Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İki küçük torununun öz anne ve üvey baba tarafından cinsel istismara uğradığı gerekçesi ile suç duyurusunda bulunan babaanne Günay Soytok ve öz baba Gürhan G.'nin tarafı olduğu Elmalı Davası ile ilgili yazdığım yazıyı sanırım hatırlıyorsunuzdur.

        İLGİLİ YAZIMIN LİNKİ BURADA

        Toplumun neredeyse tamamının anne Merve ve üvey baba Rahmi Akman’ın çocuklara istismar konusunda ikna olduğu ve savcılığın istismarcı olduğu iddia edilen çifti serbest bırakmasına öfkesini kustuğu bir dönemde delilikti öyle bir yazıyı kaleme almak.

        Ancak eğer işinizin hakkını vermek istiyorsanız bu meslekte delilik kaçınılmazdır.

        İddialar gündeme geldiğinde sorumlu bir gazeteci olarak dava dosyasının tamamına ulaştığımda karşılaştığım tablo hayretlere düşürmüştü beni.

        Belgeler, kanıtlar, kayıtlar önümdeydi en net haliyle ve istismar etmekle suçlanan anne ve üvey babanın ise en ufacık bir suçu yoktu.

        Masum iki insan göz göre göre bir iftiranın kurbanı olmuş ve toplum nezdinde inanılması güç korkunç bir linçe maruz kalmışlardı.

        Hal böyle olunca da tabii mesleki, insani sorumluluk gereği kaleme aldım tüm gerçekleri.

        Çok ses getirdi.

        Farkında olmadan bir iftira neticesinde başlatılan toplumsal lince ortak olmuş birçok insan yazımda dile getirdiğim doğruları, gerçekleri öğrenince özür dileme yoluna gitti.

        REKLAM

        Ancak bir kısım ise resmi belgelere, adli tıp raporlarına, kanıtlara rağmen inat ve ısrarla anne Merve Akman’ın ve üvey baba Rahmi Akman’ın istismar suçu işlemiş olmalarına rağmen mahkeme tarafından serbest bırakıldıklarını savunmaya devam etti.

        Peki nedendi bu ısrar, inat?

        Çünkü çocuk istismarları ile mücadele ettiği bilinen bir dernek medyada ve sosyal medyada bu işin başını çekiyordu.

        Zaten anne ve üvey babanın aylar önce serbest kalmasına rağmen konuyu yeniden gündeme taşıyan da Başkanı Saadet Özkan olan UCİM adlı bu dernekti.

        Anne ve üvey babanın defalarca istismarına maruz kaldığını ilk şikayet eden babaanne Günay Soytok ile yakın teması olan bu dernekte gönüllü çalışan onlarca avukat var.

        Hukuk bilen o onlarca avukatın benim bir gazeteci olarak elde ettiğim dava dosyasından bihaber olması imkansızdı.

        Dosyadaki ifadeleri, belgeleri, kanıtları, kayıtları incelediklerinde başka bir sonuca varmaları da!

        Hal böyleyken UCİM’in ısrarını anlamakta zorlanmıştım.

        Bir de yazdığım yazı sonrası sosyal medyada birkaç takipçimin sosyal medya hesapları üzerinden UCİM’in bağış toplama yöntemi ile ilgili dikkat çeken mesajları vardı.

        Derneğin Türk Lirası ile değil döviz üzerinden verilen İBAN numarasına bağış yapılması çağrısı çok tuhaf gelmişti…

        Ancak üzerinde duramadım o günlerde çünkü önceden planladığım yıllık iznim için kalemi defteri kapatmak zorundaydım.

        Yine de tabii aklımın bir köşesine, döner dönmez UCİM gibi kamuoyunda saygınlığı olan bir derneğin neden ve nasıl yanlışa düştüğünün sorgulanması gerektiğini de not etmiştim.

        O arada yani ben izindeyken, yazıdan evvel hiç konuşmadığım anne Merve Akman bana ulaştı.

        Uzun uzun bir de kendisinden dinledim olanı biteni ve anlattıklarından, ifade ettiklerinden de anladım ki UCİM bu kadar karmaşık, hassas bir davaya taraf olmasına rağmen bir kez bile kontakt kurmamış istismarla suçladıkları anne ve üvey babayla.

        REKLAM

        Ki, anne Merve Akman tamamen babaanne Günay Soytok’un komplosu olduğunu söylediği suçlamaların doğru olmadığını anlatmak için başta Saadet Öğretmen olmak üzere defalarca ulaşmaya çalışmış derneğe.

        Görüşmeye lüzum dahi görmemiş dernek başkanı da diğer avukat üyeleri de!

        Uzatmayayım…

        İşte kamuoyunda büyük tepkiye ve öfkeye neden olan Elmalı Davası bugünlerde yeniden gündemde.

        Sevgili Didem Arslan Yılmaz’ın Show TV’de hazırlayıp sunduğu “Didem Arslan’la Asla Vazgeçme!” programında masaya yatırılıyor.

        Pazartesi gününden bu yana işlenen konuda, suçlanan anne Merve ve üvey baba Rahmi Akman, olayların şahitleri dede ve teyze stüdyoda Didem’in moderatörlüğünde bütün öyküyü aktarıyorlar kamuoyuna.

        Bir kere şunu net olarak söylemem lazım;

        Bugün ikisi de devlet korumasında olan o çocukların yaşadıkları korkunç bir dram var ortada.

        Özellikle de uzun yıllar velayeti babada olan erkek çocuğunun.

        Baba Gürhan Genç’in oğlunun bugün sahip olduğu ruhsal bozuklukların birinci sorumlusu olduğu ayan beyan ortada.

        Belli ki çocuklarının annesinden ayrıldıktan sonra düzenli ve pozitif bir yaşam kuramamış ve kuramadığı bu yaşamın olumsuzluklarından da erkek çocuk çok fena etki altında kalmış.

        Babaanne Günay Soytok’un ise garip bir duruşu var.

        Programa telefonla bağlandığında kendisini tam ifade edemediğini söyleyince Didem de stüdyoya davet eti.

        Kulaklarımla duydum ki davet teklifine; “Tamam” dedi ama dün gelmedi.

        Gelmediği gibi telefonlarını da açmadı.

        Yani değerli okurlarım…

        Anne ve üvey babanın bir istismarı elbette ki söz konusu değil ama şu gerçek ki; o iki masum çocuk üzerinden bambaşka bir istismar söz konusu!

        Birileri istismar iddiası ile toplumda algı oluşturup başka bir şeyleri istismar ediyor bence.

        Didem zaten işini bilir.

        Akıl vermek haddim değil ama naçizane tavsiyem o yayınlarda UCİM denilen derneğin bu davada aldığı rol de mutlaka sorgulanmalıdır.

        Davaya taraf olmuş UCİM’in Başkanı Saadet Öğretmen’in de katılması bir mecburiyettir!

        Gelmeli o yayına ve neden Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi’nin, polisin soruşturmalarına, belgelerine, bilgi ve kanıtlarına inanmayıp da sadece pek sağlıklı bir psikolojiye sahip olmadığı gün gibi ortada olan Babaanne Günay Soytok’a sorgusuz sualsiz inanmalarının ve arka çıkmalarının sebeplerini tek tek anlatmalı!

        Diğer Yazılar