İzmir seçimi ve İYİ Parti'nin perspektifi
Yoğun bir telefon trafiğinden çıktım sevgili okurlar. Hayatım boyunca konuşmadığım kadar ülkücü isimle şu son iki gün boyunca konuştum diyebilirim. Nurettin Soyer hadisesinin ülkücü-milliyetçi camiada bu kadar büyük yankı yaratacağını açıkçası tahmin etmiyordum. Çünkü itiraf edeyim, bu Soyer-ülkücüler meselesini derinlemesine bilmiyordum…
MHP davası şahsi ilgi alanıma giren bir konu değildi. Dolayısıyla Nurettin Soyer’e ne sempatisi ne de antipatisi olan bir insanım. Detaylı tanıdığım bir figür değil. Oğlu Tunç Soyer’in Seferihisar Belediye Başkanlığını ise dışardan bir gözle başarılı bulduğumu geçen yazımda ifade ettim.
Bu meseleye dahlim bir telefon ile başladı. İYİ Parti’nin önde gelen isimlerinden bir siyasetçi, katıldığım bir televizyon programı arasında beni arayıp, ‘CHP ve bizim partimizin ortak İzmir adayı olarak Tunç Soyer konuşuluyor. Biz İYİ Partililer bunu kabul etmiyoruz. Babası NurettinSoyer’in Türk milliyetçilerine yaptığı zulümleri unutamayız.’ deyince bir gazeteci olarak bu hassasiyetten canlı yayında bahsettim.
Öte yandan konuştuğum o siyasetçiye, ‘Babasının yaptığı zulümler varsa bunlardan ötürü oğlu suçlanamaz. Bu çok ilkel bir bakış açısı değil mi?’ diye karşı çıktım. O, bu soruma, ‘Tunç Soyer’in, babasıyla aynı kafada olduğunu söylüyor İzmir’deki ülküdaşlarım’ diye cevap vermişti. Böylece kendimi bu Soyer-ülkücüler mevzusunun ortasında buldum. Ben bu konuya İYİ Parti camiasına mikrofon tutan bir gazeteci olarak yaklaşıyorum. Yorum yapmıyorum. Sadece objektif gazetecilik yapıyorum.
Nurettin Soyer isminin tartışılması üzerine özellikle Tunç Soyer’in sosyal medyada ve çeşitli mecralarda, ‘Babama karşı olanlar FETÖ’cüler ve kripto-FETÖ’cülerdir. Babamın her şeyiyle gurur duyuyorum’ türünden yaptığı ve yaptırdığı açıklamalar, tüm ülkücüleri ve özellikle İYİ Parti mensuplarını o kadar çileden çıkarmış ki özellikle dün telefonum susmadı. Açıkçası Tunç Soyer cephesinin bu karşı atağı ateşe galonla benzin dökmüş oldu…
MÜSAVAT DERVİŞOĞLU NE DEDİ?
Çok sayıda tanınmış ülkücü konuştu. Fakat Nurettin Soyer-ülkücüler mevzusunda şüphesiz açıklamaları en çok merak edilen, geçen yazımda da ismi geçen İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Müsavat Dervişoğlu idi. Müsavat Bey, ülkücü camianın İzmir’de en bilinen simalarından biri. İYİ Parti İzmir teşkilatını sıfırdan kurmuş bir isim ve şu anda da İYİ Parti İzmir milletvekili. Dolayısıyla CHP-İYİ Parti İzmir ortak adayı konusunda görüşleri merak ediliyor. Bana şunları söyledi Dervişoğlu:
‘Nurettin Soyer ismini Türk milliyetçilerinin unutması asla mümkün değil. 12 Eylül zulmü ve işkenceleri ile ismi özdeş askeri savcıdır Nurettin Soyer. Hazırladığı MHP iddianamesi satır satır çürütülmüş hukuku katleden bir iddianamedir. Hakkımı asla helal etmiyorum Nurettin Soyer’e. O dönem Soyer yüzünden yok yere hapis yattık ve çok büyük acılar çektik. Çok ağır işkenceler gördük. Suçsuz arkadaşlarımız idam edildi. Türk milliyetçilerinin ve tüm ülkücülerin bu mevzuda hassasiyeti büyüktür.
Fakat baba ayrı oğul ayrıdır. Ben Tunç Soyer’i tanırım ama şu ana kadar bu konuyu kendisine hiç hatırlatmadım. Fakat Nurettin Soyer’in ülkücülere yaptığı zulmün üstünü örten bir tavra girilmesi kabul edilebilir bir tutum değil. CHP’nin ittifakımız ve İzmir ortak adayı noktasında Türk milliyetçilerinin hassasiyetini gözeteceğini umuyorum. İzmir’de partimizin yüzde 12-13 oyu var ve tabanımıza Tunç Soyer ismine oy vermeye ikna etmek çok zor olur. Bu durum çok yüklü bir borcu uzun vadeli senetlerle ödemeye çalışmaya benziyor.’
ÜLKÜCÜ TABAN SOYER KONUSUNDA HASSAS
İYİ Parti Genel Sekreteri Cihan Paçacı ile de konuştum. Cihan Bey de Nurettin Soyer ile ilgili ülkücü tabanın hassasiyeti olduğunu ifade etti. Öte yandan Paçacı da oğulun babasının yaptıklarından sorumlu tutulamayacağını ve ayrı şekilde değerlendirilmesi gerektiğini prensip olarak belirtiyor. Fakat Nurettin Soyer’in MHP ve ülkücü kuruluşlar davasında yaptığı zulümlere de Tunç Soyer ve CHP tarafından sahip çıkılmaması gerektiğini ifade ediyor.
