Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ..............................................................

        "Aşk" yahut "sevgi" dendiği ve bu uğurda herşeyden vazgeçilmesinden bahsedildiğinde akla ilk gelen hadise, İngiltere Kralı Sekizinci Edward'ın 1936'da tahtından feragat etmesidir. Ama işin içinde hiç de öyle aşk falan yoktur, Kral tahttan Naziler'e yakın olduğu için feragata mecbur edilmiştir. Hattâ, bu büyük aşk daha sonra "üçlü ilişki" halini almış, Edward ve eşi, Jimmy Donahue adında kendilerinden çok genç Amerikalı milyarder bir playboy ile birarada yaşamışlardır.

        ..............................................................

        BUGÜN, "Sevgililer Günü"...

        Kaynağı hâlâ tartışılan ve bundan 1750 sene önce yaşamış olan Valentine adındaki bir Hristiyan azizine mi yoksa 14. yüzyılın bir piskoposuna mı dayandığı pek bilinmeyen Sevgililer Günü'nün birkaç seneden buyana bizde de moda olmasının esbâbını her ne kadar anlayamıyor isem de, bu gün bütün sevenlere, sevilenlere ve âşıklara kutlu olsun!

        Bütün dünyada 70 küsur senedir "aşk" yahut "sevgi" dendiği ve aşk uğruna herşeyden vazgeçilmesinden bahsedildiği zaman akla ilk gelen hadise, İngiltere Kralı Sekizinci Edward'ın 1936'da tahtından feragat etmesidir.

        Wallis Simpson adındaki Amerikalı dul bir hanıma âşık olan Kral'ın, saray

        kurallarının ve İngiliz geleneklerinin izin vermemesi yüzünden bu hanımla bir türlü evlenemediğinden bir sene boyunca oturmakta olduğu tahtı elinin tersiyle ittiğine inanılır. Bundan 74 sene önce dünyanın neredeyse tamamına "Helâl olsun adama! İşte, aşk dediğin budur" dedirtip milyarlara da gözyaşı döktüren bu hadise, ziyadesiyle romantik olanların gözlerinin hâlâ sulanmasına sebep olmaktadır.

        Ama, işin aslı hiç de öyle değildir! Ortada bir aşk gerçi mevcuttur ama, Kral

        tahtını kalbinin sesini dinleyerek değil, İngiliz devletinin ısrarıyla bırakmıştır.

        İşin içinde Kral ile sevgilisinin aşırı ideolojik görüşleri ve özel hayatlarındaki

        bazı tuhaflıklar da vardır, hattâ birbirlerine çok âşık olduklarına inanılan çiftin

        arasına sonraki senelerde üçüncü bir kişi, Jimmy Donahue adında Amerikalı bir milyarder bile girmiştir!

        İşte, "büyük aşk" zannedilen ve ayrıntıları çok az bilinen bu tuhaf ilişkinin aslı:

        Sekizinci Edward, babası Beşinci George'un ölümü üzerine 1936'nın 24 Ocak'ında İngiltere'nin kralı olmuştu. Olmuştu ama, genç kralın Naziler'e sempati duyduğu, hattâ Hitler'e hayranlığı devlet tarafından biliniyordu ve hem hükümet, hem de istihbarat servisleri endişe içerisindeydi.

        İngilizler, Edward'ın iki kocadan boşanmış olan Wallis Simpson adında Amerikalı bir kadına âşık olduğunu ve bu kadınla evlenmeyi kafasına koyduğunu, tahta çıkmasından sadece birkaç gün sonra öğrendiler.

        Parlamento ile hükümet, iki koca eskitmiş bir hanımın İngiltere'nin müstakbel

        kraliçesi olmasına karşıydı. İngiliz gizli servisi, Bayan Simpson'u takip altına

        aldı ve Amerikalı hanımın, Kral'ın yanısıra Guy Marcus Trundle adında bir otomobil satıcısıyla da beraber olduğunu farketti.

