Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Garip bir milletiz vesselam… Daha üç beş gün öncesine kadar CHP ile ilgili yazılar yazıyorum diye beni; “Ekonomi dibe vurmuş, dolar başını almış gitmiş sen hala utanmadan CHP yazıyorsun” diyenler, o yazıları kesip ekonomi yazmaya başladım diye şimdi de oradan saldırıyorlar.

        Son derece objektif ve iyi niyetle, samimiyetle kaleme aldığım; “Türkiye’ye diz çöktürmeye çalışıyorlar” başlıklı yazımı da beğenmedi bu tayfa.

        Olmamış efendim!

        Niye? Çünkü; “Ekonomi sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada kötü! Dünyada bir ticaret savaşı yaşanıyor ve bu savaş ister istemez Türkiye’yi de etkiliyor” demişim!

        Başka şeyler de dedim aslında o yazıda.

        Mesela başlık öyle olsa da dünya genelinde küresel ekonomik bir krizin olduğunu da bilerek hareket etmek ve her olanı biteni; “Türkiye’ye diz çöktürmeye çalışıyorlar” şeklinde okumamak gerektiğini de yazdım ama kesmemiş bu onları.

        Çünkü nitekim ben bu durumu biraz da küresel şartlara göre değerlendirmek gerektiğini söyleyerek aslında ekonominin bu duruma gelmesinde sorumlu olan iktidarı temize çıkarmaya çalışıyormuşum. Amiyane olacak biraz ama onlara göre Türkiye’nin yaşadığı bu ekonomik kaosun gerçek sorumlusunun iktidar olduğunu perdeleyerek “yalakalık” yapıyormuşum.

        Niyeyse, sebep neyse, gerçekleri yazmıyormuşum. Daha doğrusu yazamıyormuşum.

        Velhasıl bir ton saçmalık yazdıklarıma yaptığı yorumlar bu insanların.

        Tabii sadece yazıya değil verilen bu tepkiler. Twiter'da da bunlar bugünlerde kol geziyor maalesef.

        Ve sadece bana değil, kim ki ekonomik olarak yaşadıklarımızı onların arzu etmediği bir şekilde değerlendiriyor, topyekün saldırıya geçiyor bu insanlar.

        Mesela Profesör Doktor Deniz Ülke Arıboğan… Çok sevdiğim, bilgisine, tecrübesine çok değer verdiğim bir insandır Deniz Hocam…

        Herkes bilir ki hocanın bir siyasi angajmanı yoktur. Tarafsız ve bir o kadar da ilkelidir. İşte o garip güruh, birkaç gündür de hocama saldırıyor.

        Niye?

        Çünkü Deniz Hocam, son günlerde yaşanan ekonomik gelişmelere dair herkese, hepimize birlik olma yönünde çağrı yapıyormuş.

        “Biz hepimiz bu gemideyiz! Ve bu gemi batarsa hepimiz beraber batarız" diyerek sağduyulu bir yaklaşımla uyarıyormuş.

        Dün sabah, “İçinde olduğumuz koşulların farkında olmayanlara; olup da şuursuzluk veya ideolojik körlükten durumdan memnun olanlara, krizi derinleştirmek için istihbarat faaliyeti yürüten görevli ve hainlere şunu söylemek istiyorum: Bu bir savaş ve bu savaşta yerim bellidir; #buradayım” şeklinde bir tweet attı hoca.

        Sen misin bunu atan! “Aman Allah’ım” dedim altına gelen yorumları okudukça. Edepsizce saldıranlar, hocanın eski MİT Müsteşarı Rahmetli babası Mahir Kaynak’a dil uzatanlar, hocanın akademik unvanıyla ilgili abuk subuk akla ziyan yorum yapanlar…

        Kendim için zaten üzülüyordum da, Deniz Hocam gibi yıllarını ekonomi ve uluslararası politikalar üzerine okuyarak ve öğreterek geçirmiş bir bilim kadınına böylesi çirkince saldırılması iki kat üzdü beni.

