Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Amerikan Kongresi’nde Türkiye’ye yapımında yeraldığı F-35 savaş uçakları da dahil olmak üzere “büyük savunma malzemeleri” teslimatının dondurulması yolunda çalışmalar yapılıyor. Bu çabalar, bana bundan 104 sene önce yaşanan bir büyük rezaleti, İngiltere’nin parasını peşin verdiğimiz “Sultan Osman-ı Evvel” ve “Reşadiye” isimli iki savaş gemisini gaspetmesini hatırlattı.

        BUGÜN sandık başındayız, alınacak netice milletimize hayırlı olsun...

        Tâââ onlarca sene öncesinden kalan seçim kanunumuzda tuhaf bir yasak vardır: Oy verme gününe kadar herşeyi yazmak ve söylemek serbesttir ama seçim günü tek kelime bile edemezsiniz!

        Gazeteler işte bu yasak sebebi ile seçim günlerinde yine seçimle ilgili ama sade suya tirit haberlerle çıkar. Genellikle “Karar Günü”, “Vatandaşlık Görevi”, “Sandık Başına” yahut “Demokrasi Kazanacak” gibisinden başlıklarla millet sanki ilk defa oy kullanacakmış gibi oy pusulası ve basılacak mühür tanıtılır, pusulaların zarflara ne şekilde konup sandığa nasıl atılacakları falan anlatılır...

        ÇIKARTILAN ZORLUKLAR

        Bugün işte bu mâlûm yasak yüzünden siyasî gündem dışında yazmaya mecbur olduğumuz için, bambaşka bir konudan bahsedeceğim: Birleşik Amerika’nın yapımında ortaklık ettiğimiz F-35 savaş uçaklarının tesliminde çıkartmaya çalıştığı zorluklardan ve seneler önce yaşadığımız buna benzer bir hadiseden...

        Malûm, Amerikan Kongresi’nin iki kanadında, Temsilciler Meclisi ile Senato’da ayrı ayrı hazırlanan önergelerle Türkiye’ye F-35’ler de dahil olmak üzere “büyük savunma malzemeleri” teslimatının dondurulması isteniyor...

        EMSALSİZ BİR GASP

        Türkiye, dünyanın önde gelen silâh şirketlerinden Lockheed Martin’in geliştirdiği F-35 projesine 2002’de dahil olmuş, bu savaş uçaklarının bazı parçalarını tedarik etmesinin yanısıra 100 adet uçak siparişinde bulunmuş ve yapımı tamamlanan uçaklardan ikisini, Kongre’deki engellemeler yasalaşmadan önce, bu hafta teslim almıştık.

        İşte, Washington’daki bu gelişmeler bana “Sultan Osman” ve “Reşadiye” hadisesini hatırlattı...

        “Bu iki kelime size neyi çağrıştırır?” diye soracak olsam “Osmanlı Devleti’nin kurucusu” ile “Tokat’ın bir ilçesi” cevabını verebilirsiniz...

        Cevabınız doğrudur ama her iki kelimenin başka mânâları da vardır ve bu mânâlar seneler önce yaşanmış bir “gasp” olayının acı hatırasıdırlar.

        “Sultan Osman”la “Reşadiye”, bundan 104 sene öncesinin iki savaş gemisi, daha doğrusu bir başka ülkeye sipariş ettiğimiz, bedelini memlekette aylarca süren heyecanlı bir kampanyayla toplayıp son kuruşuna kadar ödediğimiz ama bir türlü bizim olamayan ve “gaspedilen” iki gemidir...

        YARDIM KAMPANYASI

        İşte, bu gasp olayının kısa öyküsü:

        Türkiye ile Yunanistan arasındaki silâhlanma yarışı geçen asrın başında da aynen bugünkü gibi idi... Atina’nın 1911’de Birleşik Amerika ile İtalya’ya üç savaş gemisi siparişi vermesi üzerine biz de harekete geçtik ve İngiltere’ye iki gemi ısmarladık. “Sultan Osman-ı Evvel” ve “Reşadiye” isimleri verilecek olan gemiler 1914 yazında teslim edilecekti.

        Ama, Hazine’de İngiltere’ye ödenecek tek kuruş yoktu... 1909’da kurulmuş olan “Donanma Cemiyeti” gemilerin parasını temin edebilmek için devreye girdi ve imparatorluğun en ücra köşesine kadar uzanan bir yardım kampanyası başlattı... Halk yemesinden içmesinden kıstı, arttırdığı paranın yanına ziynet eşyalarını da kattı, götürüp cemiyete bağışladı, gemilerin bedelleri böyle toplandı ve son kuruşuna kadar ödendi.

