Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hiç derdimiz yoktu... Eksikti...

        Bir de şimdi ABD Savunma Bakanlığı için raporlar hazırlayan Rand Corporation adlı düşünce kuruluşunun yaklaşık 1 ay kadar önce Türkiye hakkında hazırladığı rapor çıktı başımıza…

        Toplam 276 sayfalık bu raporun tamamını okuyamadım ama özetini kavradım.

        Raporun esas amacı son zamanlarda aralarına soğukluk giren Amerika ve Türkiye’nin birkaç ay öncesi gibi yeniden dost olabilmesinin yollarını aramak.

        Ancak tabii bu yollar aranırken de Türkiye’nin mevcut durumu ile alakalı uzunca bir analiz yapılıyor…

        “Türkiye’nin milliyetçi eğilimi” başlığı altında ele alınan raporda Türkiye’de son zamanlarda ekonomik kalkınma odaklı politikadan, milliyetçilik odaklı politikalara geçildiği ve bu politikaların gereği olarak da batılı devletlerden giderek uzaklaşıldığı ifade ediliyor.

        Türkiye’nin ABD için stratejik öneminden duyulan “kaygılar” gölgesinde hazırlanan raporda NATO üyesi müttefiğin zorlayıcı bir duruma doğru gittiğinin altı çiziliyor.

        Ve deniliyor ki; “AK Parti iktidarının milliyetçi ve batıdan kopuk, NATO ile ters düşen politikaları daha fazla kaldırılamaz! Türkiye ya muhalefetin iktidara gelmesiyle yüzünü yeniden Batı’ya dönecek ya da AK Parti iktidarı, Avrasya ve NATO arasındaki denge politikasının dozunu artıracak ve NATO’dan tamamen çıkacak!”

        Onlara göre bu durumda da AK Parti iktidarı çok sürdürebilir değil yani.

        O yüzden Amerika’yı yönetenlere diyor ki RAND’cılar; “Önlem alalım şimdiden ve muhalefetle dost ilişkiler kurmaya başlayalım!”

        Tamamen raporu hazırlayanların görüşlerinin yer aldığı rapor tipik bir Amerikan alışkanlığı…

        Ve işe bakınız ki biz de, oportünizmi hayatlarının felsefesi haline getirmiş ve Amerika’nın dünya üzerinde Jandarma pozisyonunu koruma güdüsüyle hareket eden üç beş işgüzar analistin bol Amerikan doları kazanma gayesi ile kaleme aldıkları bu rapor üzerinden “Eyvah darbe geliyor!” diye yaygara kopartıyoruz.

        Efendim; ”TSK’daki orta seviye subaylar askeri liderlikten son derece hayal kırıklığına uğramış ve darbe sonrası devam eden tasfiyelerde yerlerinden edileceklerinden endişe duyuyorlarmış. Bu hoşnutsuzluk bir noktada başka bir darbe girişimine bile yol açabilirmiş ve Erdoğan tehdidi ciddiye alıyor gibi görünüyormuşmuş!”

        Hadi diyelim TSK ile ilgili yazdıkları doğru.

        Ee peki Cumhurbaşkanı Erdoğan kısmı?

        O da mı doğru?

        Ben sordum soruşturdum böyle bir şey zinhar yok!

        Yani Erdoğan’ın olası bir darbe tehlikesi, tehdidi görüp işi ciddiye aldığı ifadesi külliyen yalan!

        Hal böyleyken niye bu yaygara?

        Elbette ki raporu onaylamıyor ya da hoş karşılamıyorum.

        Ancak her zamanki Amerikan küstahlığının bir başka versiyonu olan bu rapor üzerinden de şu anda İdlib’de kelle koltukta mücadele veren Türk Silahlı Kuvvetleri’nin her daim darbe hazırlığındaymış gibi şeytanlaştırılmasını da kabul edemiyorum.

        Milli Savunma Bakanlığı’nın ve Genelkurmay Başkanlığı’nın son derece sert bir üslup ve tavırla reddettiği söz konusu raporun gayesinin Türkiye’de yeni bir iç huzursuzluk çıkartmaya çalıştığı ayan beyan ortada iken… Bunu göremeyip bu rapor üzerinden toplumu; “Kesinlikle yeni bir darbe geliyor! Dikkat edelim!” deyip ürkütmenin ve son zamanlarda üzerine yüklenen sorumluluktan başka bir şey düşünmeyen milli orduya, Mehmetçiğe güvensizlik pompalamanın kime ne faydası var?

        Tamam FETÖ her zaman bir tehlikedir ve bu konuda mutlaka dikkat kesilmeliyiz de…

        İyi de biz ordusunu bir türlü adam edemeyen, sürekli “darbe” düşünen vesayetçilerin eline teslim eden aciz, zavallı bir devlet miyiz?

        Küstahlıkları ile meşhur şaklaban Amerikalı analistlerin hazırladığı bir rapora bakıp, paranoyaya bağlayıp Türk Ordusu’nun bir alçaklık peşinde olduğundan şüphelenecek kadar hasta mıyız?

        *

        RAND’cılara inat Kavala özgür bırakılmalı

        Bugün önemli bir davanın duruşması var…

        Gezi Parkı eylemlerini organize etmekle suçlanan 16 sanığın ve tek tutuklu olan Osman Kavala'nın altıncı duruşması görülecek.

        Çok önemsiyorum bugün çıkacak kararı…

        Hukuken vicdanları zedeleyen bu davanın artık son bulması gerektiğine inanıyorum.

        Ben değil sadece makul her yurttaş inanıyor buna.

        Çok ümitliyim…

        Kavala’nın serbest kalacağına ve bu davanın sonlandırılacağına dair inancım var.

        Son Birleşmiş Milletler Zirvesi’nde ve Almanya Başbakanı Merkel ile görüşmesinde kendisine bu konu sorulduğunda; “Hukuken doğru olan kararın verileceğinden emin olabilirsiniz” dediğini bildiğim için Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere ülkeyi idare eden siyasi iradenin de kesinlikle bu yönde bir arzusu olduğundan eminim.

        Bugün çıkacak karar Türkiye’nin dış dünyadaki temel özgürlükler ve basın özgürlükleri hususlarındaki tüm rahatsızlıkları ortadan kaldırabilecek bir karar olabilir.

        Türkiye’nin normalleşmesine, kutuplaşmanın azalmasına, demokratik standartların yükselmesine ve artık darbe vesaire gibi lekelerden, gölgelerden kurtulmasına acil ihtiyacımız olduğu bir dönemde bugün verilecek doğru ve hukuki kararın çok büyük bir katkısı olduğu düşüncesindeyim.

        Eksiklerinden, yanlışlarından yakaladıkları yerde Türkiye’yi karalamaya, yerden yere vurmaya hazır RAND’cılar ve onlar gibilere inat Osman Kavala serbest bırakılmalıdır.

        Ve Gezi Davası artık son bulmalıdır!

        Diğer Yazılar