Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Güçlü görünmeye çalışmak yerine kriz karşısında zayıflığımı karıma ve arkadaşlarıma göstermekten asla pişman olmadım...

        Geçen hafta köşemde problemlerin bizi tüm gücüyle vurmadan önce gönderdiği sinyalleri hafife alırsak neler olacağını yazmıştım. Konuyu işlerken kullandığım kılavuzsa gazeteci Mario Rosa’nın, kritik bir durumdayken düşmana karşı verdiğimiz savaşın her zaman genel davranışlarımız çerçevesinde olamayacağını bize söyleyen kitabı “Aşil Sendromu” idi. Bu hafta ise konuyu, üzerine bilimsel çalışmalar yapmış olan isimlerin görüşleri ile bitireceğim (New York Üniversitesi İletişim bölümünden Prof. Helio Fred Garcia, Eos Kariyer Servisi’nden Dai Williams ve konuyla ilgili bir çalışma yayınlayan Güney Avustralya Üniversitesi’ndeki bilim insanları). Bu uzmanların hazırladıkları çalışmaların büyük bölümü politik ve ekonomik durumlarla ilgili olsa da, ben onların tespitlerini bireysel krizleri değerlendirmek amacıyla kullandım. İşte bu bakış açısı çerçevesinde kriz durumunda yapılacaklar ve yapılmayacaklar...

        Kriz baş gösterdiği zaman yapacağınız en kötü şeyler şunlar:

        A- Problemi görmezden gelmek: Mary kocası John’un işinden çıkarılmak üzere olduğunu biliyordur ve bu durum gerçekleşirse ailenin geçimini sağlamak çok zor bir hâl alacaktır. Ama John kendisine konuyu hiç açmadığı için Mary bu durumu hiç bilmiyormuş gibi davranır.

        B- Problemi inkâr etmek: John ise iş hayatında o güne kadar kurduğu tüm bağlantıları düşünüp başka bir iş fırsatı bulabileceğini varsayarak içinde bulunduğu durumun çok zor olmadığına karar verir. Ancak Hz. İsa’nın “Az bir şeye sahip olanlar, o az şeyin bile elinden alınabileceğini bilmeli” sözleriyle dile getirdiği, hayatın en sert kurallarından birini unutur. İşini kaybettiği anda bütün bağlantıları da bir anda yok olacaktır, çünkü John’un elinde onlara karşılık olarak sunabileceği bir şey kalmayacaktır.

        C- Yardım istemeyi reddetmek: John ve Mary uzun yıllarını birlikte geçirmiş bir çifttir ve birbirlerini son derece iyi tanırlar. John’un zihni problemlerle doludur ama dışarıya yansıtmaz. Çünkü kriz insanın tüm enerjisini emer. Belki Mary ona yardım edebilir, ama John’un gururu yaşadığı zorlukları paylaşmasını engeller. Sonuçta artık net bir şekilde düşünemeyen John gittikçe zorluklar okyanusunun dibine batmaya başlar.

        D- Yalan ya da yarı doğru konuşmak: Bir gün Mary cesaretini toplar ve gece yatmaya hazırlanırken John’a bir sorunu olup olmadığını sorar. John şöyle cevap verir: “İş değiştirmeyi düşünüyorum.” Tabii bu sözün tam olarak yalan olduğu söylenemez hatta doğru bile kabul edilebilir. Çünkü kovulmak üzere olan John gerçekten yeni bir iş bulmayı düşünüyordur. Mary bu cevap üzerine başka bir şey sormaz. John’un zihnindeki baskı ise artmaktadır, çünkü karısının bir şeyler bildiğinden şüphe ediyordur; ama artık yalan söylediğine göre kendini kurtarmak için doğruyu söyleme şansını da yitirmiştir.

        E- Başkalarını suçlamak: John saygıdeğer bir adam olduğunun farkındadır. İşinde her zaman dürüst olmuş, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmıştır. Ve şimdi patronunun haksızlık yaptığını düşünmektedir, içinde bulunduğu durumu hak etmediğine inanır. Ancak aslında belki patronu da aynı dertten mustariptir, çünkü hepsi ‘şirket’ denilen soyut bir organizasyon tarafından yönlendirilmektedir. Böyle bir konumdayken kendisinin de absürt bir durum olarak gördüğü bir mesele karşısında serinkanlı davranmaktansa bu dünyanın acımasız insanlarca yönetildiği fikrini benimseyerek hareket eder.

        F- Kendi kapasitesini abartmak: John kendi kendine böylesine bir yetenek ve böylesine bir kapasiteyle asla bir kriz yaşamayacağını, aksine yeni fırsatlarla karşılaşacağını söyleyerek sonunda kendini ikna eder. John’un pek çok yeteneği vardır ancak yeterli değildir ve nefesini daraltacak, hevesini kıracak darbeye henüz hazır değildir.

        Bu süreçte bütün yanlış adımlar atıldıktan sonra, beklenen gün gelir ve John işten çıkarılır. O andan itibaren aile büyük bir yıkımın eşiğine gelir, çünkü kriz öncesinde değerlendirilmesi gereken o çok değerli zaman, felaketi inkâr ederek harcanmıştır.

        Peki ne yapılmalı? Doğrusu ben de hayatım boyunca pek çok kriz yaşadım ve yukarıda anlatılan tüm hataları ben de yaptım. Ama öyle bile olsa, en kötü kriz anlarımda yine de dostlar kendini gösterdi, yanımda oldu. Bu deneyimleri yaşadıktan sonra şimdi yapılması gereken ilk şeyin ne olduğunu artık biliyorum: Çok basit, yardım istemek! Elbette son karar tamamen benim sorumluluğumdadır; ama güçlü görünmeye çalışmak yerine kriz karşısında zayıflığımı karıma ve arkadaşlarıma göstermekten asla pişman olmadım. Ve bu şekilde davranmaya başladığım anda, daha fazla yanlış adım atma ihtimalim de büyük ölçüde azaldı. Şunu hiç unutmamalı: Yanlış adımlar önümüzde, bize çok daha büyük bir darbe vurmak için hazır bekliyor.

        (Çeviren: Mine Akverdi Denktaş)

        Diğer Yazılar