Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        2011’de başlayan iç savaşın ardından Suriye ikinci kez, 26 Mayıs’ta devlet başkanlığı seçimleri yapmaya hazırlanıyor. Esad’ın bir oldu bitti seçimi ile dünyanın çoğunun tanımadığı bir “zafer” ilan edeceğine kesin gözüyle bakılabilir. Rakipler de öncesinde hazırlandı. 2000 yılından bu yana iktidarı elinde tutan Esad’ın 2014’te de oyların yaklaşık %90’ını kazandığı açıklanmıştı. Bugünlerde özellikle Lübnan’daki Suriye vatandaşlarının oy kullanması için yoğun bir çaba vardı. Böylece Esad’a olan halk desteğinin arttığı mesajı verilmek isteniyor.

        Tabii insan merak ediyor, bir ülkenin vatandaşlarının yarıdan çoğu seçime katılamazken böyle bir oylama neye çözüm üretecek?

        Aslında bu sorunun merkezindeki ülkelerden biri de Türkiye… Böyle bakıldığında ülkesinde milyonlarca Suriyeliyi ağırlıyor! Milyarlarca dolar kaynak aktarıyor ve toplumsal sistemine ciddi bir sorun alanı açıyor. Dahası 6 gün sonra yapılacak bu seçimlerin ardındaki güçler Türkiye’nin Astana masasında birlikte hareket ettiği ülkeler. Kabul etmek gerekir ki Esad öncelikle bu iki ülkenin desteği ile alan hakimiyetini sürekli artırdı. Şimdi bu ülkeler siyaseten de perçinlemesini istiyor.

        Her iki ülke de bu seçimi kendi çıkarları açısından bir domino taşı olarak kullanıyor. Özellikle Rusya kendisinin de imzaladığı BM kararlarının ciddiyetini sarsacak politikalar yürütüyor. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov yakın bir zamanda konuyla ilgili bir soru üzerine “Batı'nın Suriye halkının kendisi toparlaması ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı devirmek için sıkıştırmayı" amaçladığını söyledi.

        Bu arada kısa bir süre önce Suudi Arabistan’ın Esad yönetimi ile temaslara geçmesi yakın gelecek için ipuçları veriyor.

        Gelecek hafta yapılacak seçimleri uluslararası toplum büyük ölçüde tanımayacaktır. Zira siyasi bir çözüm için öncelikle BM kararları çerçevesinde yeni bir anayasa hazırlanması, bunun bir referandumda halk tarafından onaylanması gerekir. Seçimler ancak ondan sonra meşruiyet kazanabilir. Söz konusu anayasa hazırlama süreci pek çok anlaşmazlık sebebiyle çok yavaş ilerliyor. ABD tarafı bu koşullar oluşmadığı takdirde seçimleri tanımayacağını önceden açıklandı.

        Türkiye’ye gelince, şu an sayıları yaklaşık 3.7 milyon olan Türkiye’deki Suriyelilerin 1.9 milyonu 26 Mayıs’taki seçimlerde oy kullanması gerekiyor. Düşünün, 2014 seçiminde bile Esad’ın yaklaşık 10 milyon oy ile seçildiği duyrulmuştu!

        Varacağım sonuç şu ki; evet, Esad halkını bombalamış eli kanlı bir lider ve bu gerçek apaçık ortada duruyor. Zamansa onun lehine işliyor. Eğer bu insanların ülkelerine geri dönmesini istiyorsak bu olan bitenleri etraflıca masaya yatırıp gelecekte neyle karşı karşıya olduğumuzu iyi anlamalıyız. Bir gün belki siyasi temaslar başlayacak (ki iktidara yakın kimi siyasetçiler bu tarz cümleler kullanıyor) ve bu mesele buzdolabından çıkarılacak. Ancak o güne kadar Türkiye’nin kaybettiği zaman ve harcadığı bütçe dışında geri dönmek istemeyen insanların sayısı katbekat artmış olacak…

        Odyometri teknikerleri neden duyulmuyor?

        Odyometri teknikerleri neden duyulmuyor?
        0:00 / 0:00

        Aslında duyma/işitme konusu tam da onların uzmanlık konusu!Odyometri teknikerlerinden bahsediyorum. İşitme testlerinin uygulanmasında ve işitme taramalarında yaygın biçimde yer alıyorlar. Mesela işitme kaybı yaşayan bir hastanın bu testlerini yapma konusunda öğrenim görüyorlar. Hekimlerin alacağı kararlarda tüm evrak ve verilerin hazırlanmasında uzmanlaşıyorlar.

        Odyometri teknikerleri üniversitelerin odyometri önlisans programına yerleşerek bu eğitimi görüyorlar.

        Bugünlerde sorunlarını dile getirmek için uğraşıyorlar. Sosyal medyada bir de platformları var. Bana da ulaştılar. Kendilerini dinlediğimde Türkiye’nin kronik sorunlarından birinin burada da yaşandığını gördüm. Bölümden mezun olan öğrenci sayısının çok altında bir kadro alanı var. Üstelik mevcut ihtiyacın giderilmesinde bu uzmanlığın dışında personelle iş yürütülüyor.

        Daha önce başka bir örneğini de yazmıştım. İİBF mezunlarının da yaşadığı sorunlar arasında buna benzer bir durum var.

        Odyometri teknikeri arkadaşların 3 temel konuda çözüm arayışları var. (1) 2014 yılında çıkarılan bir yönetmeliğe göre onların işitme testi görevlerini sertifika alan başka kişiler de yapabiliyormuş. Haliyle o zaman şu soru gelir akla, bu mezunlar istihdam için az mı geliyor da başka kişilere bu imkan sağlanıyor? (2)SGK bünyesinde bu ihtisas alanıyla ilgili görevli kişilerin kendi mezunlarından seçilmesini talep ediyorlar. (3) Halk sağlığı ulusal işitme programı ile okul çağındaki çocuk işitme tarama programlarında söz konusu görevler başkalarınca değil bu bölüm mezunlarınca gerçekleştirilmeli diyorlar. Ayrıca Aile Hekimliklerinde de belirli istihdam sağlanabilir.

        Bu çerçevede her yıl yaklaşık 2700 mezun veren Odyometri Teknikerleri kadro sayısının artırılmasını arzuluyorlar.

        Umarım yetkililer onların bu sesini duyarlar.

        Diğer Yazılar