Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen senenin Nisan’ında, pandeminin sonbahardan itibaren kademeli olarak azalıp bitmeye başlayacağını tahmin etmiş ve yazmıştım.

        Tahminim, 1918 ile 1920 arasında dünyayı kırıp geçiren İspanyol Gribi’ne yakalanan ama hayatta kalabilmiş olanları tanımış ve anlattıklarını uzun uzun dinlemiş olmama dayanıyordu.

        Eski İstanbulluların “nezle” dedikleri, o günlerin romanlarına ve şarkılarına kadar konu olan İspanyol gribi 1919’da bizim eve de uğrayıp önce başta o sırada yirmili yaşlarında olan anneannemi, sonra diğer aile büyüklerini, tanıdıkları ve akrabaları yatağa düşürmüş, neredeyse tamamını kırıp geçirmiş ama çok şükür ki canlarını alamamıştı...

        Çocukluk ve gençlik senelerim, hep bu “nezle” hatıralarını dinlemekle geçti. İspanyol Gribi’nin Karaköy limanı ve Suriçi taraflarından Nişantaşı’na ve Teşvikiye’ye gelmesinin, Bebek’e uzanmasının, oradan Boğaz’ın karşı sahiline geçip yalıları kırıp geçirmesinin hikâyeleri ile...

        H1N1 virüsünün sebep olduğu İspanyol Gribi salgınında ilk vak’a Birinci Dünya Savaşı günlerinde, 4 Mart 1918’de görülmüş, ikinci dalga o senenin Ekim’inde gelip Aralık’a kadar devam etmiş ve milyonların canını almıştı. 1919 Ocak’ındaki üçüncü dalga ikincisi kadar kuvvetli olmasa da yine binlerce kişiyi öldürmüş, 1920 ilkbaharında birinciden kuvvetli ama ikinciden zayıf olan dördüncü dalga ortaya çıkmış, eskisinden çok daha fazla kişiyi yatağa düşürmüş ama hastalar şifa bulmuşlar, salgın o senenin sonbaharına doğru yavaş yavaş ortadan kalkmış, iki sene içerisinde resmî rakamlarına göre sadece İstanbul’da 6 bin 835 kişi İspanyol’a kurban gitmişti.

        REKLAM

        Yani hafif bir başlangıç, ardından gelen vurucu dalgalar ve çok sayıda ölüm, zamanla hasta sayısında artış ama daha sonraları ölümlerde önceki dalgalara göre gözle görünür bir azalış, virüsün öldürücülüğünün azalıp grip benzeri seyir göstermesi...

        Covid-19 belâsının önceki sene dünyayı perişan etmeye başlaması üzerine İspanyol Gribi salgınını hatırladım ve bu son pandemi ile İspanyol Gribi arasında seyir bakımından benzerlikler olduğunu farkettim. Bütün salgınlar tarih boyunca zaten genellikle iki sene sürmüşler, mutasyonların getirdiği yeni dalgalar canlar almış, virüsün bulaşıcılığı zamanla artmış ama öldürücülüğü azalmıştı!

        İspanyol Nezlesi ile Covid’e sebep olan virüslerin hem bünyeleri, hem de belirtileri ve seyirleri tamamen farklı idi ama her ikisinin de gidişatı birbirine benziyordu.

        “NAH BİTER!” DİYEN DOSTUMA...

        Bundan bir buçuk ay önce, Omikron varyantının ortaya çıkmasından sonra “Bu varyant yepyeni bir dert mi yoksa beklenen müjde mi?” diye yazmıştım...

        Virüsün yeni mutasyonu şimdi çok daha fazla kişiye bulaşıyor ama hastalığın şiddeti ve ölümler azalıyor. Bunda aşıların, alınan tedbirlerin ve bağışıklığın tabii ki rolü var fakat ortalığın sakinleşmeye başlamasında virüsün öldürücülüğünü giderek kaybetmesinin de etkisi mevcut ve Omikron da bunun böyle olduğunu gösteriyor.

        Salgının şiddetinin zayıflaması üzerine şimdi karantina süreleri azaltıldı, PCR testlerinde yeni düzenlemelere gidildi, hattâ iç hat uçuşlarında test mecburiyeti kaldırıldı...

        Bütün bunlar, pandeminin sona erme yoluna girdiğinin işaretleridir. Doktorlar da zaten ışığın göründüğünü söylüyor ama aşıdan ve tedbirlerden vazgeçmememiz gerektiğini hatırlatıyorlar.

        Geçen sene eski salgınların dünyayı mahvetme müddetlerini, yani iki sene içerisinde sona ermelerini de gözönüne alıp Covid-19’un kışın nihayetine doğru yavaş yavaş ortadan kalkma ihtimalinin yüksek olduğunu yazdığım zaman sizlerin de yakından tanıdığınız bir profesör dostum bana WhatsApp’tan mesaj gönderip “Nah biter!” demişti...

        Şu bir-iki ay da bir geçsin, hele tamamiyle selâmete çıkalım, dostuma bu nazik mesajının cevabını aynı nezaket dairesinde mutlaka vereceğim...

        Diğer Yazılar