Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖNCE markete karşı "bakkal" bitti. Büyük AVM'ye karşı "dükkân" bitti. Cargill kazanacak diye "pancar" bitti.

        Sağlığımızla yakından ilgili olanlar, obezleşmemiz için çok gerekli mısır şuruplarını galon galon ithal etmekte hiçbir beis görmezken, şimdi bir de "büyük hastane zincirleri" karşısında "muayenehane" bitiriliyor. Gerekçe tabii ki "sağlık".

        Muayenehane hekimlerine dayatılan şartlarla ilgili iki yazı yazdım (08.07.2011 ve 13.07.2011 tarihli yazılar). İkinci yazımı yazdığım gün, 12 Temmuz'da, Danıştay, yönetmeliğin muayenehanelere getirilen asansör, merdiven ve kapı genişlik/yükseklikleri ile ilgili bazı dayatmaları iptal etti. İstenen şartlar Türkiye'deki binaların fiziki realitesini çok çok aşıyordu. Ben de hekimlere "Gözünüz aydın" demiştim. Yanlış olmuş, zira yönetmeliğin "iptal edilmeyen maddelerinin" pratik hayattaki uygulamalarla birleşiminden ortaya çıkan sonuç, sevince mahal bırakmayacak kadar karanlık.

        Sağlık Bakanlığı'nın "Ayakta Teşhis ve Tedavi Yönetmeliği"nin Danıştay'ca iptal edilmeyen maddeleri, hekimin işini, daha merdiven başında, asansöre binmeden ve kapıya girmeden bitiriyor.

        Çünkü bu maddeler, muayenehanelerin bulunduğu binaların iskânlı ve deprem yönetmeliğine uygun olmasını istiyor ve şöyle oluyor: Hekimler onay alabilmek için başvurdukları İTÜ tarafından aylarca bekletiliyor. Teoride, İTÜ mühendisleri binayı değerlendirip, standartlara uyuyorsa depreme dayanıklılık belgesini veriyor. Ama pratik öyle değil. Misal, şimdiden, yangın merdivenini filan yaptırmış, ama bina 30 yaşını doldurmuş diye, depreme dayanıklılık belgesi alamayıp ortada kalmış birçok hekim var.

        Şaka gibi. Çünkü, muayenehaneler ancak uzunca bir zamandır yerleşim yeri olan, "merkezi"; dolayısıyla 30-40-50 yıllık binaların bulunduğu semtlerde varlık gösterebilmekteler. O alanlarda yaşı 30'dan genç bina bulmak, samanlıkta fritöz bulmakla eşdeğer.

        Gelgelelim, o saçmalık bile başlayamıyor. Çünkü işin başında, binanın iskânlı olması lüzumu var. Ara ki bulasın.

        Hekimle aynı binada bulunan avukatlık bürosu, lokanta, eczane, dershane gibi her gün yüzlerce kişinin doldurup boşalttığı mekânların sahiplerinden böyle iskân, depreme dayanıklılık belgesi vs. istenmediğini de hatırlatalım. Ne sonuç çıkıyor buradan?

        İki ihtimal var. Ya Sağlık Bakanı, deprem olursa lokantacı ölsün, ama hekim candır, diye düşünüyor ya da mesele daha derin.

        PARANIN FENDİ 'LİSANS'I YENDİ...

        Eski İstanbul sakinlerinin "soylulaştırma" projeleri nedeniyle nasıl mahallelerinde oturamaz hale geldiklerini, okulların kentin dışına yapılmaya başlandığını, konut projeleriyle ailelerin kent periferine çekildiğini, görüntü kirliliği yaratıyor diye Romanların Sulukule'den gönderildiğini adım adım yaşadık .

        Muayenehaneciliğin bitirilmesi de bu temizliğin parçası gibi. Siz bakmayın Asmalımescit'te üç tane masanın kalktığına, onlar işin "nazar değmesin" boncuğu. Aslolan, şehrin cazip ve merkezi yerlerinin, yeme içme, eğlenme, sanat/gösteri amaçlarına hizmet etmeyen ya da "para basmayan" her türden etkinliğin ve mesleğin icrasından yavaş yavaş arındırılması. Bunun özellikle İstanbul'da "İstanbul'un her metrekaresi altın değerine ulaşacak" spekülasyonlarıyla da ilgili olduğunu düşünüyorum.

        Bir yandan, yıllarca eğitim alan, hastası tarafından her an ulaşılabilir olmalığı nedeniyle alternatifsiz bir hizmeti profesyonelce sunanlar hastane zincirlerinin eline bakar hale getiriliyor. (Her meslek grubu yönetilebilir, itaat ettirilebilir bir network içinde olsun arzusu mu?)

        Bir yandan da İstanbul gibi şehirlerin mutena yerlerindeki yaşamı "eğlenmeye" ve "para harcamaya" daha da uygun hale getiren keyfi bir dizayn var. "Sıkıcı meslek grupları" dışarı!

        Yarın bir yetkili çıkıp "Müteahhit olmasını sağladığımız son ütücüler Halkalı'da bir 'Hekimkent' yaptılar. Kuyumcular gibi sizi de oralarda toplaştıracağız mis gibi" diyebilir. Üzücü olur, ama şaşırtıcı olmaz.

        Not: Aksiyon Dergisi'nin son sayısında, muayenehane hekimlerini tercih eden hastaların, bu yönetmelik nedeniyle resmen yoksulluk eşiğine sürüklenecek hekimlerin görüşlerine yer veren güzel bir dosya var. Okumanızı tavsiye ederim.

        Diğer Yazılar