gerekir...”

        Vaka sayılarına geçişle birlikte ölüm oranlarının da arttığı, bazı kentlerdeki salgının ikiye katladığı bugünlerde konuya bakış böyle...

        Aşı geldikten 15 gün sonra yapılır...

        Aşı geldikten 15 gün sonra yapılır...
        0:00 / 0:00

        SAĞLIK Bakanı Koca, birkaç gün önce yaptığı açıklamada ilk aşının Aralık ayında geleceğini bildirdi.

        Çin’den gelen aşıdan Aralık’ta ilk etap 10 milyon geleceğini, hedefin 20 milyon olduğunu bildirdi.

        Ocak’ta da 20 milyon daha geleceğini ve Şubat sonuna kadar 50 milyon doza ulaşacağını açıkladı.

        Benzer şekilde BioNTech’in ürettiği aşıdan da bir milyon doz alımının hedeflendiğini açıkladı.

        Peki diyelim ki aşılar Türkiye’ye geldi hemen yapılabilir mi?

        Prof. Dr. Levent Akın bunun mümkün olmadığını söyledi.

        Madem her aşı, istisnasız şekilde Türkiye’ye geldiğinde sıkı bir denetimden geçermiş...

        Hıfzıssıha’da 15 gün süresince bazı tesler yapılır ve bunun uyguluğu konusunda karar verildikten sonra uygulamasına geçilirmiş.

        Diyelim ki 14 Aralık’ta bir grup aşı geldi, bunun yurttaşa yapılması ancak 25 Aralık’ta mümkün olurmuş.

        Dolayısıyla aşının geldiği anda yapılacağını bekleyenler umutlanmasın, geldikten sonra 15 gün daha bekleyecekler...

        Diğer Yazılar