Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Der şimdi bazılarınız…

        “Hah Sevilay! Bir burnunu sokmadığın futbol kalmıştı. O da oldu sonunda…”

        Bir kere şunun altını net bir biçimde çizeyim…

        Futbola burnumu ilk defa falan sokmuyorum.

        Bilen bilir daha önceleri de birkaç kez alakadar olmuştum.

        Gazeteci olarak kesin ilgili olduğum alan iç siyaset doğru ama bu, memleketin başka gündemleriyle alakadar olmayacağım anlamına da gelmez.

        Kaldı ki futbol uzak olduğum bir alan da değil.

        Burnumun dibinde neredeyse 7/24 futbolla yatıp kalkan üstelik de fanatik bir Fenerbahçeli evlat varken zaten böyle bir durum söz konusu bile olamaz.

        Şimdi sündürmeden gelelim esasa…

        Bilindiği gibi Türk futbol sektörü zaten ekonomik sıkıntılarla boğuşuyordu.

        Pandemi dolayısıyla bu sıkıntılar had safhaya vardı.

        Ve bankalara yüksek miktarlarda borçları olan kulüplerin sağlıklı bir biçimde yol alabilmeleri için bir yapılandırılmaya gidildi.

        Hedef güya spor kulüplerini finansal anlamda rahatlatmaktı ama Türkiye Futbol Federasyonu ve Bankalar Birliği'nin bu ortak çalışması maalesef o hedefe ulaşamadı.

        Borç batağındaki kulüpler yapılandırmadan hiçbir fayda sağlayamadığı gibi bu yapılandırma ile alakası olmayan borçsuz kulüpler de hak etmedikleri bir biçimde zarar gördü.

        Bankalara olan borcun büyük çoğunluğu Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor gibi dört büyük kulübe ait olmasına rağmen tek bir kuruş borcu olmadığı gibi bütçesi kasasında hazır yeni sezonu bekleyen Kasımpaşa Spor Kulübü A.Ş de aynı muameleye tabii tutulmasını aleni bir cezalandırma olarak gördüğünden ilginç bir tavır geliştirdi.

        Kulüp kamuoyuna yaptığı açıklamada; “Bonservisi kulübümüzde olan birinci kalecimiz Fatih Öztürk’ün Galatasaray Spor Kulübü'nün ihtiyacı ve talebi doğrultusunda, sarı-kırmızılılar ile bu süreçte dayanışmamızı ortaya koymak maksadıyla bedelsiz olarak transferini gerçekleştirdik. Rekabetçi ve adil bir lig olması adına gerekli eşit koşulların sağlanması, limit problemi sebebi ile karşılaşılan sorunların ortadan kalkmasına yardımcı olunabilmesi için Fenerbahçe Spor Kulübü'nün istediği forvet oyuncumuz Mame Thiam’ın da herhangi bir rakam konuşmadan kendilerine bedelsiz olarak verilmesine yönetim olarak karar verdik!”

        TFF yönetimi başta olmak üzere tüm futbol dünyasını şoka sokan Kasımpaşa’nın bu kararının ardından iki telefon aldım…

        Biri fanatik Fenerbahçeli oğlumdu.

        Diğeri de ölümüne Galatasaraylı ağabeyim…

        Söyledikleri şuydu; “Helal olsun! Bundan sonra varsa yoksa Kasımpaşa!”

        Bu iki ayrı takımın fanatiklerinin Kasımpaşa’yla ilgili sergiledikleri bu tutum boşuna değildi elbette.

        Delilik gibi bir şeydi yapılan çünkü.

        Bonservisi elinde iki çok kıymetli oyuncusunu hangi çılgın bir kuruş almadan rakip takımına armağan ederdi.

        Neden ve ne için olduğunu biliyordum tabii ama yine de tam görüşü yansıtmak ve perde arkasında yaşanan detayları almak için Kasımpaşa Spor Kulübü Yönetim Kurulu üyelerinden Fatih Saraç’ı aradım.

        Önce sordum; “Bu jestleriniz devam edecek mi?” diye…

        “Edebilir tabii… Çünkü bu jest kulübümüzün Başkanı Turgay Ciner tarafından ilk kez yapılmış bir jest değil. Daha önceki sezonlarda Anadolu kulüpleri için çok defalar yapıldı Kasımpaşa tarafından bu jestler. Büyük kulüpler olmadığı için duyulmadı pek. Yazılıp çizilmedi ama bir kuruş bonservis bedeli almadan transfer ettiğimiz çok oyuncu oldu. Mesela Çaykur Rize’ye Abdullah Durak'ı verdik. Malatya’ya Adem Büyük’ü, Antalya’ya Veysel Sarı’yı, Alanya’ya Mustafa Pektemek’i, Denizli’ye Özgür Çek’i bir lira bedel almadan verdi Turgay Bey. Orada amaç Anadolu kulüplerinin güçlenmesine destek vermekti. Burada da amaç aynı şeydi aslında. Zor dönemden geçen Türk Futbolu’nun sağlıklı bir şekilde devamına omuz vermek…”

        Peki niye Galatasaray ve Fenerbahçe?

