Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bir futbol takımının en başta bir ideolojisi olur. Takımı kuranlar ve teknik ekip önce fikri yapıyı kurarlar.

        Derler ki:

        • Biz oyun merkezini geride kuracağız ve kontraataklarla gol bulmaya çalışacağız.

        • Biz oyun merkezimizi önde kuracağız ve pas oyunu oynayacağız.

        • Biz oyun merkezini ortada kuracağız ve atletizme dayalı ön alan presi ile oynayacağız. v.s v.s..

        Bu fikri yapıyı kurarlarken bulundukları camianın genetiğine uygun davranılır. Misal Real Madrid'de savunmaya dayalı bir oyun fikri yapısını kuramazsınız.

        Sonra da bu fikri yapıya uygun bir kadro oluşturursunuz.

        Fenerbahçe sene başında hemen hemen her oyunu oynayacak bir kadro kurdu. Ama Erol Bulut ile bir fikri yapı kuramadılar. Erol Bulut'un bildiği tek ideoloji genetik olarak camiaya, yapısal olarak kadroya uygun değildi. Nitekim epeyce geç kalınmış bir karardan sonra Bulut ile yollar ayrıldı. Emre Belözoğlu'ndan hemen bir mucize elbette beklemiyorduk. Ama bir ideoloji oluşturacak diye bekledik. Nitekim 2. maçında Malatya'da kafasındaki "Bu takım pas oyunu oynar" mantığına uygun olarak 4-1-4-1 ile sahaya sürdü ekibini. Sağ iç sol ayaklı İrfan, sol iç sağ ayaklı Ozan'dı. Pelkas kesikti. Sağ çizgide pas oyunuyla alakası olmayan 'Acemi Colin Kazım Osayi' vardı. Misal orada Ozan ya da İrfan oynasa, Pelkas da 11'de olsa "Pas oyunu ideolojisi"ne daha uygun bir yapı olurdu.

        Yine de Enner ile öne geçtiler. Sonra pas yapmadan direkt oyuna döndüler. 1-0 önde olan bir takımın asla yememesi gereken bir korner dönüşü golü yediler. İrfan, Fofana'yı düşürmeyerek, Osayi de golü atan Mustafa'yı takip etmeyerek golün yenmesine neden oldular. F.Bahçe sonrasında oyunu da Malatya'ya kaptırdı.

        2. Yarıda Emre Hoca'nın yalpalamaları başladı. Yenilen golün müsebbipleri İrfan ve Osayi çıktı, Pelkas ve Ferdi girdi. Son derece samimiyetle soruyorum: Ferdi'den kim ne bekliyor? Kaç tane Fenerbahçeli "Hah Ferdi girdi şimdi bir şeyler yapar" diyor? Son 10 dakikada Cisse'yi de alsa Erol Bulut'un yaptıklarının aynısını yapmış olacaktı. Tabi Ferdi sürekli top kaybı ve hücum faulleri ile takımı 10 kişi bıraktı. Son 15 dakikada Sosa ve MHY oyuna girdi. Bu kez Malatya'nın da iyice kapanmasıyla gerçek bir pas takımına dönüştü. Benden sana, senden bizim oğlana adını verdiğim o lanet olası yana pas mantalitesini iki kez MHY bozdu. Birinde içeri koşu attı ve Valencia'ya pası verdi, onun şutunu Ertaç çıkardı. İkincisinde MHY bu kez kendisi Valencia'ya pası verdi, onun çevirdiği topu Pelkas kaleye atamadı. Kaybedilen 2 puan bence şampiyonluk yolunda harcanan son kredi idi. Kalan 8 maçının tamamını kazanırsa şampiyon olabilir. Yarım puan bile kaybedilirse resmi havlu atılır.

        Emre Belözoğlu acilen, hemen belli fikirlerden vazgeçmeli. Katranı kaynatsan şeker olmayacağı gibi Samatta'dan da santrafor olmayacak ne yazık ki. Ferdi'den, Cisse'den, Sinan'dan, Lemos'tan bir şey olmaz. İrfan bu haliyle oynamaz. Fenerbahçe ya santraforsuz oynamaya çalışacak ki buna vakit yok ya da Ozan ve Novak'ı santrafor denemek gibi palyatif tedbirler gerek. Enner, Osayi, Samatta, Thiam dörtlüsünden sadece Enner oynayabilecek durumda. Ben Belözoğlu'nun yerinde olsam Gustavo'nun yanına MHY, sağ öne İrfan ya da sol öne Sosa'yı koyar bu isimlerden Ghezzal gibi kanat oyun kurucusu üretmeye çalışırım. Ozan'ı da ya sağ ön ya santrafor oynatırım. Pelkas da skorer tek oyuncu. Kabul, eski formundan uzak ama başka skor üretecek isim de pek yok. Kalan 8 maçta bir ideoloji görebilecek miyiz göremeyecek miyiz? Emre Belözoğlu'nun teknik direktörlük geleceği ile ilgili olarak bu sorunun yanıtına göre yanıt vereceğiz.

        Diğer Yazılar