Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İÇ Güvenlik Paketi’yle ilgili tartışmalar devam ediyor. Doğruya doğru, bu paketin bazı maddeleri çok tartışmalı. Ancak ciddi istihbaratların alındığı, muhalefet partilerinin aklını yitirdiği, ciddi ciddi adamların Nuh Köklü’ye saldıran esnaftan bile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sorumlu tuttuğu, Beşar Esad’a biat edenlerin, ABD’ye biat edenlerin, AB’ye biat edenlerin, Kandil’e biat edenlerin, Pennsylvania’ya biat edenlerin, sandıktan değil “Aslanlı Yol”dan iktidara geleceğini düşünenlerin kendi siyasi pozisyonlarını bırakarak devlet düşmanlığında birleştikleri bir ülkede, “geçici” ve salt kamu düzenini sağlamak için sınırlı olması koşuluyla bazı tedbirler alınması gerektiği fikri, “maalesef” birçok kişiyi bu paketi hazmetmeye zorluyor.

        Pakete yönelik en haklı eleştiri, bu yasaların barışçıl protestoları engellemeye dahi fırsat vermesi. Sahi, herhangi bir protesto için hazırlık yapan sendika başkanı da bu yasaya bağlı olarak makul şüpheli sayılır ve önleyici tedbir bağlamında gözaltına alınır mı? Bu türde sorular önemli ve gerçekçi. Ama yukarıda tarif etmeye çalıştığım ittifak, bu soruların makul zeminde tartışılmasına bile izin vermedi.

        Bazı HDP vekilleri, Meclis’te oturma eylemi yaparken yüzlerini fularla kapatıyor, 6-8 Ekim olaylarının dehşet saçan YDGH’lilerini engellemedikleri gibi, “gönderme” yapmayı seçiyorlar. Sonra bakıyorsunuz ki, HDP diye bir partinin varlığına bile karşı olan MHP’li vekiller, HDP ile aynı dalga boyunda. 7/24 “Çözüm süreci deyip Kürtleri şımarttınız, isyan çıkarıp ülkeyi bölecekler, yakacaklar” tezini savunup sonra kamu güvenliğini amaçlayan İç Güvenlik Paketi’ne karşı çıkmak nasıl mümkün olabiliyor, anlayan beri gelsin.

        Hiçbir tartışma belirli bir siyasi pozisyonu savunma adına yapılmıyor. Sadece İç Güvenlik Paketi konusu değil, Şah Fırat Operasyonu ile ilgili çıkışlara baktığınızda da aynı omurga eğrilmesini görüyorsunuz.

        Bahçeli, Suriye politikalarını eleştirirken “Ne işimiz var Suriye’de?” türküsünü çoğaltmakla meşguldü. Şimdi “Neden kaçıyorsunuz?” diye soruyor.

        Anlayan var mı? Hangisi gerçek MHP?

        CHP- Kılıçdaroğlu ayrıca bir garip. Hükümete yurtdışına asker gönderme ve operasyon yapma yetkisi veren Irak ve Suriye tezkeresine karşı çıkıyordu CHP. Ama ABD öncülüğünde IŞİD’e karşı savaş yürütecek koalisyonda Türkiye’nin koşulsuz şartsız yer almamasına da karşıydı. Türkiye, IŞİD’e karşı koalisyonda çekince ileri sürmeden yer alsa yine karşı olurdu.

        Aynı CHP, Türkiye IŞİD’i destekliyor tezine canı gönülden katılmıştı. Şimdi IŞİD’in yol açabileceği zararı minimize etmeyi amaçlayan operasyona da karşı çıkıyor.

        Cumhuriyet Halk Partisi’nin ne olduğunu ve gerçekte neyi savunup nelerden uzak durduğunu hatırlayan kaldı mı?

        Eksenlerin kayması bile değil bu. Eksen sarkaç olmuş, bir öteye gidiyor bir beriye.

        Özgecan istismarı

        CUMHURİYET demişken halk düşmanlığını ideolojik aseti haline getirmiş gazeteyi hatırlamamak olmaz. Bakın Cumhuriyet “Kazatası” paketin kabul edilen 8. maddesiyle ilgili haberinde nasıl bir delilik örneği sergiliyor: “Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine; yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler veya her türlü sis, gaz ve benzeri maddeler taşıyarak katılanlar iki yıl altı aydan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” maddesi akıllara kendisine tecavüz etmek isteyen kişiye biber gazı kullanarak direnen Özgecan Aslan’ı getirdi.’’

        Özgecan’ın ailesi, kızlarının katledilişinden mezhepçi bir dil üretip iktidarı sorumlu tutmaya çalışanlara yüz vermeyince nasıl bozuk attıklarını gördük. Bazı vekillerin, baba Aslan’a nasıl had bildirmeye çalıştığını gördük. Özgecan’ın katillerinin en ağır cezayı alması gerektiğini söyledik diye anında hümanist kesilip suçluyu korumaya kalkışanları ve “Akapeliler nefret dili üretmesin” yoluna sapanları gördük. Mini etek yasağı koyan okulu Özgecan üzerinden kınayıp “İşte bak, katil bu iktidar” demeye kadar düşenleri gördük. Şimdi, bu kadar rezil bir yorumsama faaliyetini haber diye yutturmaya çalışanları görüyoruz.

        Düşün o güzel kızın yakasından.

        Diğer Yazılar