        Üstelik de Fatih Öztürk en önemli kalecinizdi. Mame Thiam’ın da çok pahalı bir bonservisi olduğu biliniyor…

        “Turgay Bey tam bir futbolseverdir ve Türk futbolunun yükselmesi, yücelmesi için gözünü kırpmadan gereğini yapacak yüreklilikte bir insandır. Nasıl Anadolu takımlarının büyüyebilmelerinin, varlıklarını sürdürülebilir olmalarının ancak böyle destekler sayesinde olabileceğine inanıyorsa… Türk futbolunun 4 büyük kulübünün de marka değerlerinin aynen devamı için bunun şart olduğunu düşünüyor. Kaleci Fatih’in Galatasaray’a bedelsiz transferini bizzat kendisi istedi. Bu jesti hem GS kulübü ile dayanışma, paylaşma adına yaptı Turgay Bey hem de Fatih’in kariyerinin finalinde böyle bir kulüp olmasının onun için çok önemli olduğuna inandığından. Haberimiz vardı. Hem GS Fatih Öztürk’ü istiyordu hem de Fatih kariyerinde GS imzası olsun hayali kuruyordu. Ancak limit şartları dolayısıyla böyle bir şey mümkün değildi bu yıl. Turgay Bey de; 'Fatih’in bu yönde bir hayali varsa kafası hep karışık olur. Madem iki taraflı bir talep var. O zaman bonservis bedeli almadan verelim' dedi…”

        Fatih Öztürk ne yaptı bunu duyunca?

        “Antremandaydı çocuk. Aradım dedim ki; 'Fatih, Turgay Ciner böyle bir karar aldı. Artık Galatasaray’dasın…' İnanamadı… Ağlayarak karşıladı haberi…”

        Peki Mame Thiam jesti? O nasıl oldu?

        “Ali Koç çok istiyordu ama limit mevzusu engel oluyordu. Turgay Bey bu limit olayında en büyük haksızlığın Fenerbahçe’ye yapıldığına inanıyor. Bunu duyunca bana dedi ki; 'Fatih… Ara Ali Koç’u… Bedelsiz transfer yapacağımızı söyle… Unutma ki; Adil rekabetçi ortam sağlanmadan Türk futbolu bir yere gelemez. Fenerbahçe çok önemli bir kulüp. Haksız limit aşımı sebebiyle transferde sıkıntı yaşamasına gönlümüz razı gelmez.. Madem Miam’ı çok istiyor Ali Bey… Onlara da bu jesti yapalım…'”

        Saraç’la özellikle son gelişmeler üzerine uzun uzun konuştuk.

        O da TFF ve Türk Bankalar Birliği’nin borçlu futbol kulüplerinin sağlıklı bir finansal yapıya kavuşmaları adına yapılan yapılandırma işinin olumlu sonuçlarından çok olumsuz sonuçlar doğurduğuna inanıyor.

        “İşin trajikomik tarafı kurunun yanında yaşın da yanması… Kasımpaşa’nın tek bir kuruş borcu olmadığı gibi kasasındaki parayı futbol için dilediği gibi harcayamama gibi son derece absürd bir yasakla karşı karşıya… Umarız düzelir… Umarız TFF, Türk Futbol’unu iyice güç duruma düşüren sıkıştıran bu kararlarından geri adım atarak koşulları revize eder ve futbol sektörü normal hayatına geri döner…” diyor.

        Bu arada tam kapatıyorduk ki telefonu…

        Aklıma geldi ilk sorduğum soru…

        Bir cevap vermişti Fatih Saraç ama ortalama bir cevaptı.

        Gülerek dedim ki; “Hakikaten yine bir sürpriz yapar mı Kasımpaşa? Bir transfer jesti filan daha yapıp şaşırtır mı yine hepimizi?”

        Cevabı aynen şu oldu değerli okurlarım…

        “Valla Kasımpaşa bu! Neyi nerede nasıl yapacağı hiç belli olmaz! Size tavsiyem izlemeye devam edin…”

        Diğer Yazılar