Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zaid’in Medine Müdafii Fahreddin Paşa’yı hedef alan suçlamalarına cevap verirken sorduğu “Senin ceddin neredeydi?” sorusunun cevabı Osmanlı Arşivleri’nden çıktı: Tarihî belgeler, Abdullah bin Zaid’in 19. asırda yaşamış olan büyük dedesi Şeyh Zaid’in İngilizler’in tahrikiyle Katar’a saldırdığını, cinayetler işleyip hırsızlık ettiğini gösteriyor!

        BİRLEŞİK Arap Emirlikleri’nin Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zaid’in hafta başında utanmadan ve de sıkılmadan Medine Müdafii Fahreddin Paşa’yı hırsızlıkla suçlamasının ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir konuşma yapmış ve “Ey bize bühtanda bulunan zavallı, Fahreddin Paşa Medine Müdafaası’nı yaparken senin ceddin neredeydi?” diye sormuştu.

        İŞİN GERİSİNDE İNGİLİZLER VAR

        Cumhurbaşkanı’nın sorusunun cevabı arşivlerden çıktı: Osmanlı Arşivleri’nde bulunan çok sayıda belge, Abdullah bin Zaid’in 19. asırda yaşamış olan büyük dedesi Abu Dabi Aşireti Şeyhi Zaid’in hiç durmadan Katar’a saldırdığını, hırsızlık ettiğini, cinayetler işlediğini ve bütün bunları İngiltere’nin desteği ile yaptığını gösteriyor.

        Arşivdeki bu belgelerden anlaşıldığına göre, Körfez’de 19. asrın sonlarından Birinci Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde yaşananlar şöyle:

        İngiltere, Osmanlı idaresi altında bulunan ama bölge halkı üzerinde etkisi olan aşiret şeyhlerinin de sözlerinin geçtiği Körfez’deki şeyhleri kendi tarafına çekmek için her türlü işi çeviriyor, şeyhlerin İstanbul’a başkaldırmaları maksadıyla siyasî destek veriyor, para ve hattâ silâh dağıtıyor. Türk idaresine sadık kalan ve İngilizler’den uzak durmaya çalışan tek şeyhlik ise, Katar! Bugün Birleşik Arap Emirlikleri’ni teşkil eden şeyhler ve en başta Abu Dabi’nin şeyhleri İngilizler ile sürekli temas halinde bulunuyorlar, İngiltere’den sağladıkları destek ve aldıkları silâhlâr ile Katar’a saldırıyor, halkı öldürüp mallarını çalıyor, saldırıya uğrayanlar Bahreyn’e sığınıyor; önceleri tarafsız kalmaya çalışan Şarjah da sonradan onlara katılıyor. Bütün bu başkaldırmaları, saldırıları hırsızlıkları yakından takip eden İstanbul o bölgelerdeki valilerine, kaymakamlarına ve diğer idarecilere emirler gönderiyor ve gerektiğinde asker yollayarak şeyhlerin başkaldırıları engellemeye uğraşıyor.

        İşte, şimdi Osmanlı Arşivleri’nde bulunan ve İstanbul’un İngiliz destekli bu saldırılar ile başkaldırıların öncülüğü yapan Abu Dabi Şeyhi Zaid’e karşı aldığı tedbirleri gösteren belgelerden bazıları ve katalog numaraları:

        - DH.ŞFR. 137/1: Abu Dabi Şeyhi Zaid’in Necid Sancağı dahilindeki Katar kazası üzerine hücum ederek hırsızlık ve katliamda bulunduğu, bu sırada kazanın fahrî kaymakamı Casim es-Sani’nin oğlunun öldürüldüğü, Casim es-Sani’nin de intikam amacıyla Zaid üzerine hücum ettiği ve aralarında pek çok ölünün olduğunun haber verildiği.

        - DH.MKT.1719/23: Katar kazasına İngilizler’in tahrikleriyle Umman’a bağlı Ebu Cinci Şeyhi Zaid vesairlerin hücum edeceği beyanıyla askerî kuvvet gönderilmesi ve at satın alınmasına müsaade edilmesi talebi üzerine bu gibi ahvalin men’i için tebliğde bulunulması ve icabının yapılması.

        - DH.MKT.1623/133: Katar Kaymakamı Casim es-Sani ile Abu Dabi Şeyhi Zaid arasındaki mevcut düşmanlık nedeni ile ahalinin İran tarafına geçecekleri ve sözkonusu şeyhin önemli bir kuvvetle Katar üzerine hücum edeceği istihbar edildiğinden bölgeye asker sevkıyatı yapılması.

        Dahiliye Nezareti’nden Abu Dabi Şeyhi’nin zararlı faaliyetleri konusunda Körfez’deki yöneticilere gönderdiği talimatlardan biri (DH.MKT.1719/23)

        - DH.ŞFR.358/115: Muskat hâkimi Seyyid Faysal’ın yanında iki İngiliz harb sefinesi ve İngiliz konsolosuyla Umman Şeyhi Zaid bin Halife ile daha sonra da Abu Dabi Şeyhi Maktum ile görüştükleri, Şarca Şeyhi Abdurrahim ile görüşme teklifine Şeyh Abdurrahman’ın olumlu cevap vermediği, İngiliz konsolosuna burada bulunan şeyhlerin yardımcı olmadığı, İngiliz posta vapurları ile Basra ve havalisine gizlice silâh sokulmakta olduğu.

