Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ATATÜRK’ün 10 Kasım 1938’de vefatından sonra cenazesinin Ankara’ya nakledilmesi sırasında yapılan ve onbinlerin yanısıra yabancı ülke temsilcilerinin de katıldığı büyük cenaze törenini gayet iyi biliriz. Ama, Atatürk için bu tarihten tam 15 sene sonra, 1953’ün 10 Kasım’ında Ankara’da yapılan ikinci cenaze töreni, birincisi kadar bilinmez.

        FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYIN

        TEK KARE FOTOĞRAF

        Atatürk’ün naaşı, 21 Kasım1938’de Ankara’daki EtnografyaMüzesi’ne götürülüp buradaki geçici kabrine yerleştirilmiş ve 15 yıl boyunca orada kalmıştı. Cenaze, bundan 56 yıl önce, 10 Kasım1953 sabahı, çok büyük bir devlet töreniyle inşaatı henüz tam olarak bitmemiş olan Anıtkabir’e nakledildi.

        Geçici kabrin açılmasında başta zamanın Cumhurbaşkanı Celâl Bayar,Meclis

        Başkanı Refik Koraltan ve Başbakan Adnan Menderes olmak üzere devletin bütün üst düzeyi hazır bulundu. Atatürk’ün kızkardeşi Makbule Atadan ile babası Ali Rıza Bey’in kardeşlerinin tarafından gelen akrabaları da oradaydı.

        Makbule Atadan, ağabeyinin 15 yıl önceki ölüm haberini aldığı andaki kadar üzgündü ve ayakta durmakta bile zorlanıyordu.

        Nakil, EtnografyaMüzesi’ndeki mermer lâhdin sökülmesiyle başladı. Betonlar

        kırıldı, geçici kabir açıldı ve yandaki kurşun tabut makaralarla yukarıya çekildi.

        Sonra cumhurbaşkanı, meclis başkanı ve başbakan dışında kalan herkes salondan çıkartıldı ve 15 yıl önce kapatılmış olan kurşun tabutun kapağı açıldı,

        vefatından hemen sonra tahnit edilmiş olan cenazenin kefeninin de açılmasından sonra sadece tek kare bir fotoğraf çekildi ve cenaze yeni tabuta nakledildi.

        GERÇEK MEZAR ODASI

        Tabut, daha sonra binanın dışındaki top arabasına yerleştirilerek kortejle Anıtkabir’e nakledildi. Anıtkabir’in altında bugün uzun bir koridor vardır ve Atatürk’ün asıl mezarı, saygı duruşu yapılan mozolenin metrelerce altında, bu uzun koridordan ulaşılan mezar odasındadır.

        Cenaze namazı Türkçe ‘Tanrı uludur’ diye kılındı

        ATATÜRK’ün tedavisini üstlenen dokuz doktor, vefattan hemen sonra kaleme aldıkları ölüm raporunu imzaladılar ve daha sonra cenazenin defne

        hazırlanmasına başlandı. Raporun altında imzası bulunan doktorlardan Mehmet Kâmil Berk cenazenin çenesini ipek bir mendille bağladı ve ayak

        parmaklarını pansuman sargısıyla birleştirdi. Atatürk’ün sonsuza kadar uyuyacağı yer henüz belirlenmediği için cenazenin tahnit edilmesine karar verildi.

        Ankara Gülhane Askerî Tıp Akademisi’nin hocalarından olan patalojik anatomi profesörü Lütfi Aksu hemen İstanbul’a çağrıldı ve cenazeyi tahnit etti. Cenaze,

        tahnidin tamamlanmasından sonra bir tabuta yerleştirilip Dolmabahçe

        Sarayı’nın muayede salonundaki katafalka kondu. Türkiye tamdokuz gün

        boyunca Ata’sının naaşının önünden gözyaşı seli hâlinde akıp geçerken, Atatürk’ün kızkardeşi Makbule Atadan, cenaze namazının cenaze Ankara’ya

        gönderilmeden, İstanbul’da kılınmasını istedi. Namaz, Dolmabahçe Sarayı’nın

        muayede salonunda, Ankara’ya nakil töreninin başlamasından hemen önce, 19 Kasım 1938 sabahı saat sekizi on geçe kılındı. İmamlığı o dönemin Diyanet İşleri Başkanı olan Şerefeddin Yaltkaya yaptı ve namaza ezanın Arapça okunması o senelerde yasak olduğu için, “Allahu ekber” yerine “Tanrı uludur” sözleriyle başlandı. Selâmlar “Esselâmu aleyküm” değil, yine Türkçe olarak “Esenlik üzerinize olsun” diye verildi. Dört dakika süren namazın

        kılınmasından sonra, tabut generaller tarafından sarayın avlusuna çıkartılıp top arabasına yerleştirildi ve Ankara yolculuğu başladı.

        mbardakci@htgazete.com.tr

        Diğer Yazılar