Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        BİRİNCİ sorum, kapanma bir sonuç getirir mi?

        İkincisi de hedeflenen 5 bin vaka sayısı yeterli olur mu; yasaktan muaf bu kadar çok kesim varken tam kapanma olduğundan söz edilebilir mi?

        Sondan başlayayım…

        Bu denli yüksek kapanma sonrasına dönük olarak vaka sayısında beş bine inme hedefi yüksek bulunuyor.

        En az bin rakamının altına inmesi gerektiğine vurgu yapılıyor.

        Bu görüşte olanlardan biri de Prof. Dr. Levent Akın; beş bin rakamı ile salgının kontrolünün zor olduğu görüşünde…

        Gerekçesini de hesap kitap ile ortaya döktü…

        Günde beş bin vaka demek, bir haftada toplam 35 bin vakaya ulaşılacağı anlamına gelir.

        BEŞ BİN HEDEFİ ÇOK YÜKSEK

        Buna 82,5 milyon vatandaş ile sığınmacı 2,5 milyonu toplayıp ulaştığı 85 milyon rakamına böldü.

        Rakam 100 binde 4.11 çıktı…

        Bunun yüksek olduğunu belirtti…

        Gerekçesini de ABD Hastalık Koruma ve Kontrol Merkezi’nin geliştirdiği modele bağlayıp ekledi:

        “Buna göre salgın hastalıklarda hedef 100 binde 2 altına düşürülmesi gerekir ki kontrol altına alınabilsin.”

        Ülkenin birkaç ili hariç, 100 binde 100’ün altında vilayeti yok; böyle bir durumda iken hedeflenen yüz binde ikinin altına inmesi olası mı?

        Belki mucize gibi görülebilir ama yakın zamanda Siirt, Şırnak, Hakkari bunu başarmaya namzet iller arasında yer alıyordu.

        REKLAM

        Bununla birlikte bazı illerde de ciddi oranda aşağı eğim ortaya çıkmıştı.

        Başka ülkeler yaptığına göre Türkiye neden yapamasın…

        YAYILACAK YERİ KALMADI

        Gelelim ilk soruya…

        Son iki gündür kimi arasam acil onay kodu almış gibi yazlığına gitmek için hazırlık yapıyordu.

        Özellikle büyük kentlerde yaşayanların tatili de fırsat bilip, tatil bölgelerine akın etmesi hastalığın oralara da yayılmasını beraberinde getirmeyecek mi?

        Prof. Dr. Levent Akın, yüz binlik haritadaki son rakamları anımsattı.

        Buna göre örneğin İzmir yüz binde 335, Muğla 250, 9, Antalya 324,5, Çanakkale ise 838…

        Yani yok aslında birbirinden farkı.

        O nedenle yüz binde 800 olan bir ilden, yüz binde 324 olana gidilse ne fark edecek.

        En fazla 100 puanlık bir artışa neden olacak.

        Dolayısıyla Türkiye genelinde her yer kırmızı olduğu için bir yerdeki vakaların diğer ili patlatma gibi bir durumu yok…

        Dolayısıyla geçen yıl İtalya’da yaşandığı gibi, kuzeyi kapatıp, herkesin güneye gitmesine ön ayak olup vakaları patlatma gibi bir gelişme söz konusu değil.

        Özetle birinin diğerinden iyi yanı yok.

        İSTİSNALARI KİM BELİRLİYOR?

        Asıl önemli olan 2 sayfayı bulan yasaktan muaf olan kesimler…

        Aktarıldığına göre bu kesimlerin belirlenme işlemi Başbakanlık döneminde Personel Başkanlığı olarak bilinen, şimdi ise Cumhurbaşkanlığı uhdesinde olan birim tarafından yapılmış.

        Devletin çarkının dönmesi ve insanların temel ihtiyaçlarının eksiksiz karşılanması için hangi birimlerin faaliyetine izin verilmesi gerektiğine ilişkin eldeki verilerden yola çıkılarak muaflar belirlenmiş.

        “Bunun için o iş alanında bir faaliyet olmazsa, yerine ikame edilecek bir başka yer var mı?” sorusuna karşılık aramak için yola çıkılmış.

        REKLAM

        TEMMUZ HEDEFİ

        Prof. Dr. Akın, kısıtlamanın ciddi şekilde uygulanması halinde en erken Temmuz ayında hedeflenen rakama ulaşılabileceği kanaatinde.

        Kapanmadan sonra kimse 1 Mart’ta olduğu gibi ani serbestlik de beklemesin.

        Bu kapanma sonrası açılmanın daha kontrollü yapılması konusunda dün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da dikkat çektiği gibi konuyla ilgili her kesim kararlı.

        Vaka sayısındaki patlama tam anlamıyla sütten ağzımızı yaktı; o nedenle yoğurdu üfleyerek yeme konusunda taviz vermeme kararlılığı herkeste mevcut.

        Eş zamanlı olarak buna aşının da eklenmesi gerekiyor.

        SPUTNİK-V NE ZAMAN

        Hedef bu kapanma sürecinde eğer aşıya ulaşma olanağına kavuşulursa ilk aşısını olmuş kişi sayısını 40 milyona çıkarmak.

        Ancak şu an Çin'den gelen Sinovac da dahil yeterli düzeyde bir aşı akışının olduğu söylenemez.

        Her ne kadar Sputnik-V aşısı ile ilgili sözleşme imzalanmış ve bir süredir yürütülen toksikoloji testleri sonrası dolum yapacak Türkiye’deki fabrika hazırlıklarını tamamlamış olsa da üretim sonrası da en az 14 gün teste tabi tutulması gerekiyor.

        Bu da ister istemez Sputnik V aşısına, doğrudan dolum yapılmış halde gelse bile gerekli test süreçlerinden geçmesi gerektiği için Haziran’dan önce başlanması olanağını vermiyor.

        Sağlık Bakanı Koca da dün yaptığı açıklamada aşılanan kişi sayısının 21,5 milyona ulaştığını belirtirken, Sputnik-V aşısından Türkiye'deki üretimi öncesi şişelenmiş aşının geleceğini söyledi, ancak miktarı hakkında rakam vermedi.

        Kaç milyon doz için anlaşma yapıldığını da iki gün içinde açıklayacaklarını bildirdi.

        REKLAM

        ERCİYES’İN FAZ-3’Ü

        Her ne şekilde olursa olsun Türkiye şu an en çok çeşit aşıya ulaşan ülkeler arasında...

        Sinovac ve Biontech'ten sonra şimdi de Sputnik-V gelecek.

        Buna Mayıs'tan itibaren Faz-3 çalışmalarına başlanacak olan Erciyes Üniversitesi’nin aşısı da eklenecek.

        Erciyes için de aynen Sinovac’ta olduğu gibi, belirli bir miktar aşılama yapıldıktan sonra acil kullanım onayı ile herkese yapılması sağlanabilir.

        Onu da Faz-1 çalışmasına başlayan diğer iki aşı takip eder ki bu da sonbahara doğru Türkiye’nin ancak rahatlayacağı anlamına gelir.

        Ancak unutulmamalı ki kontrollü bir şekilde açılma olmaz ise Hindistan ve Şili örneklerinde görüldüğü gibi aşının olumlu etkisini de alır götürür.

        Prof. Dr. Akın’ın dediği gibi Türkiye uzun süredir virüs ile satranç oynuyor.

        Bir o hamle yapıyor, bir insanoğlu…

        Arada olan da virüsün hamlelerini önceden kestiremeyene oluyor; açıkçası mat ediyor…

        Diğer Yazılar