        Takipler daha da yoğunlaştı ve Bayan Simpson'un çok tehlikeli bir diğer ilişkisi

        daha ortaya çıktı: Kral'ın sevgilisi, Hitler'in o tarihlerde Londra Büyükelçisi olan

        ve daha sonra Nazi Almanyası'nın Dışişleri Bakanlığı'na getirilen Joachim von

        Ribbentrop ile de beraberdi. Tam bir Nazi sempatizanı olan Bayan Simpson, sarayda konuşulanları günü gününe Alman büyükelçisine naklediyor, sadece nakletmekle de kalmıyor, üstelik elçiyle yatağa bile giriyordu ama Kral'ın hiçbirşeyden haberi yoktu.

        Başbakan Stanley Baldwin ile ülkenin güçlü adamı Winston Churchill, âşık Kral'ı sert şekilde uyardılar ve çare, Kral'ın tahtı bırakmasında bulundu. Radyoda içerisinde "Sevdiğim kadının yardımı ve desteği olmadan krallık görevlerimi yerine getiremem" şeklinde romantik ifadelerin yeraldığı bir bildiri yayınlayan Sekizinci Edward, 10 Aralık 1936'da sadece 325 gün oturduğu tahtından feragat etti. Yerini kardeşi George aldı, Edward memleketinden ayrılıp hayatı boyunca devam edecek olan bir sürgüne gitti ve Bayan Simpson ile sürgünde evlendi.

        Artık "Windsor Dükü ve Düşesi" unvanını taşıyan Edward ve Wallis çifti bir ara

        Almanya'ya giderek hayranı oldukları Adolf Hitler'i ziyaret edeceklerdi.

        Edward ile Wallis, daha sonra da skandallarla dolu bir hayat geçirdiler. Fransa'da yaşadıkları senelerde aralarına Jimmy Donahue adındaki çok zengin bir Amerikalı girdi ve jet sosyete, senelerce bu "üçlü ilişki" dedikodusuyla çalkalanıp durdu.

        ************************************************************

        Atatürk, kimselerin yüzüne bakmadığı Bayan Simpson'u yata davet etmişti

        İNGİLTERE Kralı Sekizinci Edward, 1936 Ekim'inde İstanbul'a gelmiş ve Atatürk'ün misafiri olmuştu.

        Bu ziyaret hakkında seneler boyu çok şey yazıldı, hattâ Atatürk'ün "Ben Türk

        gençlerine herşeyi öğrettim ama uşak olmayı bir türlü öğretemedim" sözünü de Kral'a servis yapan bir garsonun hatası üzerine söylediği iddia edildi.

        Atatürk'ün en yakınlarından olan Salih Bozok'un oğlu rahmetli Muzaffer Bozok,

        ziyaretle ilgili olarak babasının kendisine anlattığı bazı renkli hatıraları,

        senelerce önce bana da nakletmişti.

        İşte, Muzaffer Bozok'un hatıralarından biri:

        "Kral, İstanbul'a tekneyle gelmişti, sevgilisi Bayan Simpson da yatta idi ama resmî bir unvanı olmadığı için karaya çıkmamış, teknede kalmıştı.

        Edward'ın aşkını bilmeyen yoktu ve hepimiz koskoca İngiltere Kralı'nı kendisine âşık eden bu kadını görmeye can atıyorduk. Kral, Dolmabahçe'nin rıhtımına maiyetiyle beraber geldi ama madam yanında yoktu.

        Sonra, Ertuğrul yatıyla bir gezi yapıldı. Merakımız daha da arttı, demir almadan

        önce Atatürk'e 'Madamı da davet etsek' dedik. 'Ben de merak ediyorum ama Kral protokol icabı getiremiyor' cevabını verdi, biz ısrar edince 'Teklif edelim bakalım' dedi ve Kral'a Madam Simpson'u yatta ağırlamaktan memnun olacağını söyledi.

