Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        UKRAYNA’ya saldırısının sonuçlarının bu boyuta gelebileceğini Rusya'nın da öngörmediği anlaşılıyor.

        Kremlin’e yakın bilim insanları ve emekli askerlerin kaleme aldıkları makalelere veya demeçlere bakıldığında bu durum net görülüyor.

        Saha da zaten her şeyi net ortaya koyuyor.

        Ortaya çıkan bu yeni durum dün İstanbul Boğazı’na kadar gelen serseri mayın olayında görüldüğü gibi risklerin yanında önemli fırsatları, hatta yeni olanakları da ortaya çıkarmış bulunuyor.

        Bağından koptuğu anda kendini batırması veya imha etmesi gereken Ukrayna’nın Odesa açıklarından kopan mayınlar Boğaz'a kadar geldi, şans eseri gündüz görüldü.

        Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı öngörüsünde ve kaygısında haklı çıktı.

        Şanslıyız ki bir büyük tankere, yolcu vapuruna veya tekneye çarpmadan fark edildi…

        BU DA NEREDEN ÇIKTI?

        Benzer riskler kadar başka alanlarda yarattığı fırsatları da var…

        Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan da NATO Zirvesi dönüşü yaptığı açıklamada bunu şu cümlesiyle kayda geçirdi:

        “Yaptığımız görüşmelerle birlikte önümüze enerjide daha farklı alanlar açılacak ve bunu duyduğunuzda ‘Bu da nereden çıktı?’ diyeceksiniz. Bu görüşmelerden İnşallah şöyle dört dörtlük bir sonuç çıkacak…”

        Son dönem enerji alanındaki yayınlara bakanlar aslında “Bu da nereden çıktı?” diye hayrete düşülecek gelişmenin Akdeniz’de pişmek üzere olduğunu gösteriyor.

        Nitekim Erdoğan da İsrail’e Dışişleri ve Enerji bakanlarının yapacağı gezi sonrası bu gelişmelerin yaşanacağını gizlemiyor.

        ON YIL SONRA YENİDEN

        Aslında Karadeniz’de ortaya çıkan gerilimin yarattığı proje yeni değil...

        İlk olarak Mart 2012’de eski Enerji Bakanı Taner Yıldız dile getirmiş...

        Hatta yaptırdıkları fizibilite çalışmalarının, “en uygun rota olarak bu güzergahı sunduğunu” da o günkü demeçlerinde kayda geçirmiş.

        Sözünü ettiği İsrail’in açıklarındaki Leviathan sahasından çıkan doğalgazın Ceyhan’a, oradan da Avrupa’ya taşınmasını hedefleyen denizden döşenecek doğalgaz boru hattı…

        Yıldız, bu güzergahın hem İsrail hem de Kıbrıs gazının ihracı için en uygun rota olduğunu belirtmiş.

        Akdeniz’in bu sahasında deniz daha sığ olması nedeniyle birçok zorluğun aşılabileceği de yapılan fizibilite çalışmalarında ortaya çıkmış.

        Ancak iki ülke arasındaki sıkıntılar, Suriye sorununun yükselmesi, Türkiye ile Rusya sonrasında Yunanistan’ın politik gerekçelerle ortaya sürdüğü East-Med Boru hattı gündeme geldi.

        Baştan beri gerçekleşmesi imkansız olduğu herkes tarafından bilinmesine karşın, Akdeniz patinajı yapılmaktan da geri durulmadı.

        RUSYA’NIN ETKİSİ

        Suriye iç savaşı ile güya Şam’ı korumak amacıyla Suriye’nin en kritik bölgelerine yerleşen Rusya, Irak ve İsrail gazının Akdeniz’e, oradan da Avrupa’ya taşınmasının önüne Tartus Limanı'na yerleşerek ciddi set koydu.

        East-Med’in maliyetinin karşılanamaz hale gelmesi, kuzeydeki en büyük gaz tedarikçisi Rusya’nın Ukrayna saldırısı sonrası batının ambargolarına maruz kalması nedeniyle İsrail-Kıbrıs-Türkiye hattı 10 yıl aradan sonra yeniden önem kazandı.

