Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Oray Eğin, geçen günkü yazısında senelerden buyana yapılan önemli bir hatâya temas etti ve İsmet Paşa’nın “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye bu dünyada yerini alır” sözünü zannedilenin aksine Amerikan Başkanı Lyndon Johnson’un 1964 Haziran’ında Ankara’ya meşhur mektubu göndermesinden sonra değil, mektubun gelmesinden iki ay önce söylediğini yazdı.

        Bizde âdettir; biri kalkar, daha önce yaşamış birinin ağzından bir söz uydurur, yahut bambaşka bir vesile ile söylenmiş bir sözü bir diğer hadiseye uyarlar, derken bu hatâlar ve yalanlar seneler boyunca tekrar edilir, gider…

        Birkaç örnek vereyim:

        * Romantik tarihçilerimiz, Almanya’nın kurucularından olan Prens Otto von Bismarc’ın “Devlet adamları içerisinde akılların yüzde doksanı Abdülhamid’de yüzde beşi bende, diğer yüzde beşi de öbür devlet adamlarındadır” dediğini senelerden buyana yazıp söylerler ama Bismarc’ın böyle bir sözü yoktur; bu söz vakti zamanında Sultan Abdülhamid’i yüceltmek maksadıyla Bismarc’a atfen uydurulmuştur ve bu yalan hâlâ tekrar edilegelmektedir!

        * Enver Paşa’nın Birinci Dünya Harbi’nde uğradığımız büyük yenilginin ardından “Biz, Sultan Abdülhamit’i anlayamadık. Siyonistlere âlet olduk. Bizi beynelmilel masonluk istismar etti. Meğerse, siyonizm için çalışmışız” itirafında bulunduğu senelerden buyana söylenmektedir ama Paşa hiçbir zaman bu fikre kapılmamış, böyle bir sözü zaten etmemiş, aksine hayatının sonuna kadar Abdülhamid’in hatırasına bile muhalif kalmıştır! Merak edenler, Enver Paşa’nın elyazısı ile olan yayınladığım mektuplarına ve bu konudaki diğer yayınlara bakıp Pamir Dağları'nda1921’de noktaladığı hayatının son ânına kadar Abdülhamid’in aleyhinde bulunduğunu görürler…

        * Bizim “Deli”, Batı’nın “Büyük” dediği Rus Çarı Petro’nun vasiyeti olduğu iddia edilen “Rusya’nın sıcak denizlere, özellikle de Akdeniz’e inme plânı” Petro’nun değildir; Petro’nun ölümünden beş sene sonra, 1730’da, Çariçe Anna’nın iktidarı sırasında Rusya’nın hizmetine girip Rus ordusunu modernleştiren Alman mareşali Christoph von Munnich ile ekibi tarafından hazırlanmıştır!

        Geçmişimizle ilgili uydurulmuş böyle daha dünya kadar palavra vardır! Bir hadise vesilesi ile edilmiş önemli sözler bambaşka bir olayın ardından söylenmiş gibi gösterildikleri takdirde de ne zaman ve ne için söylendikleri zamanla unutulmuş, alâkasız bir olayın ayrılmaz parçası hâline getirilmişlerdir!

        İsmet Paşa’nın Johnson’un mektubundan sonra söylediği iddia edilen sözü gibi…

        Oray Eğin, yazısında bu şekildeki en meşhur efsanelerden birini, İsmet Paşa’nın “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye bu dünyada yerini alır” sözünü ele alıyor ve bu sözün Amerikan Başkanı Johnson’un mektubu ile alâkası olmadığını, Paşa’ya atfedilen ifadelerin Milliyet’te 16 Nisan 1964’te, yani Başkan Johnson’un mektubunun gelmesinden bir buçuk ay kadar önce yayınlandığını anlatıyordu…

        CHP SAKLADI, DEMİREL GELİNCE YAYINLANDI

        Başkan Johnson’un Başbakan İsmet İnönü’ye 1964 Haziran’ın ilk haftasında gönderdiği mektup, Cumhuriyet tarihimizin en önemli ve en fazla ses getirmiş diplomatik belgelerinden biridir ve Türkiye’de yarım asırdan buyana Amerikan aleyhtarlığının sembolüdür.

        İsmet İnönü’nün lideri olduğu CHP ağırlıklı koalisyon, Washington’dan Ankara’ya 1964 Haziran’ının ilk haftasında yollanan mektubun muhteviyatını muhalefetin bütün ısrarına rağmen bir türlü açıklamamıştı. Mektubun metnini gönderilmesinden bir buçuk sene, Süleyman Demirel’in başkanlığındaki Adalet Partisi’nin iktidara gelmesinin üzerinden de iki buçuk ay geçtikten sonra, Cüneyt Arcayürek, 13 Ocak 1966’da Hürriyet Gazetesi’nde yayınlamış ve Türkiye’de kelimenin tam mânâsı ile kıyamet kopmuştu!

        Başkan Johnson’un mektubunun Başbakanlık’tan zamanın Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e gönderilmiş olan ve şimdi Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde bulunan resmî tercümesinin görüntülerini arşivin daire başkanı dostum Muhammed Safi’ye teşekkür ederek burada yayınlıyorum.

        Sayfalar gayet net şekilde okunabildikleri için bunları ayrıca yazı haline getirmeye gerek görmedim.

        Yayınladığım görüntülerdeki metni Cüneyt Arcayürek’in 53 sene önce yayınladığı mektup metni ile mukayese edecek olanlar, tercümede bazı ifade farklarının mevcut olduğunu göreceklerdir. Bu farklar mektubun tercüme süreci ile alâkalıdır ve Arcayürek’in yayınladığı metnin mektubun ilk tercümesi, burada yeralan görüntülerdeki ifadelerin de aynı mektubun Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e gönderilmesinden önce elde geçirilmiş, yani tashih edilmiş son çevirisi olması ihtimali mevcuttur.

        İşte, diplomasi tarihimizde en fazla ses getiren belgelerden biri olan Johnson Mektubu’nun resmî tercümesinin görüntüleri…

        Diğer Yazılar