Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİLİYORDUM OHAL Komisyonu’nun yanlış yapmamak adına çok titiz davrandığını ve bundan dolayı çalışmalarının ağır ilerlediğini. Biliyordum ama açıkçası bu kadarını da beklemiyordum.

        Dün komisyonun kendi internet sitesinde yapılan açıklamaları okuyunca şoka girdim adeta. Çünkü yapılan açıklamaya göre OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu, bugüne kadar meslekten ihraç edilenlere ilişkin yapılan 107 bin 76 kişinin müracaatından ancak 6 bin 400’ünü sonuçlandırmış. Bu sayının içerisinden işe dönüşüne karar verilen toplam dosya sayısı ise 100’müş.

        Şimdi şunun altını bir kere peşin peşin çizeyim. Çizeyim ki yanlış anlaşılmasın. Beni şoka sokan rakam işe yeniden kabulle ilgili olan sayı, yani 6 bin küsur başvurunun içerisinden sadece 100 kişinin FETÖ’cü olmadığının karara bağlanmış olması değil.

        Buna itiraz edemem, edilemez, zira geri kalanların işe döndürülmemiş olmalarının mutlaka gerçekçi bir nedeni olduğuna inanıyorum. Demek ki o 100 kişinin dışındakilerin gerçekten FETÖ’yle doğrudan ya da dolaylı bir bağlantısı olduğu kanıtlarıyla görülmüş ve buna göre karar verilmiş.

        Benim bunun üzerine söyleyebilecek bir sözüm filan olamaz. Ancak komisyonun çalışma hızıyla ilgili “olağandan yavaş, ağır” demem hakkaniyetli bir yaklaşım olur. Anlıyorum kendilerini, hatalı bir karar vermemek için çok titiz davranıyorlar, ama bu kadar yavaş olmaları titiz olmalarına bir gerekçe olamaz. Bir zahmet titiz olsunlar, ama bir o kadar da hızlı! Aksi halde bu komisyon 10 senede filan bitiremez çalışmalarını.

        Komisyona yapılan toplam başvuru sayısı 107 bin 76! Peki ne zaman başladı çalışmalar? Geçen temmuz ayının başında. Yani 8 ay olmuş ve bu 8 ay içerisinde incelenip de karar verilen dosya sayısı 6 bin 400! Bu durumda yanlış mı hesaplamış oluyorum, başvuruların tamamının 10 yıl sonra ancak sonuçlanabileceğini söylemekle!

        Çok net yazıyorum. Bu yavaşlık kabul edilemez. Bakın sonuçları yargılamıyorum. Yorum dahi yapmıyorum; çünkü biliyorum ki bu sonuçlara ulaşmak için kılı kırk yardı devlet. Tüm istihbarat kurum ve kuruluşları OHAL Komisyonu’yla birlikte çalışarak bu sonuca varıldı.

        Bütün bunlar tamam ama gerekçeleri ne olursa olsun bu yavaşlık kabul edilemez kusura bakmasınlar! Ne olacak şimdi o 6 bin 400 kişinin dışında kalanların durumu? Ömrünü komisyonun vereceği kararı bekleyerek mi geçirecek?

        *********

        Edip Akbayram mı CHP anayasası mı?

        ASLINDA daha vakit vardı. Haziran ayında yapılması planlanıyordu ama genel başkanlık seçiminin yapıldığı son kurultayda manevi olarak büyük bir hezimet yaşayınca tüzük kurultayını da öne çekti CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.

        Tabii ki bu kararın amacı, parti içindeki muhaliflerin zaman kazanıp da tüzük kurultayını olağanüstü seçimli bir kurultaya çevirmelerinin önüne geçmekti. Geçti de nitekim. Haziranda yapılsaydı tüzük kurultayı, bambaşka bir atmosferde olurdu ama artık olmaz; çünkü önümüzdeki hafta cuma-cumartesi günü yapılacak.

        Basına ve izleyiciye kapalı yapılacağı duyurulan bu kurultayda amacın tüm kurultay delegeleriyle kafa kafaya verip partinin anayasası kabul edilen tüzüğünü tartışmak ve üzerine müzakerelerde bulunup yenilemek olduğu söylendi.

        Söylendi ancak olabileceğine pek ihtimal vermiyorum ben. Yani kurultay olacak elbette de tartışılması, müzakere edilmesi filan mümkün olmayacak. Çünkü aynı günün akşamı, yani cuma gününün denk geldiği 9 Mart’ta aynı salonda Edip Akbayram konseri var. Akşam 21.00’de başlayacak konser için salonun saat 15.00 gibi boşaltılması gerekiyormuş. Çünkü Akbayram’ın sahne ve ses düzeninin kurulması için bu şartmış.

        Özetle efendim, Ankara Yenimahalle’deki Nâzım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde yapılacak kurultayın o tartışmalı, hararetli geçeceği sanılan ilk günü yarım gün filan olacak. Onların yalancısıyım ama muhalifler şöyle diyor: “Kasıt var bunda. Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin bu amacı böylelikle muhaliflerin tüzükle ilgili konuşmasını, tartışmasını engellemek! Tüzüğün kendi istediği biçimde şekil alması için böyle bir formül geliştirdi!”

        Diğer Yazılar