Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        SİYASETTE ittifak içinde yer alanların aynı meseleye aynı yaklaşım içinde bulunmaları fayda getiriyor mu?

        Kamuoyu araştırmacısı Can Selçuki ile dün sohbet ederken, bir süredir bu kavram üzerinde çalıştıklarını öğrendim.

        Araştırma sonuçları ilginç verileri ortaya çıkarmış.

        Bunun detaylarına girmeyeceğim, ancak ittifak içinden bir konuda karşıt seslerin de gelmesine rağmen eğer birliktelik devam ettiriliyorsa buna seçmen daha fazla ilgi gösterir olmuş.

        İster Herakles’in (Heraklitos) o meşhur sözüyle yaklaşın, ister Marks’ın yaklaşımıyla bakın…

        UZLAŞMAZ OLANDAN GÜZEL UYUM DOĞAR

        Herakles’in o meşhur sözüne de yansıdığı gibi:

        “Karşıt olan şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz olanlardan en güzel uyum doğar. Her şey çatışma sonucunda meydana gelir…”

        Karşıtların veya zıtların uyumu ve birlikteliği güç üretir.

        Dolayısıyla bugün ittifaklar içinde bir konuda aynı görüşte bütünleşmek yerine farklı fikirlerin de cesaretle ifade edilmesinin daha yüksek bir fayda getirdiğini araştırma da vermiş.

        Haksız da değil…

        Bir görüş hakkında hemfikir olmamakla birlikte ortak bir hedef için mücadele etmenin önemli bir oy getirisi sağlayacağı açık.

        REKLAM

        Çünkü kendi görüşünün de orada yankı bulduğuna inanan kesimlerin o ittifaka oy vermesini sağlıyor.

        Dolayısıyla yakın zamana kadar her iki ittifak da ortağının alınmasından veya tepki göstermesinden çekinerek farklı düşüncesini seslendirmekten kaçınıyordu.

        Oysa seçmendeki karşılığı çok daha farklı olmuş.

        Seçmen bu açıdan düşüncenin şeffaflığı ve sadeliğine olan tutkusunu da sergilemiş oluyor.

        Hafta sonu da bizzat deneyimleme olanağını buldum.

        KILIÇDAROĞLU’NUN PAZARDAKİ GÜVENİ

        CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile aynı semtte oturuyoruz.

        Ankara’da bulunmam durumunda her Pazar kesinlikle uğradığım semt pazarına hafta sonu Kılıçdaroğlu da eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile gitmiş.

        Sürekli alışveriş yaptığım, Kırşehir kökenli bir pazarcının tezgahına alışveriş için gittiğimde Kılıçdaroğlu’nun biraz önce kendisinden alışveriş yaptığını, ağabeyi ile sohbet ettiğini belirtti.

        Sağ kökenli olduğunu bildiğim için üstelemedim ancak o Kılıçdaroğlu ile tezgahında sohbet etmiş olmanın heyecanı içinde durmadı.

        Birkaç kez Kılıçdaroğlu’nun yanında bir koruma ordusu olmadan, sade, sıradan bir vatandaş gibi gelip alışveriş yapmış olmasına duyduğu hayranlığı dile getirdi.

        “İşte o durumda olan benim halimden anlar” dedi.

        Çevresinde bir koruma ordusu olmadan Pazar yerinde halkın içinde rahatlıkla dolaşmasının yarattığı etkiden kurtulamamıştı.

        Şu cümlesi sanırım yarattığı etkiyi özetleyen önemli noktaydı:

        “Diğer liderlerden daha fazla saldırıya uğradı. Yürekli adammış, eşini almış yanına, senin, (yanındaki diğer müşteriyi gösterip) bu abla, abi gibi geldi alışverişini yaptı, poşetini kendi taşıdı.”

        REKLAM

        Bu noktada da kalmadı, şu sözleri çok daha önemliydi:

        “Buraya bu şekilde gelebiliyorsa, demek ki bana güveniyor. Benim yanımda kendisine zarar gelmeyeceğine inanıyor ki koruma ordusu olmadan gelip benim tezgahımdan alışveriş yapıyor. Bana güvenen adama ben de güvenirim; bugüne kadar oyum nasip olmamıştı, ama bu kez vereceğim...”

        SEZER’DEN BUGÜNE

        Bu sözleri duyunca toplumsal duyarlılığın 14 yıl içinde ne denli farklılaştığını hissettim.

        Çünkü, market arabasını alıp eşi ile alışverişe gittiği için dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e yöneltilen eleştiriler yer buluyor, market arabası ile alışveriş yapmakla, kırmızı ışıkta beklemekle millete liderlik yapılamayacağına vurgu yapılıyordu.

        Anlaşılan o ki ekonomik durum toplumu da ciddi bir dönüşümden geçirmiş, farklılaştırmış.

        Nasıl ki Almanya’nın kendi isteği ile görevden ayrılma kararı veren Başbakanı Merkel, bu denli ekonomik zenginliğe sahip ülkesinde kendi alışverişini yapan, apartman dairesinde oturan bir tutum sergiliyorsa, kendi liderinin de bunun uzağında olmamasını arzuluyor.

        Kendisine yakın olanların durumunu daha iyi hissedeceğini söylüyor.

        Bunu anlamak için 100. Yıl Pazarındaki pazarcının sözlerini dinlemek yeterli…

        Diğer Yazılar