Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        19 Mayıs konusunda uzun senelerdir devam eden bir tartışma vardır: Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a nasıl, ne maksatla ve kim tarafından gönderildiği tartışması...

        Birkaç sene öncesine kadar arada bir çıkan ama 19 Mayıs yaklaştığında ve tam o gün şiddetlenen tartışmalar şimdi özellikle de sosyal medyada hemen her gün yapılıyor.

        Tartışmaların sebebi bir kesimin Samsun yolculuğunu mübalâğa yumağına çevirmesi, diğer kesimin buna yine hayalî senaryolarla karşılık vermesi ve bütün bu iddiaların son senelerde moda olan bir komplo teorisi merakımız ile bambaşka şekillere bürünüp neticede Samsun’a gidişin memlekette şiddeti gittikçe artan kamplaşmanın vasıtalarından biri haline getirilmesidir.

        Karşılıklı iddialar, birbirinin tamamen zıddı olan iki görüş üzerinde şekillenir:

        Bir kesim, senelerden buyana Samsun’a gitmeye Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat karar verdiğini, yola gizlice çıktığını, bindiği Bandırma Vapuru’nun kaptanının acemi, dümeninin bozuk, paraketesinin de kırık olduğunu ve pusulasının bile bulunmadığını iddia eder; hattâ şair Behçet Kemal Çağlar, Paşa’nın Samsun yolculuğunu Hazreti Muhammed’in Mirac’a çıkması ile özdeşleştirmiştir!

        Diğer kesim ise Sultan Vahideddin’in Paşa’yı Samsun’a memleketi kurtarması için onbinlerce altın vererek gönderdiği, Bandırma Vapuru’nun köhne değil, aksine o dönemde elimizde bulunan en modern gemilerden biri olduğu ve Mustafa Kemal’in yolculuk öncesinde İngilizler ile gizli temaslarda bulunduğu gibisinden tuhaf sözler eder.

        REKLAM

        Böyle iddiaların ortaya atılıp rağbet görmesinin sebeplerinin başında hem ifrat ve tefrit âdetimizden kaynaklanan aşırı yüceltme yahut zemmetme merakımız; hem de bilgiyi ve belgeyi değil, kulaktan dolma söylentileri ciddiye alma tutkumuz vardır.

        BÖYLE BİRŞEYİ NE SÖYLEDİM, NE DE YAZDIM!

        Bu tartışmalarda son senelerde benim de ismim geçiyor; Sultan Vahideddin’in Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’a memleketi kurtarması için gönderdiği ve Millî Mücadele’nin mimarının Sultan Vahideddin olduğunu yazıp söylediğim tekrar ediliyor.

        Paşa’nın Samsun’a çıkması konusunda senelerden buyana bir hayli yayın yaptım, TV’lerde konuştum ve yazıp söylediklerimi de kitap haline getirip konu ile alâkalı belgelerin en önemlilerini yayınladım ama hiçbir zaman böyle bir iddiada bulunmadım ve böyle bir şeyi ne söyledim, ne de yazdım.

        Zira, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Sultan Vahideddin tarafından memleketi kurtarması için gönderildiği görüşü kaynaklara, kayıtlara, belgelere ve gerçeklere tamamen ters bir iddiadır!

        Şimdi, 19 Mayıs konusunda senelerdir yazıp söylediklerimi kısaca toparlayıp Samsun yolculuğunun hangi şartlarda ve niçin yapıldığını izah edeyim...

        İKİ TARAF DA UÇTUKÇA UÇUYOR!

        Birinci Dünya Harbi’nde mağlûp olmamızın ardından “Ordu Müfettişi” olarak Anadolu’ya gönderilen tek paşa Mustafa Kemal değildir. Anadolu’nun değişik yerlerinde görevlendirilen daha başka paşalar da vardır ama Sultan Vahideddin’in bu paşalara yahut Mustafa Kemal Paşa’ya “memleketi kurtarmak için millî bir hareket başlatılmalarını emrettiği” hakkında herhangi bir belge yoktur ve böyle bir emirden yahut niyetten Sultan Vahideddin de bahsetmez, hattâ imâda bile bulunmaz.

