Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TAM da hayattaki ilgi odağımın ‘Bu dünyaya neden geldik’, ‘İnsan olarak ne işe yarıyoruz ki’ sorularına kaydığı senelerde İKSV Tasarım Bienali’nden bir soru geldi: “Biz insan mıyız?” İnsan ve tasarım ilişkisinin bu kadar can alıcı bir soruyla incelenmesi tüm düşüncelerin bienal kapsamındaki sergi alanlarına yönelmesine neden oldu tabii ki. Hani her şeyin tasarlandığı bir dönemde yaşıyoruz ya, kendimizi nasıl tasarladığımızı fark etmiyoruz belki de. İşte beş mekâna yayılan ve 6 kıtadan 250’nin üzerinde katılımcının projesinin yer aldığı bienaldeki çalışmalar, tasarımın insan hayatını, bedenini, yaşadığı gezegeni ve zamanı nasıl değiştirdiğini anlatıyor. Acımasızca yüzleştirdiği bölümler de var tabii ki. Mesela Forensic Architecture’ın ‘Maymun Yasası’ isimli çalışması, gelişen dünyanın diğer canlıları nasıl etkilediğini yüzünüze acı bir şekilde vuruyor. Normal şartlarda yanmasına imkân olmayan bir bataklık çevresinin, endüstriyel gelişim sonucunda kurutulduktan sonra nasıl alev aldığını öğrenip utanmanızı sağlıyor. O bölgedeki maymunların vahşi bir şekilde soykırıma uğradıklarını öğrenip kendinize kızıyorsunuz.

        Bienalin sizi düşüncelere iten yönünün yanında bir de tarihi bölümü var. Yenikapı’da bulunan ve Arkeoloji Müzesi’nde saklanan ayak izlerinin bir kalıbını çıkarmalarına izin vermişler mesela. Bomonti Ada’da görebileceğiniz bu çalışma, sonrasında Arkeoloji Müzesi’ne hediye edilecekmiş. Karaköy’deki Stüdio X’te ise daha çok hayata dair çalışmalar bulunuyor. Türkiye Kronoloji Tarihi çalışması bunlardan biri. Tanzimat’tan bu zamana tutulan Türkiye Tasarım Kronolojisi hayli ilginç. Bunların yanı sıra tarihi 1927’ye dayanan ve biyoloji dersi haricinde ilk kez iç organlarımızı görmemize, anlamamıza yarayan ‘Cam Adam’ çalışmasının bir kopyası bienal kapsamında görülebiliyor. İnsan ve cep telefonu arasındaki bağı ise aksiyonlu bir şekilde anlatmış bienal yetkilileri. Cep telefonlarının evrimine tanıklık edebileceğiniz mini sergi Galata Rum İlkokulu’nda görülebilir.

        Kendinizi nasıl tasarlıyorsunuz?

        HAYATIMIZDAKİ en büyük tasarım kendimiziz sonuçta. Her insan bir şekilde kendinin eseri ve kendi hayatını yönetiyor. Kuşkucu, dırdırcı, problemli, sürekli depresif biri olmak da, yardımsever, ilgili, halden anlar biri olmak da sizin elinizde. Kendinizi nasıl kodluyorsanız beyninizi o şekilde yönetiyorsunuz. Evet, hayatını kendisinin mükemmel olduğuna inanıp dışarıda kalan insanlarda bir sorun bulmakla geçiren insanlar da var. Kendi hayatına bakıp değer katacağına diğerlerindeki sorunu bulmakla yıllarını tüketenler var. Bir tek kitap okumadığı halde ilgi alanı hakkında sürekli araştırma yapanlarla dalga geçen insan bile gördüm bu hayatta. Galata Rum İlkokulu’nun katlarını gezerken özellikle bu tip insanların bienale gitmesi gerektiğini düşündüm. Ama hemen sonrasında o insanların tamamen kendilerine odaklı oldukları için, gördüklerinden de bir şey anlamayacaklarına emin oldum. Maalesef bu tip insanların sayısı artarken, kendine soru soran kesim hızla azalmakta. Galiba insanlık denen şey kötü yönde format attı kendine ve biz boşu boşuna kendimizi oyalıyoruz. “Biz İnsan mıyız”, sorusunu yönelten bienaldeki çalışmalar beni bu yönde bir boşvermişliğe itti doğrusu.

        ‘Black Mirror’ yansımaları

        HAFTA sonunu Netflix’le geçirmemize sebep olan dizi ‘Black Mirror’ üçüncü sezonuyla hepimizi nakavt etti. Bu sefer üç yerine altı bölümle geri dönen dizi, rahatsız edici bir gerçekliğe sahip. Bu gerçekliği ütopik bir dünya üzerinden vermesinin yanı sıra arada İngiltere sokaklarına da yansıtması işin kafa karıştırıcı boyutu. Hele 1987’nin Amerika’sını yansıtan ‘San Junipero’ isimli bölümde kayboldum gittim. Günlük hayatımızdan çok da uzak olmayan konulara gönderme yaptıkları bu sezonda mutlu biten bir bölüm bile var. Sezonun ilk bölümünde bütün sosyal medya bağımlıları olarak kafayı yemeye ne kadar müsait olduğumuzu bir güzel gözümüze sokmuşlar ya, helal olsun demekten başka bir şey gelmiyor elden. Ha bir de derin düşüncelere dalma hali... Spoiler vermeden dizi yazmak da çok zormuş, herkes izlesin de üzerine konuşalım.

        Diğer Yazılar