        Hele bir de yazılan o çirkinliklere karşı hocamın cengaverce yanıtlar vermesi ve haklılığını anlatmak için çırpınması…

        Çok acıttı canımı…

        Ve o nedenle de yazmak istedim. Hem uluslararası arenada isim yapmış, söz sahibi Deniz Ülke Arıboğan gibi bir kıymetimize bu saldırının ne kadar alçakça olduğunu anlatmak hem de onun yazdıklarının üzerinden bir de buradan mesaj vermek istedim.

        Aynen hocamın dediği gibi; evet bu bir savaş ve benim de bu savaşta yerim bellidir; #buradayım!”

        ***

        Türkiye dünya otomotivinin cenneti olabilir mi?

        Geçen hafta birkaç gazeteci arkadaşımla birlikte Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş.’nin CEO’su Ali Haydar Bozkurt’la bir araya geldik. Aynı zamanda hemşerim de olan Bozkurt’la ekonomide gelinen son durum üzerine çok güzel bir sohbet gerçekleştirdik. (Herkes onu Adanalı bilir ama o aslında bir Malatyalı’dır. Malatya doğumludur ve sonradan ailesi Adana’ya göç etmiştir. Yeri geldi, bunu da buradan gururla ilan edeyim.)

        Hülasa… Sohbetin neredeyse tamamı ekonomi üzerineydi ve hazır işin erbabını, bir bilenini bulmuşken ben de sordum Ali Haydar Bey’e, “İyileşmek için sizin sektörle ilgili neler yapılabilir?” diye.

        Çok şey olduğunu öğrendim. Ve öğrendiğim şeyler de acayip mutlu etti beni.

        Mesela bilmiyordum. Meğer Türkiye otomotiv endüstrisiyle bugün Avrupa’da ilk 5 ülke içinde bulunuyormuş. Hatta AB ülkeleri içerisinde hafif ticari, otobüs ve ticari araç üretim sıralamasında ise birinci sıradaki yerini sürekli koruyormuş.

        Bozkurt’un anlatımıyla durum çok ama çok iyi bu sektör açısından.

        Diyor ki: “Özellikle ihracatımızda son 12 yıldır üst üste şampiyon olunması, otomotiv sektörünün ülkemiz için önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. 2017 yılında 28,5 milyar dolarlık dış satım yapan sektörümüz, bu yılın ilk 6 ayında da 16,4 milyar dolarlık ihracatıyla yılbaşında hedeflediği 30 milyar dolarlık barajı aşacak gibi görünüyor.

        Sağladığı katma değer ve Türkiye’deki toplam istihdamın yüzde 5,5’ini oluşturmasıyla büyük bir ekonomik potansiyel yaratan otomotiv sektörü, aynı zamanda birçok sektöre de doğrudan etki etmesiyle ekonomik anlamda ülkemizin itici güçlerinin de başında geliyor.

        Türkiye; genç ve dinamik nüfusu, kaliteli ürünler veren yan sanayisi, AR-GE merkezleri, yetişmiş insan gücü, iç pazar potansiyeli ve en önemlisi coğrafi konumuyla yabancı otomotiv yatırımcılarının gözdesi olabilecek bir yerde duruyor. Üretimde kaliteli insan gücü ise Türkiye’yi öne çıkaran faktörlerin başında geliyor. Örneğin Toyota’nın Türkiye’deki fabrikası her yıl üretim kalitesi ödüllerine layık görülen bir fabrika.

        Tüm bu unsurların yanında ülkemizin bulunduğu lokasyon sebebiyle Türkiye’nin dünyada ve Avrupa’da bir otomotiv üssü olmasının önünde hiçbir engel görmüyorum!”

        Özetle… Bence otomotiv sektöründe yabancı yatırımcıyı Türkiye’ye daha fazla çekebilmek için daha çok çabalayabiliriz. Yerli otomobil olayına karşı değilim. O proje devam ededursun ama bu arada Türkiye’yi dünya otomotiv sektörünün göz bebeği bir cennet haline niye getirmeyelim?

        Neden olmasın?

        Diğer Yazılar