        - DH.MKT.1609/33: Abu Dabi Şeyhi Zaid ile Katar Kaymakamı Casim’in aşiretleri arasında çıkan kanlı olaylar yayılmadan alınan tedbirlerle son verilmesi ve bu hadiselere karşı önceden tedbir alınması.

        - DH.MKT.1605/115: Katar Kaymakamı Casim es-Sani ile Abu Dabi Şeyhi Zaid arasındaki düşmanlık sebebiyle ahalinin İran hududuna geçecekleri beyanıyla asker mevcudunun artırılması talebinde bulunulduğu.

        - DH.MKT.1730/97: Katar kazasından ikiyüz kadar hane halkının Bahreyn adalarına naklettikleri ve Umman’a bağlı Abu Dabi Şeyhi Zaid’in İngilizler’in tahrikiyle Katar’a hücum edeceğinin mahallinden bildirilmesi üzerine Katif’ten Katar’a bir bölük asker gönderildiği ve Katar’a bir savaş gemisi yollanması hususunun Basra Bahriye Kumandanlığı’na bildirildiği.

        Bu belgeler, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zaid’in Medine Müdafii Fahreddin Paşa’yı hedef alan suçlamalarına karşı sorduğu, “Senin ceddin neredeydi?” sorusunun cevabını veren, yani Abdullah bin Zaid’in ceddinin İngiliz destekli başkaldırı, hırsızlık ve cinayet ile meşgul olduğunu gösteren evraktan sadece birkaçı ve Osmanlı Arşivleri’nde Abu Dabi Şeyhi Zaid’in ettiği işler hakkında daha dünya kadar evrak var...

        Bu sayfada spotun yanında gördüğünüz Arapça yazı da, spotun Arapça’ya birebir tercümesi...

        Yazılarımdan bazılarının Arapça tercümeleri daha önce sosyal medyada kullanılmıştı ama tercümelerde hatalar vardı. Benzer yanlışların önüne geçmek maksadıyla bugünkü yazım ile beraber özetinin de doğru tercümesini verdim ve böylelikle hem muhtemel hatâların tekrarını önlemek istedim, hem de basınımızda bir yazının özeti zannedersem ilk defa iki dilde birden yayınlanmış oldu!

        Abu Dabi Şeyhi Zaid’in cinayetleri ve soygunları konusunda İstanbul’a gönderilen şifrelerden biri (DH.ŞFR.137/1)

        FAHREDDİN PAŞA’NIN ÖZEL ARŞİVİ, RAMAZAN BEY’DEDİR

        TÜRKİYE’nin şu anda en önemli, en başarılı işler yapan ve cinayete kurban giden eserleri kurtaran kütüphanecilerinin başında gelen Ramazan Minder’den daha önce de bahsetmiştim...

        İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Atatürk Kitaplığı’nın müdürü olan Ramazan Minder’den, Alman İmparatoru İkinci Wilhelm’in Sultan Abdülhamid’e hediye olarak gönderdiği, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kitaplığı’nda muhafaza edilen ama 28 Şubat’ta maalesef çöpe giden birbirinden kıymetli eserlerden 4 bin 500’ünü daha önce kurtarıp satın alarak başında bulunduğu kütüphaneye koymuş, içerisinde birbirinden önemli evrak ile fotoğrafın bulunduğu arşivlik kolleksiyonları da yine satın alarak kütüphanesine kazandırmıştı...

        3336 EVRAK VE RESİM

        Ramazan Bey’in kütüphanesine kazandırarak konunun uzmanlarının ve meraklılarının araştırmalarına sunduğu çok önemli bir başka koleksiyon daha var: Medine Müdafii Fahreddin Paşa’nın içerisinde 1040 belge, 1812 fotoğraf, 481 harita ve üç kartpostalın bulunduğu 3336 kalemden meydana gelen hususî arşivi...

        Paşa’nın Medine’de namusu ve dini uğruna katlandığı zorlukları ve çektiği bütün dertleri ayrıntıları ile öğrenmek isteyenler, merak ettikleri her sorunun cevabını şimdi Atatürk Kitaplığı’nda muhafaza edilen ve araştırmacılara açık olan bu kolleksiyondaki evrak sayesinde öğrenebilirler...

        Ramazan Minder, yılbaşından sonra Fahreddin Paşa’nın evrakını ayrıca sergileyecek ve Çöl Kaplanı’nın hatıraları bir görsel malzeme şöleni olarak da tarihteki yerini alacak. Sergi münasebeti ile yayınlanacak olan kitabın hazırlıkları da devam ediyor...

        Bu vesile ile, Fahreddin Paşa hakkında yapılmış önemli bir belgeselin mevcudiyetini de hatırlatayım: Dostum ve arkadaşım Sefer Turan’ın bundan seneler önce Kanal 7 için hazırladığı ve içerisinde Paşa’nın Medine müdafaasını gösteren birbirinden güzel görüntüler ile Arap İsyanı ile ilgili ders mahiyetindeki çekimlerin yeraldığı “Medine Müdafaası ve Çöl Kaplanı Fahreddin Paşa” isimli belgeseli Youtube’da bulup izleyebilirsiniz.

        Medine’de kahramanlığın zirvesine yükselen bir hayatın Rumelihisarı Kabristanı’na uzanan öyküsünün yealdığı bu belgeseli herkese tavsiye ederim.

        İngilizler’in, Fahreddin Paşa’ya teslim olmasını sağlayabilmek için gönderdikleri yazılardan biri.

        Diğer Yazılar