Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Okyanuslarda kulaç atan Türkiye’nin, derelerde boğulacağını düşünenler var.

        Bir kısmı öyle olmasından endişeli. Bir kısmı yazık ki öyle olsun istiyor.

        Küresel ölçekte büyük bir paylaşım kavgasının tam ortasındayız.

        Ukrayna’nın işgaliyle başlayan süreçte doğruları en fazla olan ülkeler arasında ilk sıralardayız.

        “Her şey kötü ama nasıl olduysa dış politikada iyi şeyler oluyor” diyenler şunu gözden kaçırıyor. Kurulmak istenen yeni dünyadaki yerinizi belirlerken geleceği doğru okuyorsanız, iç dengelerinizdeki sorunları çözme imkanınız da artar.

        ANKARA-ŞAM İSTİHBARAT HATTI

        Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya lideri Putin arasında Soçi'deki tarihi görüşmenin yankıları sürüyor.

        Erdoğan dönüş yolculuğunda önemli açıklamalar yaptı. Hem vurguları, hem de satır araları iki ülke ilişkilerini de aşan boyutlar taşıyordu.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söylüyor:

        “(Putin) Terörle mücadele noktasında her zaman yanımızda olacağını özellikle de ifade ediyor. Burada şunu bize ima ediyor; ‘Mümkün olduğunca bunları, rejimle birlikte çözme yolunu tercih ederseniz çok daha isabetli olur’ gibi bir yaklaşımı var. Biz de diyoruz ki, şu anda bizim istihbarat örgütümüz Suriye istihbaratıyla zaten bu konuları yürütüyor ama bütün mesele netice almak. Eğer istihbaratımız, Suriye istihbaratıyla bu çalışmayı yürütürken, buna rağmen hala orada terör örgütleri fellik fellik at oynatıyorsa bu konuda bize destek vermeniz gerekiyor diyoruz.”

        Türkiye ve Suriye arasındaki istihbarat çalışmaları konuyu yakından takip edenlerin malumu. Şam’ı işaret eden Putin’e, bu alanda zaten kritik bir çalışma yürüyor ama yine de Türkiye aleyhindeki terör faaliyetleri devam ediyor mesajı veriliyor.

        Gayet açık bir mesaj bu.

        MOSKOVA’NIN KÜRT KARTI

        Bu tabloya Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 27 Temmuz tarihli değerlendirmelerini ekleyebiliriz. Çavuşoğlu, ABD ve Rusya’ya, ayrıca İran’a şunları söylüyordu:

        “Rusya'nın umudu bunları rejime monte edebilmek. İkiniz de PKK ve YPG'yi kullanıyorsunuz! İran'ın derdi ne? PJAK, PKK ve YPG'nin birbirinden farkı var mı? Hepsi terör örgütü. Rejimin yapacağı operasyona da destek veririz. Ama rejimin ılımlı muhalefeti de terörist olarak görmemesi gerekir.”

        Türkiye’de “Bu meseleyi oturun Suriye ile konuşun ve çözün” diyen kimi siyasetçilerin, bu tabloya bir daha bakmasında yarar var. Putin’in teröre dair son yaklaşımı bir ölçüde farklı. Ancak yine de önceliği Şam’daki egemenliğini korumak ve limanlar üzerinden Doğu Akdeniz’deki gücünü artırmak.

        Bu arada Kürt kartını ABD’nin elinden alamasa bile Türkiye’ye karşı kullanacak kıvama getirmek.

        ŞİÖ’NE KATILMAK

        Şimdi sadece bizim değil, dünyanın merakla beklediği cevap şu.

        Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısına katılma ihtimali belirmişken, Rusya’nın böyle bir kartı aleyhimize oynaması mümkün mü?

        Bunlar sıradan gelişmeler değil.

        Bazı büyük taşlar yerinden oynuyor. Ankara’nın NATO/ABD hattından özellikle terör konusunda istediği desteği alması mevcut tabloda çok zayıf ihtimal.

        Bu taşların başka bir küresel dizilişte yerine oturması mümkün mü? Açıkça sorarsak, ŞİÖ’nde yer alacak bir Türkiye’nin Batı ittifakındaki yeri nasıl algılanacak ve tanımlanacak.

        Ankara’nın oradaki varlığı, Eylül ortasındaki bu toplantıya Suudi Arabistan ve Katar’ın da katılması, ayrıca İran’ın örgüte üyelik sürecinin tamamlanmak üzere oluşuyla aynı ağırlıkta görülemez

        New York Times’ın Soçi zirvesini “Türkiye, Moskova için dünyanın geri kalanıyla ana ticaret köprüsü oluyor” şeklinde değerlendirmesinin altı çizilmeli.

        Ancak rubleyle alışveriş konusunda atılan ciddi adım, bu ülkeye ait özel bir kartın ülkemizde Ruslar tarafından kullanılmasının sağlanması, iki ülke merkez başkanlarının bir araya gelmesi, ticari okumaları aşan boyutlar taşıyor.

        Okyanuslarda kulaç atmak derken kastım buydu.

        Bütün çabam bu süreçleri doğru okumaya ve aktarmaya çalışmak.

        Türkiye’nin bu yeni dünyadaki arayışlarını ve oyun kurma zenginliğini çok önemsiyorum.

        Tam da bu yüzden ana gündemin bu konular üzerinden yürümesi gerektiğini düşünüyorum.

        “Derelerde boğulmak” üzerinden değil.

        Diğer Yazılar