Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yorgun uyanıyorum, gerginim, konsantre olamıyorum, neşem yok... Bu gibi ifadeler son günlerde çok duyduğum, bir kısmını benim de yaşadığım duruma ait. İçinde bulunduğumuz bu zor, ve ülkemiz adına en hayırlı şekilde sonuçlanmasını dilediğim süreçte; bedenimiz bu tepkiler ile kendini ifade ediyor. Olanlardan etkilenmemek mümkün değil. Sistem nasıl işliyor, neler oluyor da bu durum yaşanıyor, bu soruların cevaplarını gelin birlikte değerlendirelim.

        Stres Nedir?

        Günlük hayatta sıkça duyduğumuz ve uzak durulması sürekli tavsiye edilen stres, vücudumuzun iç ve dış uyaranlara verdiği otomatik tepki. Dahası, sıra dışı bir durumda, savaş ya da kaç davranışını vücudumuza yaşatan sistem. Denetimli olmak şartıyla, hayatta kalmak ve mücadele etmek adına çok gerekli.

        Stres, fizyolojik ve psikolojik olmak üzere iki alt tanımdan oluşuyor. Fizyolojik olan kısım stres sırasında salgılanan hormonları ve bunların etkisinde gelişen olayları, psikolojik kısmı ise yaşadığımız duyguları içeriyor. Patronu hipotalamus adı verilen beyin kısmı. Limbik sistem adı verilen duygusal beyin ile yakın ilişki içerisinde. Genel müdür ise hipofiz adı verilen salgı bezi. Salgıladığı hormonlar aracılığıyla böbrek üstü bezimizi yönlendiriyor ve stres sırasında yaşanan tabloya neden olan hormonların salınımını düzenliyor. Sonuçta hedef organlar bu salgılara farklı cevaplar veriyor ve vücudumuz savaş veya kaç durumundan birisini tercih ediyor. Ne kadar karışık bir organizasyon değil mi? Bu mekanizmanın adı mı? Limbik-Hipotalamus-hipofiz- adrenal aks. Kısaca LHPA aksı.

        Bu sistem, içinden geçtiğimiz şu zor günlerde olduğu gibi aşırı uyarıldığında, veya denetim mekanizmaları bozulduğunda yukarıda bahsettiğimiz durumlar yaşanıyor.

        Belirtiler Neler?

        Strese maruz kalma sıklığının artması ve sürenin uzun olması, bedenimizde sempatik sinir sisteminin aşırı uyarılmasına; bu durumda yapım ve yıkım aşamalarından oluşan metabolizmamızın yıkım kısmının aktifleşmesine yol açıyor. Belirtiler neler mi?

        Uyku kalitesinin bozulması, yorgun kalkmak, tahammülsüzlük ve sinirlilik, konsantrasyon bozukluğu, iştah değişiklikleri, aşırı yemek isteği, alkol ve sigara tüketiminde artış, yaptığınız işten zevk almamak gibi belirtiler yoğun stres altında olabileceğiniz işaretleri.

        Sık sık baş ağrısı çekiyor, terleme ve çarpıntı atakları, aldığınız nefesin yetmemesi hissi gün içinde yaşadıklarınız arasında ise, hazımsızlık, şişkinlik, kabızlık, iştah değişikliği gibi sindirim sistemi sorunları size sıkıntı yaratıyorsa, yaşadığınız yoğun stres bütün bunların altında yatan sebep.

        Neler İşe Yaramaz?

        Bir çok kişi stresten kurtulmak için farklı yolları seçer. Bunlar kesinlikle işe yaramaz. Sigara ve alkol tüketimi, bağımlılığa neden olabilecek maddelerin kullanımı, kendini kontrolsüz şekilde alışverişe verme, ben çözerim deyip her şeyi içine atma, aşırı yiyerek rahatlamaya çalışma, streste etkili olmayan yöntemlerdir. Tam aksine, durumu daha da bozar. Bu davranışlardan uzak durun.

        Ne Yapalım?

        Öncelikle durumun farkına varmak zorundayız. Kendimizi bizden daha iyi tanıyan kimse yok. Davranışlarınız, hissettikleriniz, hayatınızı zorlaştırıyor; günlük aktivitelerinizi, işinizi aksatıyor, çevrenizle olan ilişkinize zarar veriyorsa vakit kaybetmeden psikiyatri konusunda uzman bir hekimden yardım almak en doğru karar. Hemen korkmayın, akıl hastası değilsiniz. Yaşadıklarınız tamamı ile insani tepkiler. Bu durumda yardım almak, sadece sizin süreci doğru yönetmenize fayda sağlayacak. Çekinmeyin. Uzman desteğinin yanı sıra, sizin de kendi başınıza yapabileceğiniz bazı şeyler var.

        Stresle Baş Etmeye Yönelik Birkaç Öneri

        Az önce belirttiğimiz gibi, durumun farkına varıp, kontrolü tekrar ele almak gerekiyor. Bunun için de sizi geren unsurlardan mümkün olduğunca uzaklaşıp, rahatlatan faaliyetlere zaman ayırmanızı öneriyorum. Uzun yürüyüşler, takım oyunları, toprakla uğraşmak, araba yıkamak, tamir yapmak gibi faaliyetler, bedeninizdeki fizyolojik dengeyi hormonlar aracılığıyla düzenleyecek, sizi geren konunun beyninizi lüzumsuz yere meşgul etmesini engelleyecektir.

        Çay, kahve, yüksek kafein içeren içeceklerden uzak durup, yatıştırıcı etkiye sahip ıhlamur, papatya çayı gibi içeceklere yönelmek; muz, çikolata, çilek gibi mutluluk veren besinleri tüketmek iyi gelecektir.

        İletişimin Önemi

        Strese karşı alınabilecek en etkin önlemlerden bir tanesi de sosyal ortamlara katılmak, sohbet etmek, paylaşmaktır. Hem kendinizi anlatarak rahatlayacağınız bir ortamı yaşayacak, hem de hissettiklerinizin sadece size özel olmadığını, bir çok kişinin zaman zaman bu gibi durumları yaşadığını görerek rahatlayacaksınız. Bu ortamları tercih ederken dikkat etmeniz gereken bir konu var. Sürekli negatif düşünen, hayatını başkalarının mutsuzluklarından beslenerek geçiren kişilerden uzak durun lütfen.

        Kişinin kendi ile hesaplaşmasının bir güzel yöntemi de hissettiklerini kağıda dökmesi. Samimi şekilde yazacağınız duygular, size rahatsızlık veren unsuru saptamanıza yardımcı olacak, çözme konusunda ipuçları verecektir. Kapın kağıdı kalemi, olmadı yazın akıllı telefonunuzun notlar kısmına. Ne kadar iyi geldiğini, yazdığınız satırlar ilerledikçe göreceksiniz.

        Sıkıntılardan uzak, sağlığın, huzurun ve mutluluğun dolu dolu yaşandığı günler geçirmeniz dileği ile...

        Diğer Yazılar