        Hatta planlar da çizilmeye başlandı.

        BIDEN’IN PLANI

        Konunun bu noktaya taşınmasının gerisinde de aslında Beyaz Saray’da yardımcı görevini üstlendiği günden bu yana en önemli projesi olarak gören ABD Başkanı Biden var.

        Biden, İsrail, Kıbrıs ve Türkiye'yi Avrupa'yı da bağlayacak bir doğalgaz boru hattının Avrupa’yı kapsayacak şekilde inşa edilmesi gerektiğini vurgulamış ve “Bu hattın Türkiye ve Yunanistan'ı Rusya'ya olan enerji bağımlılığından 'kurtaracağının’ altını çizmişti…”

        Dolayısıyla bizzat ABD Başkanı’nın nezdinde proje takip ediliyor…

        SORUNLARA SOLÜSYON OLUR

        Aslında daha fazlasını sağlayacağı da bugün Almanya’nın yeni Başkanı’nın da neredeyse yapımı biten Kuzey Akım-2 hattını askıya aldıklarını açıklaması ile ortaya çıktı.

        Konu üzerinde çalışan, Doğu Akdeniz gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya gitmesinin getireceği faydaları yıllardır sıralayan Prof. Dr. Sertaç Başeren ile dün sohbet ederken şirketler arası görüşmelerin bir süredir devam ettiğini belirtti.

        Bu hattın gerçekleşmesi halinde Türkiye’nin enerjide hub haline geleceğine vurgu yaparken, Akdeniz’e ait çok sayıda katı sorunun çözümünde yumuşatıcı rolü göreceğini de belirtti.

        Yunanistan Başbakanı, ardından İsrail Cumhurbaşkanı’nın Türkiye gezilerinin de bu kapsamda okunmasında fayda var.

        Tabii bu kez de doğruyu yanlışa döndürecek Akdeniz şeytanları asalarını yine devreye sokmazsa…

        Reçete krizini aile hekimleri çözer…

        Reçete krizini aile hekimleri çözer…
        0:00 / 0:00

        KRONİK hastalığınız varsa ve ilacınız da azaldıysa vakit geçirmeden hastaneye gidin derim.

        Çünkü ilacınız bittiyse yenisini almanız için haftalarca uğraşmak zorunda kalırsınız.

        Nedeni de Sağlık Bakanlığı’nın aldığı bir kararın ortaya çıkardığı durum.

        Bakanlık pandemi döneminde aldığı bir karar ile rapor süresi biten ilaçların kesintisiz devamına karar verdi.

        Uzatma kapsamında hastalar da raporlarını yenilemeden ilaçlarını almayı sürdürdü.

        Bakanlık geçen hafta aldığı kararla bu süreyi uzatmayacağını bildirdi.

        Neden olarak da pandemi sürecindeki sıkıntıların büyük oranda ortadan kalktığı, hastanelerin rahatladığı, dolayısıyla hastaların da gidip raporlarını yenileme olanağının bulunmasına bağladı.

        Bir anlamda normale dönüşün önünü açtı.

        İki yıla yakın süredir rapor yenilemesinde bulunmamış çok sayıda hasta da bu durumda mecburen hastanelerin kapısında birikti.

        Öyle ki bazıları kronik hastalığı dolayısıyla her gün almak zorunda olduğu ilaçları alamaz halde.

        ÇÖZÜM KENDİ İÇİNDE

        Sağlık Bakanlığı’nın etkin isimleri ile dün konuştuğumda anladım ki onlar da bu noktaya gelinebileceğini öngörmemiş.

        İçinde bulunulan durumdan çıkabilmek için çözüm arıyor.

        Aslında çözüm kendi içinde mevcut.

        Hasta yükünü hastanelerin üzerinden almak için oluşturulmuş aile hekimliği ve aile sağlık merkezleri mevcut.

        Kronik hastalığı bulunan hastaların raporlarının, hastaneye gidip heyet raporu almadan aile hekimleri tarafından uzatılmasının önü açılır…

        Bu da ilacını alamadığı için hastaların ağırlaşıp hastaneye kaldırılması veya ölüm ile burun buruna kalması riskini ortadan kaldırır.