***
İttifak prensipleri ve isimler
CHP-İYİ Parti seçim için bazı illerde el sıkıştılar ancak bu illerin adaylarının bir kısmı henüz belli değil. Peki neye el sıkıştılar? Kim çıkarsa çıksın diğer partinin o ismi desteklemesine mi? İsimler konuşuldu mu ya da isim belirleme konusunda bazı çizgiler çizildi mi?
Bu soruları Cihan Paçacı’ya sordum ve şu ilginç bilgileri aldım: İttifak konusunda el sıkışılırken isim konuşulmamış, paylaşılan illerde isimler o ilde aday çıkaracak partiye bırakılmış. Bir nevi centilmenlik anlaşması yapılmış yani. Cihan Bey, 'Prensip olarak kazanmak hedefleniyorsa iki tarafın tabanlarına da sıcak gelen isimler çıkarılır mantığı üzerinden gidiyor ve bizim tabanımıza çok ters gelecek bir ismin olmaması gerektiğini düşünüyoruz’ dedi. Partilerin karşı tarafın belirlediği isimlerden haberi oluyor ama müdahalesi olmuyormuş.
***
Ülkücüler anlatıyor
Erdoğan ve AK Parti’nin sıkı muhalifi olan iki ülkücü ve Türk milliyetçisi Prof. Dr. Özcan Yeniçeri ve Yaşar Okuyan ile de konuştum. Okuyan, MHP davasında Türkeş ile yargılanan ve hakkında idam istenen bir isim. Yeniçeri de ülkücü hareketin önemli entelektüellerinden. İYİ Partinin kurucularından ancak daha sonra istifa etti. Bana şunları söylediler:
Özcan Yeniçeri:
Nurettin Soyer Türk milliyetçiliği düşüncesini mahkum etmek isteyen bir sözde savcıydı. Hukukçu değildi, ülkücülüğün ideolojik düşmanı militan bir insandı. Yazdığı MHP iddianamesinin FETÖ iddianamelerinden farkı yok. Ergenekon ve Balyoz kumpası neyse Soyer’in ülkücülük iddianamesi aynısıdır. Nurettin Soyer’in Türk milliyetçilerine yaptığı zulmü kimse yapmamıştır.
Temel problem suçu değil, ideolojiyi yargılamasıydı. Nurettin Soyer ismi Türk milliyetçileri arasında herkesin tüylerini diken diken eder. Ülküdaşlarımız haksız yere idam edildi ve hapislerde çürüdü. Hiç kimse Soyer’in 1971 yılında Gülen’e açtığı davayı bilmiyordu. Herkes onu MHP davasından ötürü tanır.
Ergenekon-Balyoz sürecinde FETÖ ile gerçek mücadele eden bizleriz. Tunç Soyer’in o zor süreçte hiç sesini duymadım. Silivri’de ben Fethullahçı savcılara karşı haykırdığım için yargılandım. Fakat Soyer’i Silivri’de hiç görmedim. 15 Temmuz ihanetinden sonra Gülen aleyhine açıklama yapmak mühim değil. Ergenekon-Balyoz döneminde Gülen aleyhine tek demeci var mı Soyer’in?
Bir de Tunç Soyer ile bir anım var. 84 ya da 85 yılıydı. Ben o dönem Bolu Anadolu Turizm Meslek Okulu’nun müdürüydüm. Öğrencilerimizle Seferihisar’da bir otele gittik, Otelin sahibi ve genel müdürü olarak karşıma Tunç Soyer çıktı. Seferihisar’da 4-5 otelin daha sahibiydi. Soyadını işitince merak ettim, Nurettin Soyer ismini sordum. ‘Babam olur’ deyince neler hissettiğimi tarif etmem zor. Öyle büyük bir şoktu ki benim için. Ama tabii ona hiç bir şey belli etmedim. Çok zor bir gündü, o yaşadığım sıkıntıyı hiç unutamam.
Yaşar Okuyan:
567 sanıklı MHP-ülkücüler davasının savcısı Nurettin Soyer o davada 220 idam istemişti, ben 6. Sıradaydım. 40 kişilik MHP Genel İdare Kurulunun tümüne idam istemişti.
O dönem Dürüst Oktay vardı işkenceci polis şefiydi. Ülkücülere yapılan işkencelerden sorumluydu. Savcı Soyer önce kendisi sorgular. Sonra istediği sonuç çıkmıyorsa Oktay’a bunu alın sorguya derdi, o da işkence demekti. Eğer savcı, polis sorgusuna bir ülkücüyü sevk ediyorsa bunun anlamı, ‘Bir güzel benzetin bunu’ demekti.
Benim sorgumu kendisi yapmıştır. İçeri girdiğimde ‘O meşhur Yaşar Okuyan sen misin?’ diye sordu ben de gençliğin verdiği cesaretle ‘Sen de meşhur Nurettin Soyer misin?’ diye sordum. Bana ‘Birazdan görürsün o muyum değil miyim, deyip hemen hakkımda tutulan 11 klasör dosyayı getirmişti. O dönem çok zalim bir dönemdi. Biz ülkücü camianın Nurettin Soyer’in yaptıklarını unutmamız mümkün değil!
