Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        CHP lideri ve cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ el sıkıştı.

        Özdağ, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partisinin Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini açıkladı. Bu gelişmenin sıradan bir siyasi destek görüşmesinden öte anlamlar taşıdığını söyleyenler kadar; bakanlık pazarlıkları üzerinden gerçekleştiğini düşünenler de var.

        Kendi payıma ortaya çıkan manzarada öncelikle dikkatimi çeken, Ümit Özdağ’ın oynadığı baskın rol. Manzara çok net. İttifakın diğer üyeleri de imzalayacak denilmesine rağmen, iki genel başkan arasında imzalanan protokolde kendi tezlerini kabul ettiren Özdağ.

        Bu maddelere dair Millet İttifakı içinde çıkan ilk tepkiler deyim yerindeyse çabuk bastırıldı. Meral Akşener itiraz edecekleri bir husus olmadığını söylerken, DEVA ve Gelecek‘ten liderler düzeyinde olmayan bazı tepkiler ortaya çıktı. Ancak bunlardan herhangi birinin bu yeni el sıkışmaya yönelik net bir tavrı olmadı.

        HDP-YSP VE ÜMİT ÖZDAĞ

        Ne diyeceği merakla beklenen ve önceki gün yazılı bir açıklamayla imzalanan protokolü eleştiren HDP-YSP hattında ise dün “Kılıçdaroğlu’na verilen desteğin devam edeceği” eş başkanlar düzeyinde ifade edildi.

        Bu noktada, CHP’nin kendi tezleri nerede, özellikle mülteciler konusunda çok daha farklı bir çizgiye sahip olan DEVA ve Gelecek neden itiraz etmiyor, HDP-YSP kendileriyle uzlaşması imkansız bir siyasetçiyle işbirliği yapılmasına rağmen aynı pozisyonunu nasıl koruyor gibi sorular üzerinde durmak anlamsız.

        “Ortak metinde var” şeklinde kurulan savunma hattının ardında bu partilerin her birinin yaşanan gelişmeye dair ciddi eleştirileri var elbette. Ancak başından itibaren bir konuda tutarlı davranıyorlar. Seçime dair tüm stratejileri “Ne pahasına olursa olsun Erdoğan gitsin” oldu. Dolayısıyla 14 Mayıs sonrasında ortaya çıkan ve Kılıçdaroğlu üzerinden her gün biraz daha yükselip sertleşen milliyetçi söylemin, seçime birkaç gün kala Ümit Özdağ’la somutlaştırılmasına itiraz edecek durumda değiller.

        “İttifak artı dışarıdan destek” denkleminde partiler üzerinden sağlanan bu “mutabakat”ın, seçmende ne kadar kabul göreceğini de üç gün sonra göreceğiz.

        HDP NEDEN OY KAYBETTİ?

        Söz bir şekilde HDP’ye gelmişken, bu partinin YSP çatısı altında yaşadığı oy kaybını ve bu durumun yakın geleceğe dair bize ne söylediğini kısa notlarla konuşmaya başlayabiliriz.

        7 Haziran 2015 seçimlerinde yüzde 13,12 ile 6.057.506 oy aldı. Yaşanan hükümet krizinin ardından 1 Kasım 2015 seçimlerinde bu kez yüzde 10.76 ile oyları 5.145.688’e düştü. Yaklaşık 900 bin oy kaybetti başka bir ifadeyle.

        2018 seçimlerinde ise oran yüzde 11,7 olurken, oy sayısı 5.865.977 oldu. HDP’nin asıl düşüşü 14 Mayıs’ta gerçekleşti. Bu kez 4.803.774 oy aldı ve yüzde 8.80’de kaldı.

        Tablo böyle. Burada daha önce yüzde 10 olan seçim barajıyla ilgili özellikle Türk solunun belli kesimlerinden gelen ödünç oyların gerçek adreslerine dönmesinin etkisinden söz ediliyor. Bu tezin tablonun bir bölümünü açıklaması mümkün mü? Bir ölçüde evet.

        Bir diğer yaklaşım, HDP seçmeninde katılımın düştüğü yönünde. Bu oyların yüksek olduğu illere bakılarak yapılan bu analizin de kısmen açıklayıcı olduğu söylenebilir.

        Ancak kuşkusuz bunlardan fazlası var ve giderek HDP-YSP hattında bu tartışmalar uç vermeye başladı.

        Mesela, HDP’nin ilk turda aday çıkarmayarak ikinci turda kendisine geniş bir pazarlık alanı oluşturmaktan mahrum kaldığı; öte yandan cumhurbaşkanlığı seçiminde verdiği desteğe rağmen özellikle Millet ittifakının bazı partileri tarafından “dışlanması”; yeni kurulan partinin yeşil ve sol vurgusunun birleştirici olmadığı, hatta rahatsız edici olduğu gibi.

        Ancak asıl eleştirinin HDP’nin bağımsız bir siyasi alternatif olmayı başaramadığı yönüne evrilmesi ciddi bir ihtimal. Şimdi sıcak seçim atmosferinde yeterince ilgi bulmayan bu tartışmaların, 28 Mayıs sonrasında çok ciddi sonuçlar üretmesi mümkün. (Bu konuda iyi bir başlangıç yazısı için Abdullah Kıran’ın serbestiyet.com adresindeki “HDP-YSP yine Kürtlere kaybettirdi” başlıklı yazısına bakılabilir.)

        HÜDA-PAR değerlendirmesi için yerim kalmadı. Ancak bu partinin Türkiye’nin yeni dönemindeki rolüne dair söylenecek çok söz var. Bir başka yazıya kısmetse.

        Diğer Yazılar