Obrigado Vitor Pereira
Açık konuşalım, 4 büyükler içinde KAĞIT ÜZERİNDE OYUNCU KALİTESİ bakımından en iyi kadro Fenerbahçe'de değil. Misal rakiplerinin birinde Batshuayi, Alex Teixeira gibi net skorerler var. Diğerinde Cornelius ve Djaniny gibi iki tane iyi santrafor var. Birinde geldiğinde ligi sallayan bir pivot ve her ne kadar beğenilmese de 30 golle gol kralı olmuş santrafor var.
Fenerbahçe'de Belözoğlu'na kadar en uçta oynatılması akıl edilememiş Enner - Ben de dahil gelirken bir çok kişiyi heyecanlandırsa da artık özgüvenini ve koordinasyonunu kaybetmiş Samatta ve Serdar Dursun var. Skorer orta saha oyuncusu hiç yok. Eldeki 'iyi' sayılabilecek isimlerin bir kısmı birbiriyle örtüşen oyuncular (Mesut - İrfan) bir kısmı da bir türlü patlayamayan isimler (Ferdi - Mert Hakan)
Özellikle son 2 senedir ısrarla üzerinde durduğum bir konu var: Teknik direktör, sistem/düzen kurmakla yükümlüdür. Bir düzeni, sistemi en önemlisi TAKTİK PLANI olan bir teknik adamın elinde bir oyuncu değerlenebilir ya da tersine değerini kaybeder. "Teknik adam katkısı yüzde bilmem kaçtır" teorileri yıllardır konuşulur. Bu önerme özellikle son yıllarda bana göre yüzde yüze çıkmıştır. Ve artık sadece teknik adam değil, TEKNİK KADRO işidir bu iş. Çok iyi ve TAKTİK üretebilen bir teknik direktör olacaksınız. Analizciniz çok yetenekli olacak. Kaleci antrenörünüz çok iyi olacak. Yetmez, oyun planları çizebilen yardımcılarınız olacak. Yetmez taç antrenörü de barındıracaksınız. Yetmez fizik ekibiniz olağanüstü olmak zorunda.
Bu yeni dünya düzeninde bizim teknik adamlarımızın çok geride kaldıkları iddiasındayım. İşte Vitor Pereira bu kadar kısa sürede bana bu anlattıklarımı gösterme imkanı sundu.
Satılması kesin olan Tisserand'dan sağ stoper uzmanı yaptı.
Satılacak ilk isimlerden biri olan Zajc'dan merkez alternatifi, Osayi'den hücum alternatifi üretti. Ağlamadı, bahanelere sığınmadı bir Avrupa maçında 3 Türk gencini çat diye oyuna soktu. Fener'in hocası Erol Bulut da olsa Emre Belözoğlu da olsa Muhammed sezon başı satılmış, Arda U17'ye gönderilmiş Fatih Yiğit takasta kullanılmıştı.
Hele hele ilk Avrupa maçına santrforsuz çıkılsa bahanelerin ardı arkası kesilmemişti.
Ferdi gibi fizik gücü düşük bir oyuncudan 100 metre mesafeyi kontrol etmesini bekleyip, bunu o oyuncuya ikna ettirip sonra da "Bakın oluyor" işte dedirtmek mühimdir. Nazım'a Helsinki maçında imkansız gibi görünen topa doğru depar attırıp asist yapabilecek özgüven ve inancı aşılamak daha da mühimdir.
O Nazım, geçen sezon yanından geçen rakip oyuncuların rüzgarından devrilebiliyordu. Çünkü "Ne yaparsam yapayım haftaya Gökhan gelir oynar" diyordu. Çünkü ona "Sen bu mevkide oynayabilirsin. Yeter ki istediklerimi yap ve yüzde yüzünü ver" diyen bir hocası yoktu. Bugün Nazım'ı, Ferdi'yi, Sosa'yı hatta Osayi'yi gören taraftar baştan sinir olmuyor. "Vardır hocamızın bir bildiği" diyorsa bu da yıllaaaaaar yıllar sonra Fenerbahçe taraftarının taktik bilen, takım oluşturmayı başaran ve en azından bir sistem oturtabilen hocayı görmesinden kaynaklanıyor. Vitorlu Fener mükemmel mi oynuyor? Hayır. Çok mu klas futbol var hayır. Ama Fenerli biliyor ki "Bugün sahada olan oyuncularımız yüzde yüzlerini vermeye çalışacaklar. Yanlış pas atabilir, kolay çalım yiyebilir, gol kaçırabilirler ama asla pozisyonlarını kaybetmezler-kolay teslim olmazlar. Sahada MIZMIZLANMAZLAR.." İşte bu yüzden Vitor'a güveniyorlar.
Ben de sürekli sistem/düzen/taktik diyen biri olarak, sürekli "teknik ekip çok önemlidir" diyen biri olarak, "oyuncu yönetimi ve taktik plan bir futbolcuyu yükseltir ya da düşürür" diyen biri olarak bunları bize gösterdiği için "Obrigado Vitor Pereira" (Teşekkürler Vitor Pereira) diyorum.
Bu arada önemli bir parantez de yönetime açalım. Vitor'a geçtiğimiz dönemde sağlanmayan özgürlük ve rahat çalışma ortamını sağladıkları için onlar da bu minvalde tebriği hak ediyorlar.
Takıma muhakkak KALİTE takviyesi şart. Onun için de 3 gün kaldı. İnşallah bu kadar beklemeye değer takviyeler yapılabilir.
