Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        NEREYE gitsem, kiminle oturup bir çay içsem hep aynı muhabbet, hep aynı sual. “Kadir Topbaş istifa ettirildi, şimdi başkaları sırada, ‘Devamı da gelecek’ deniliyor. Cumhurbaşkanı ne yapıyor Allah aşkına?”

        Hemen zıplıyorum ve diyorum ki: “Onun açısından baktığınızda en iyi, en doğru şeyi yapıyor!” Sonra da neden böyle düşündüğümün sebeplerini aktarıyorum tek tek... Biliyorum ki sizler de aranızda bu soruyu çok soruyorsunuz. Sizler de Erdoğan’ın seçimle işbaşına gelen belediye başkanlarına görevden el çektirtme meselesinin temel sebebinin ne olduğunu merak ediyorsunuz.

        Bir kere baştan yazayım. Bu el çektirtmelerde bence esas mevzu katiyen FETÖ, METÖ değil! Bazıları sanıyor ki Topbaş’ın görevi bırakmasının istenmesi, FETÖ’cü olduğu iddia edilen damadı yüzünden. Bu kesinlikle yanlış, onu söyleyeyim... Topbaş’ın da ve eğer bundan sonra devam edecekse diğer belediye başkanlarının da görevden el çektirilmesinin tek bir nedeni var. O da başarısızlık!

        Değerli okurlarım... Bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanı eski bir belediyeci... Köklü bir belediyeci... Ve biliyor ki, eğer özellikle büyükşehirlerde belediye hizmetlerinde bir başarısızlık söz konusu olursa bu genel seçimlere de sirayet eder ve önlenemez bir çöküşe doğru yol alınır. İşte bu yüzden de önlem alıyor.

        Size göre belki daha çok var ama Erdoğan’ın politik anlayışına göre yerel seçimler artık kapıda ve o kapı açılmadan da önünün bir güzel temizlenip paklanması bir zorunluluk. Bunu yapıyor şu anda yani. 18 ay var daha yerel seçimlere, ama mevcut kadrolarla seçimlere gidilmesi durumunda başarısızlık riski var. Amacı bu riski en aza indirmek Erdoğan’ın... Ha diyebilirsiniz ki şimdi bu yazdıklarım üzerine, “Peki istifa ettirmek mi lazım? Bekler 2019’a kadar ve başarısız olan kişiyi aday göstermez olur biter!”.

        Hayırrrrr efendim... Olmaz, bitmezzzz! Erdoğan’ın yerel politik anlayışında aday göstermeyeceği alenen belli bir isimle yola devam etmesi imkânsızdır; çünkü bilir ki aday gösterilmeyeceğini bilen bir belediye başkanı asla onun beklediği performansı sergilemez, dahası içten içe gıcık olduğu için de seçimlere giderken bayağı bir köstek olur partisine!

        Anlatabildim mi efendim...

        ***

        CNN Türk'teki olay hepimize örnek olmalı

        ÖNCEKİ gece CNN Türk’te rahmetli Levent Kırca’nın skeçlerine taş çıkaracak bir komik olay yaşandı. Unutulmayacak ve medya tarihine geçecek bir olay... Özet geçeyim önce...

        Ankara kulislerinin nabzını iyi tutan gazetecilerden biridir Abdülkadir Selvi... Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in Beştepe’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmeye başladığı andan itibaren moderatörlüğünü Hande Fırat’ın yaptığı programda katılımcılar görüşlerini açıklamaya başladı.

        Selvi zaten birkaç gündür Hürriyet’teki köşesinde Gökçek’in kesinlikle istifa edeceğini yazıyordu. Artık fazla iddialı olduğundan mı yoksa kendisine verilen kulislerin doğruluğuna yüzde yüz emin olduğundan mı bilemiyoruz, Gökçek’in adına açılmış sahte bir hesapta yazılanları canlı yayında gerçekmiş gibi okumaya başladı.

        Sahte hesapta, “Cumhurbaşkanı’mız ile görüştüm ve istifa etmeye karar verdim!” diyordu. Gökçek’in Beştepe’den ayrılmasının hemen ardından okunan bu mesajın sahte olduğu anlaşıldı, ama tabii iş işten geçmişti bir kere...

        Neyse... Sosyal medyada Selvi ve CNN Türk epeyce bir hırpalandı. Yapılan makaraların haddi hesabı yoktu. Fena halde trollenen meslektaşım Abdülkadir Selvi’ye geçmiş olsun diyor, bu vesileyle televizyonda gerek yorum, gerekse moderatörlük yapan arkadaşlara naçizane bir tavsiyede bulunmak istiyorum: “Aman, siz siz olun memleketin pür dikkat kesildiği bir konuda anlık heyecanlara kapılıp sosyal medyayı sakın referans almayın! Sakın!”

        ***

        Cumbul'un tavrı sadece kabalık değildi

        BİLİYORSUNUZ, Meltem Cumbul sunucu olarak görev aldığı 24. Adana Film Festivali’nin ödül töreninde En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanan Semih Kaplanoğlu’nun elini sıkmadı ve bu olay günlerce tartışıldı, hâlâ da tartışılıyor...

        Cumbul’un bu tavrı, bireysel bir tavır olarak görüldü ama bence öyle değil. Aslında Cumbul’un tavrı, toplumdaki belli kesimlerin psikolojisini görmemize yardımcı olan bir tavırdır. Kendi gibi düşünmeyene asgari düzeyde dahi olsa nezaket göstermemenin ve ötekileştirmede ne hale geldiğimizin en çarpıcı örneği. Kendini savunmak adına yaptığı açıklamada kullandığı “ötekileştirmeyi” bizzat kendi yapıyor Cumbul. Kusura bakmasın, profesyonel olarak sunuculuk yaptığı bir etkinlikte asgari düzeyde bile olsa öteki olarak gördüğüne karşı böyle bir harekette bulunması sadece kabalıkla açıklanamaz. Açıklanır da yetersiz kalır. Cumbul’un hareketi, kendisi gibi düşünmeyene, yaşamayana karşı duyduğu öfkenin bir tezahürüdür. Sonradan yaptığı açıklamada da bu öfkenin izleri rahatlıkla görülüyor. Yanılıyor muyum bilmiyorum, ama Kaplanoğlu’nu “sevgiye düşman, güçlülerin yanında yer alan biri” olarak göstermenin başka ne gibi bir nedeni olabilir?

        Diğer Yazılar