Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN gün NATO’nun Norveç’te düzenlediği “Trident Javelin-2017” tatbikatında yaşanan rezaleti ortaya çıkartan subayımızın Deniz Kuvvetleri’nde görevli ve daha önce kumpas dâvâlarının mağduru olan Ebru Nilhan Bozkurt adında bir hanım binbaşı olduğunu yazdım ve yazım hayli ses getirdi.

        Skandalın farkedilmesi üzerine Türkiye’nin NATO nezdinde gösterdiği tepki neticesinde başlatılan soruşturmalar devam ederken, ortaya daha başka ayrıntılar çıktı.

        Meselâ, rezalete sebep olan sahte mesajların Kürt asıllı Norveç vatandaşı bir bilgisayarcı tarafından gönderildiği ve bu kişinin görevine hemen son verildiği duyurulurken, soruşturma ilerledikçe işin içerisinde Macar vatandaşı olan bir başka bilgisayarcının da bulunduğu farkedildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın adına açılan sahte hesaptan yollanan mesajları Kürt asıllı Norveç vatandaşı yazmış, Atatürk’ün fotoğrafını düşman liderler arasına da hanım olan bu Macar bilgisayarcı yerleştirmişti.

        Başlatılan soruşturma çerçevesinde ifade veren Macar bilgisayarcı, “Düşman liderler arasına koyduğu fotoğrafın kime ait olduğunu bilmediğini” söyledi, “Üzgünüm” dedi ve işine son verilmediği için hâlen görevde bulunuyor.

        ‘CLEARANCE’ DENEN BELGE

        Norveçliler soruşturmayı derinleştirdikleri takdirde ortaya daha başka bağlantıların çıkacağı anlaşılırken, Türk tarafı bir konunun daha açığa kavuşturulmasını istiyor: Rezalete sebep olan kişilere “NATO clearance” denen güvenlik belgesinin nasıl verildiğini...

        “Clearance”ın en alt düzeyden en gizli belgelere erişim hakkına kadar uzanan değişik seviyeleri mevcut ve NATO için çalışmak isteyenlerin bu belgeyi almaları gerekiyor.

        Belgenin verilebilmesi için talepte bulunanlar hakkında ciddî bir güvenlik soruşturması yapılıyor ve soruşturmanın süresi birkaç ay ile bir yıl arasında değişiyor. “NATO clearance” yahut “security clearance” da denen belge gerektiğinde pasaport olarak kullanılabiliyor ve bu belgeye sahip olanlar NATO ülkelerinde vizeden muaf şekilde serbestçe seyahat edebiliyorlar.

        Norveç, NATO ile ilgili olarak dışarıdan hizmet alan ülkelerden biri. Yani NATO için gereken güvenlik, bilgisayar ve her türlü hizmetler için özel şirketlerden istifade ediliyor ama NATO’ya dışarıdan hizmet veren şirketlerin personelinin de kurallar gereği “clearance” almaları şartı mevcut.

        Dolayısı ile NATO’nun bilgisayarlarını ve haberleşme sistemini kullanma yetkileri bulunanların Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adına açılan sahte bir hesaptan mesaj yollamaları yahut Atatürk’ü “düşman” olarak göstermeleri önemli bir güvenlik açığının mevcudiyetini gösteriyor ve Türkiye, Norveç’teki rezaletin sorumlularının ciddî bir güvenlik soruşturmasının ardından verilen bu belgeye nasıl sahip olduklarının da ortaya çıkartılmasını istiyor.

        MAKASLAMANIN RACONU

        Düzgün ve okuyucuya bilgi veren bir yazı yahut haber gazetenin hangi sayfasında ve ne büyüklükte çıkarsa çıksın lâyık olduğu alâkayı mutlaka çeker.

        Buna inandığım için meslek hayatım boyunca hiçbir zaman imza ve isim kavgası yapmadım; “Haberimi neden büyütmediniz?”, “Adımı niçin küçük yazdınız?”, “Yazımı birinci sayfaya alsanız daha iyi olmaz mı?” gibisinden ucuz çekişmelere girmedim.

        Birilerinin yazdığım haberleri, makaleleri yahut kitapları makaslayıp kendi isimleri ile yayınladıklarını defalarca gördüm ama bir haberin başka bir gazetede yine başka bir isim ile aynen, yani kelimesi kelimesine yayınlanmasına ilk defa önceki gün şahit oldum:

        Bir gazetenin bünyesindeki haber ajansı, Norveç’teki skandalı ortaya çıkartan Binbaşı Ebru Nilhan Bozkurt’tan bahsettiğim yazımı hiç değiştirmeden almış; altına sadece iki satır ilâve edip kendi muhabirinin ismi ile servise koymuştu ve birkaç gazetede bu şekilde yayınlandı!

        Yanlış anlamayın, “Yazımı çaldılar” derdinde falan değilim, zira yazdıklarımın yürütülmesine zaten alışığım ama ortada artık makaslamanın bile raconunun unutulması ve bu işlerin “gazetecilik” zannedilmesi var ya, işte bunlara üzülüyorum...

        Diğer Yazılar