        Edward, teklife çok sevindi, zira o zamana kadar sevgilisi hiçbir resmî programa katılamamıştı. Hemen motor gönderip hanımı getirttik ve Atatürk iltifat üstüne iltifat yaptı.

        Madam Simpson'un nasıl biri olduğunu çok merak ediyorduk ama Atatürk meğerse bizden fazla merak ediyormuş".

        ************************************************************

        'Beraberlikteki asıl erkek Kral Edward değil, Bayan Simpson'du'

        JIMMY Donahue 1916'da doğmuştu, Amerika'nın en zengin işadamlarından Frank Woolworth'un torunuydu. Hayatı boyunca hiç çalışmadı, sadece miras yedi, hem playboyluk yaptı, hem başka türlü ilişkilerin içine girdi ve 1966'daki ölümüne kadar böyle bir hayat yaşadı.

        "Dünyanın en zengin kadını" olarak bilinen ve servetinin yanısıra hiç durmadan

        evlenip boşanmasıyla da meşhur olan Barbara Hutton'un kuzeniydi. Son derece renkli bir adamdı, birkaç dil biliyor, uçak kullanıyor ve mükemmel piyano çalıyordu.

        Etrafının, özellikle de hanımların derhal ilgisini çekmekte üzerine yok gibiydi.

        Sabık Kral ve karısı, yani Windsor Dükü ve Düşesi 1950'de tanıştıklarında Jimmy 36, Düşes ise 54 yaşındaydı ve Düşes ilk gördüğü anda Jimmy'ye âşık oldu. Jimmy'nin sadece kadınlarla değil erkeklerle de ilişkide bulunduğu, üstelik yüksek sosyetede daha ziyade eşcinselliği ile tanındığı uyarılarına kulak bile vermedi.

        Jimmy, Dük ve Düşes, artık her yerde beraberdiler.

        Ben, bu üçlü ile 1950'lerde ve 60'larda, özellikle de Güney Fransa'da çeşitli

        davetlere katılmış olan Avrupa'nın yüksek sosyetesine mensup bazı kişileri tanıdım ve bu kişilerden üçlü ile ilgili bir hayli dedikodu dinledim.

        Hepsi, Windsor Düşesi'nin, yani Bayan Simpson'un gayet müsrif olduğunu, sabık Kral'ın tahsisatını tamamen bitirdiğini ve kocasının artık peş parasız olmasına rağmen hiç durmadan taleplerde bulunduğunu anlatıyorlardı. Meselâ, Düşes mücevhere doymuyor, imkânlarının azalmış olmasına rağmen masraflı davetler vermekten bir türlü vazgeçmiyordu. Davetlerinde kuş sütünün bile eksik olmaması, hattâ davet mekânının dış kapısından içeriye uzanan yola orkide serpilmesi de şarttı!

        Düşes'in taleplerini, artık Jimmy Donahue karşılıyordu. İlişkiye, daha sonra sabık Kral da dahil oldu. Jet sosyete, senelerce "üçlünün arasındaki gerçek erkeğin kim olduğunu" tartışacak ve "asıl erkek, Bayan Simpson'du" görüşü üzerinde birleşecekti.

        Üçlünün arasından ilk ayrılan Jimmy Donahue oldu ve 1966'da öldü. Onu 1972'de sabık Kral takip etti. Bayan Simpson, kocasının ardından 14 sene daha yaşadı ve hayata Paris'te 1986'da veda etti. 90 yaşındaydı ve son senelerini tamamen bunamış halde geçirmişti.

        Bu tuhaf hayatın ayrıntılarını merak ediyorsanız, Christopher Wilson'un 2002'de çıkan "Dancing with the Devil", yani "Şeytan ile Dans" isimli kitabını okuyun.

        Rezaletlerin yazdıklarımdan çok daha fazla olduğunu öğrenir ve bir hayli

        Diğer Yazılar