        ŞAMPANYA YERİNE GÜLSUYU

        Derken, Sultan Osman’ın Newcastle’da tezgâhtan denize indirilmesi töreni yapıldı, törende gemilerin baş kısmında şampanya şişesi kırılması geleneği de Türkleştirildi, “günah” kabul edilen şampanyanın yerine bir şişe gülsuyu kondu ve şişeyi o sırada Londra Büyükelçisi olan imparatorluğun son sadrazamı Tevfik Paşa’nın ortanca kızı Naile Hanım kırdı...

        Ve, teslim zamanı geldi... Gemileri sonraları “Hamidiye Kahramanı” diye isim yapacak ve başbakanlık koltuğuna oturacak olan Rauf Bey, yani Rauf Orbay alacaktı... Rauf Bey beraberinde bin civarındaki Türk denizci ile beraber aylardır İngiltere’de idi, 2 Ağustos 1914’teki teslimi beklerken yanındaki denizciler de zırhlılar konusunda eğitim görüyorlardı...

        Dünya ticaret ve askerlik tarihinin en utanç verici olaylarından biri, işte o günlerde yaşandı: İngiliz Hükümeti gemilere Türk sancağı çekilmesi töreninden yarım saat önce Sultan Osman’a “el koyduğunu” açıkladı, sonra Reşadiye de aynı şekilde gaspedildi... Gerekçe, Almanya ile yakınlaşmamız; Avrupa’da savaşın başlamış olması ve İngiliz yapımı olan savaş gemilerinin İngiltere’ye karşı kullanılmaları ihtimali idi. Ne gemileri alabildik, ne de peşin ödediğimiz milyonlarca altını...

        ‘SAVAŞ TAZMİNATI’ OLDU

        İngilizler savaş gemilerinin isimlerini değiştirdiler, Sultan Osman’ı “Agincourt”, Reşadiye’yi de “Erin” yapıp donanmalarına dahil ettiler ve seneler sonra bir hukuki oyun yaparak bu iki savaş gemisinin önceden tamamını ödediğimiz bedellerini “savaş tazminatı” statüsüne sokup tek kuruşunu bile iade etmediler...

        “Sultan Osman-ı Evvel” ve “Reşadiye” rezaletinin üzerinden bu kadar sene geçti ve hadisenin bir benzerini zaman ve mekân farkı ile bugün de aynen yaşayacak gibiyiz!

        HAMIDIYE KAHRAMANI RAUF ORBAY, 1914’TEKI GEMI GASPINI ANLATIYOR

        İNGİLTERE’nin “Sultan Osman” ve “Reşadiye” isimlerini verdiğimiz savaş gemilerini gaspetmesinin en canlı şahidi, Birinci Dünya Savaşı’nda “Hamidiye Kahramanı” olarak şöhret yapan Ankara’da kurulan hükümetin ilk başbakanlarından olan Rauf Orbay’dır.

        Rauf Orbay, bu gasp hadisesini şöyle anlatır:

        “...Sultan Osman süvarisi olarak, üç aydır Londra’da bulunuyordum. ...Dretnotu teslim alıp memlekete götürecek olan bin kişilik mürettebat ve askerim de Reşid Paşa vapuruyla İngiltere’ye gelmişti. Geminin son taksidi olan 700 bin lira da ödenmişti.

        ...Fabrika ile, 2 Ağustos 1914 günü geminin bize teslimi konusunda mutabık kalmıştık. Fakat parayı verişimizin ertesi günü için kararlaştırılan sancağımızı çekme töreni zamanından yarım saat evvel, İngilizler Sultan Osman’a el koydular.

        Dünyanın birbirine girdüğü günlerdi.

        ...Avrupa kıt’ası baştan başa bir savaş alanı haline gelmişti. ...İngiltere, hükümetimiz tarafından satın alınması kararlaştırılıp pazarlığı da yapılmış olan iki torpido destroyerine de el koydu.

        ...Gerektiği şekilde şiddetle protesto edildi ise de, kâr etmedi. ...İngilizler, ...hangi devlete ait olursa olsun İngiliz tezgâhlarında inşa edilmekte olan harp gemilerinin ...İngiliz kıyılarından uzaklaşamayacağını tebliğ ile ambargoda ısrar ettiler. Biz de çaresiz, Reşid Paşa vapuruyla İstanbul’a dönmek üzere hareket ettik...”

        (“Rauf Orbay’ın Hatıraları”ndan, “Yakın Tarihimiz”, cilt:1, sah:16).

        Diğer Yazılar