        Umarım bir an önce uygulamaya sokulur.

        Yoksa içinde bulunulan durum hasta ile doktor arasında var olan sıkıntının kademesini daha da yükseltir…

        GERÇEKTEN GEÇTİ Mİ?

        Ayrıca geçti diye son günlerde alınan serbestleşme kararlarının ne gibi sonuçlar doğuracağıda belli değil.

        Son günlerde koronavirüs nedeniyle bir süre entübe olduktan sonra hayatını kaybeden yaşlı insan sayısında da ciddi artış var.

        Son iki hafta içinde çevremden 4 arkadaşım ebeveynlerini kaybetti.

        Biri de uzun uğraşlar sonucu sağlığına kavuştu.

        Bu sadece yaşlı insanlar değil, orta yaş grubunun hala sıkı sıkıya takmaya devam ettiği maskeyi anında kaldırıp atan gençler arasında da hastalanma oranında artış görülmüş.

        Halk sağlığı alanındaki bilimsel çalışmaları ile tanınan Prof. Dr. Levent Akın ile dün sohbet ederken, maske konusunda erken davranıldığını belirtti.

        BİLİM KURULU’NDAN AYRILDI

        Prof. Dr. Akın’a Bilim Kurulu’nun yasakları belirleyen alt grubunun başında bulunmasına karşın Mart ayından bu yana toplantılarına katılmadığının doğru olup olmadığını sordum.

        Kısaca doğrulamakla yetindi, daha fazla detaya girmekten kaçındı…

        Omicron ve Delta karışımından oluşan yeni varyantın batıdaki etkisinin yüksek olduğunu, yeni önlemlerin alınmaya başlandığını anımsattı.

        Batıda üretilen yeni aşıların hızla devreye alınmasına çaba gösterildiğinin de altını çizdi.

        FRAGMAN AŞI GELİYOR

        Sözünü ettiği Fransız Sonafi ile İngiliz GlaxoSmithKline (GSK) şirketinin ortak geliştirdiği “fragman aşı…”

        Bu aşının mRNA sınıfında bulunan ancak onun gibi çok düşük derecede saklanma zorunluluğu olmayan Tetenoz, Hepatit-B gibi masa üzerinde uzun sure kalması halinde etkisinden kaybetmeyen aşı olduğuna vurgu yaptı.

        Yeni aşının, mRNA’dan bir diğer farkını da şöyle aktardı:

        “mRNA aşısı yapıldığında hemen parçalanır, örneğin 100 parça ise 30’u koruyucu faktörleri harekete geçirir. Bunda ise 100’ün tamamı eksilmeden faaliyet gösterir. Faz çalışmalarında da rapel, yani destek dozlarında da yüksek etki yaptığı görüldü…”

        Üretici firmadan Faz-3 çalışmasıyla ilgili yapılan açıklamada rapel, yani destek dozu olarak kullanılması halinde etkiyi 18 ile 30 kat arasında arttırdığı belirtilmişti.

        YENİ VARYANTA HAZIR MIYIZ?

        Bütün bu hazırlıkların nedeninin Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa’ya giden göçün yaratacağı yeni varyantlar olduğunu da anımsattı.

        Eylül-Ekim gibi yeniden yükselmeye herkesin hazır olması gerektiğine de vurgu yaptı.

        Ankara’da orta yaş ve üstünün maske takma konusundaki hassasiyetinin devam ettiğini anımsattım.

        Vatandaşın bilinç seviyesinin yükseldiğini, ancak halk sağlığında geçmiş deneyimlerinden yola çıkarak, havaların ısınmasıyla onların da maskeden uzaklaşacaklarını beklediğini bildirdi.

        Bu kez sanki biraz farklı olacak.

        Çünkü çok kimse ailesinden birini veya yakınını koronavirüs nedeniyle kaybetti.

        Veya tanıdığı çok sayıda kişi ağır hasta olarak evlerinde yatıyor.

        Bu da onları daha çok tedbirli hale getirdi.

        Umarım bu bilinci yaz sıcağı buharlaştırmaz…

        Diğer Yazılar