        Samsun yolculuğu ile ilgili belgeler, yolculuğun iddia edildiği gibi Sultan Vahideddin’in Mustafa Kemal Paşa’ya “Git ve işgale son ver” şeklindeki talimatının yahut Paşa’nın kendi başına ve gizlice verdiği bir kararın değil, ayrıntıları devlet tarafından titizlikle yapılmış ciddî bir hazırlığın neticesi olduğunu gösterir. Dolayısı ile “Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’a memleketi kurtarması için Sultan Vahideddin gönderdi” demek ne kadar gerçeklerden uzak ise, “Paşa, Samsun’a dümeni bozuk ve pusulası bile olmayan bir tekne ile, dalgalarla boğuşarak ve kendi kararı ile gizlice gitti” iddiası da aynı şekilde hatalıdır!

        REKLAM

        Yolculuk ile ilgili bütün belgeler elimizdedir ve yazışmalar Sadrazam Damad Ferid Paşa ile Harbiye Nâzırı Şakir Paşa’nın Mustafa Kemal Paşa’nın Dokuzuncu Ordu Müfettişliği’ne tayininin tasdiki için 30 Nisan 1919’da saraya gönderdikleri yazıyı Sultan Vahideddin’in aynı gün, yani bekletmeden derhal imzalaması ve kararın o zamanın Resmî Gazetesinde yayınlanması ile başlar.

        Samsun belgeleri 1943’ten itibaren yayınlanmaya başlanmış, yayınlanmayan birçok belge tarafımdan neşredilmiş ve 16 Mayıs 1919’da 79 kişi ile beraber İstanbul’da Samsun’a gitmek üzere yola çıkan Bandırma Vapuru hakkında yolculuğun hazırlık aşamasından itibaren bütün ayrıntıları ortaya konmuştur. Belgelerden görülen, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a sadece kendi iradesi yahut Sultan Vahideddin’in talimatı ile değil, devletin kararı ile gittiği ve seyahatin bir devlet operasyonu olduğudur. Kaldı ki, Dünya Savaşı’nın kaybedilmek üzere olduğu 1918 Temmuz’unda tahta çıkan, savaşın ardından gelen işgal senelerinde hükmü artık sadece İstanbul’da, hattâ İstanbul’un tamamında bile değil, şehrin sadece Aksaray ile Bebek semtleri arasında geçen Sultan Vahideddin’in tek başına böyle bir karar alması ve Millî Mücadele’yi hazırlaması zaten imkânsızdır.

        Girdiği dünya harbinden ağır bir mağlûbiyete uğramış vaziyette çıkan altı asırlık devletin, galiplerin kararını elini-kolunu bağlayarak beklemesi mümkün değildir. Ama, imparatorluğun üst düzeyi yaşanan felâketin zararını en aza indirebilmek için bir şeyler yapılması gerektiğini düşünmüş, işgale karşı yeni bir savaş açıkça telâffuz edilmese de çareler aranmış, plânlar ve projeler hazırlanmış, bu maksatla o devrin en parlak ve en başarılı kumandanlarına vazifeler verilmiş ve bütün bu çabalardan işe yarar neticeler alınması hayal edilmiştir.

        Mustafa Kemal Paşa’nın devletin kararı ile Anadolu’ya gönderilmesinin ve Sultan Vahideddin’in bu kararı derhal tasdik etmesinin ardında iki temel düşünce mevcuttur: Müttefiklerin, Samsun ve havalisinde çıkan karışıklıklara son verme bahanesi ile Mondros Mütarekesi’ne dayanarak Samsun’u ve o bölgedeki daha başka yerleri işgal etmelerini önlemek ve görev mahallinde kendi başına harekete geçerek silâhlı bir mukavemet oluşturacağından emin oldukları Mustafa Kemal’in gittiği bölgede teşkil edeceği gücü yeri geldiğinde kullanmak, özellikle de barış masasına arkalarında bu ve bunun gibi güçlerin varlığını hissettirerek oturmak!

        Mustafa Kemal Paşa’nın 16 Mayıs 1919’da başlayan Samsun yolculuğunun esası budur, bunun dışında ideolojik maksatlarla ortaya atılan iddialara ve bu abukluklarda ismimin de kullanılarak “O da böyle söylüyor!...” gibisinden saçmalıklara itibar edilmemesi gerekir.

        Diğer Yazılar